Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada HDP il binasına düzenlenen saldırıda öldürülen Deniz Poyraz hakkında “PKK’nın milis işbirlikçisi” olduğunu ifade etti. Bahçeli,” Suçsuz, günahsız Aybüke öğretmenimiz şehit edilirken nerelerdeydiniz?” sorusunu yöneltti.
Bahçeli, Onur Gencer isimli kişi tarafından öldürülen Deniz Poyraz’ın PKK’nın içerisinde yer aldığını iddia etti:
“Öldürülen Deniz Poyraz’ın kim olduğunu ben size söyleyeyim, PKK’nın kırsal katılım sorumlusu, şehirden dağa çıkmak isteyen PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk eden halkanın içinde yer alan milis işbirlikçidir. Milis işbirlikçi, köy, kasaba ve şehirlerde yalnız ve sahipsiz görülen kişileri terör örgütüne devşirmek için çalışan, örgütün hain eylemlerine yardım ve yataklık yapan terörist demektir. Bu milis işbirlikçinin babası ise duyan herkesi şok eden açıklamalarda bulunmuş, bir nevi canlı bomba gibi patlamıştır.”
“Arayıp da bulamadığı propaganda imkanını yakaladı”
“Deniz Poyraz’ın babasının “Deniz benim Deniz’im değil, Kürdistan’ın Denizi’dir. Biz dağlarda direnen aslanlara borçluyuz. Şu anda düşmanın tank ve toplarının önünde direniyorlar. Biz ne kadar bedel de versek halen onlara borçluyuz. Allah gerillaya güç kuvvet versin, mertebelerini yükseltsin” dediğini öne süren MHP lideri, şöyle devam etti:
Herkesi ikaz ediyorum, hiç kimse, “ne yapsın acısı var, ne dediğini bilmiyor,” saptırmasına heves etmesin. Böylesi bir bahaneye de sarılmasın. İzmir’in göbeğinde bir PKK’lı arayıp da bulamayacağı bir propaganda imkanı yakalamış, bunu da şerefsizce kullanmıştır.”
Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:
“Kılıçdaroğlu geçmiş beyanları ile ters düşmüştür. Kılıçdaroğlu’nun ülke nüfusunun yüzde 54’ünün CHP’li belediyeler tarafından yönetildiğini dillendirmiştir. CHP’li belediyeler özerk bir yönetim değildir. Bu belediyeler gökten zembille inmemiştir. Bu bize göre potansiyel bir ayrımcılığın devlet içinde başka devlet varmış gibi değerlendirme yapmanın bir diğer şeklidir. Kılıçdaroğlu’nun ağzındaki bakla zehirlidir. CHP yönetiminin anlattığı gibi kötümser bir tablo yok. Sorun yok demiyoruz, CHP’nin anlattığı gibi bir tablo yok.”
HDP’ye açılan kapatılma davasıyla ilgili olarak şu görüşlerini dile getirdi:
“Türkiye üzerinde oyun kuranların, yine bölücülük üzerinden yürüdükleri, ihanete teşne olan azınlığın ağızlarına bal diye zehir sürerek devşirdikleri net olarak görüşmüştür. HDP’nin PKK’dan, PKK’nın HDP’den farkı olmadığı gerçeği gün gibi ortaya çıkacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin davanın ilkini reddedip ikincisini kabul etmesi bize göre hayırlı bir gelişme, adaletin tecellisi açısından ümit vericidir. Adalet hakimse terörizmin siyaset ayağı hiçbir ad altında açılmamak üzere kapatılmalıdır. Artık seçenek kalmamıştır, ya ihanet kazanacak ya da millet iradesi ihaneti kazıya kazıya kökünden atacak.”
Türkiye’nin Bahtı Açık
“Mühürlü kalpler görmese de Türkiye’nin bahtı açık, milli birlik ve dayanışma ruhu düne nazaran daha da sağlamdır. Amacı ülkeye ve millete hizmet olan siyasetin ahlaki değerlerle bezenmesi bize göre bir mecburiyettir. Siyasetin ikbal aracı olarak görülmesi ve demokratik rekabete dayalı hizmet yarışı olan seçimlerin menfaat ve ihtiras yarışına dönüştürülmesi namuslu siyaset anlayışıyla örtüşmeyecektir. Bu tehlikeyi herkesin idrak etmesi ve ahlaki sınırlarda kalması zaruridir. Vatandaşlarımızın aldatılması, umut tacirliğinin kamçılanması, yalanın egemenlik kurması, halk dalkavukluğunun öne çıkması ve demagojinin geçer akçe görülmesi, açıkça millet iradesine fesat karıştırmaktır. Bunun adı da işin özünde milli irade gaspıdır. Nihayetinde milli iradeyi gaspetmek için hezeyandan hezeyana koşan palavracı siyaset meddahlarının hala varlığı, ahlaki temele yaslanan dürüst ve namuslu siyaset anlayışının yeterince kök salamadığına da işarettir.”