Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Veliaht kim olacak?

Maske işi ekonomi ve siyasetin

Ağustos ayı da kazaen, çöl ortasında kalmış, bir kar tanesi gibi, hem de gözümüzün içine baka baka eriyip gidiyor. Bu sürate ne cezalar ne de radar kâr etmiyor. O, bildiğini yapıyor da olan bize oluyor, geçen her zaman dilimi, bir müddet sonra yakamızı bırakıyor ama, birkaç kırışık, tortu ve hüzün hediyesiyle… Her neyse, Değerli dostlarım, hepinize Merhabalar…

İnsanın beyni halıya benzer. Hiçbir şey yok gibi görünür ama, silkelemeye görün… Aman Allah’ım, o kadar toz bu halıdan mı çıktı diye hayretlere düşersiniz…  Bugün bende, beynimi silkelemeye niyet ettim. Bakalım ne kadar çer çöp dökülecek…

Sizlerle gene şahsi iki tespitimi paylaşmak istiyorum… Tamamen kendi beynimin ifrazatıdır… Birisi çok ortada, birisi de, kontrollü olarak piyasaya sürülen iki kişiyi ele alarak başlayacağız… Damat Efendi, kilit konumdaymış izlenimi yaratılıyor. İpler elinde intibaı veriliyor. Bütün şimşekler onun üzerinde toplanıyor. Yapılan eleştirilere, kerhen, zevahiri ancak kurtarma seviyesinde tepkiler veriliyor…  RTE’nin tuvalet yasağı koysa, itiraz etmeden uygulayacak yegâne bakanı Soylu Bakan, icabında Damada omuz vurabiliyor… Kirli işlerini gün yüzüne çıkarıp, paparayı yemesini sağlayabiliyor… Mutlaka, Damat cephesi de boş durmuyor. Ama hepsi de RTE ye karşı hiçbir şanslarının olmadığını biliyor. Bunun için klasik bir yol çıtlatıldı… “Bildiklerimi söylersem”, türü bir şey denendi… Herkes atladı, ne demek istendiğinin farkına varamadı…

Damat, geçenlere “Birileri Türkiye’yi ithalat cenneti haline getirmiş” dedi… Sizce o birileri kim olabilir… Dış Ticaret Gn. Md. Yrd.cısı olabilir mi. Ne dersiniz… Ben bilmiyorum ama Damat, “O her kimse, ona ayağını denk al” mesajını verdi… Yakın zamanda bir Ulaştırma Bakanı meselesi yaşadık… Bütün pislikler, kazalar, belâlar üstüne yıkılarak gönderildi. Uzun müddet neden görevden alınmayışını anlayamamıştık. Ful dolan, her türlü pislik, çuvalın ağzı büzülüp fırlatıldığında her şey anlaşıldı…  “Ey Halkım, bak yuvasını yaptık” diye puan bile kazanıldı… Tarih tekerrürden ibarettir. Bu biliniyor… “Hatalar tekrarlanmasa, tarih tekerrür eder miydi” kelâmı da ortada… İşte birileri tarihi tekerrür ettirmeye uğraşıyor, karşı tarafta hata yapmamaya çalışıyor… Ha üçüncü şahıs ne yapıyor, oda bir köşeden kıs kıs gülerek olanları seyrediyorDamat’ın, eteklerine bağlanan daralar onu ne zaman dibe çöktürecek, bu tamamen kayınbabasına kalmış bir durumO da Bilal oğlunun hazır olup olmadığını gözlüyor… Bana kalırsa yeterli seviyeye geldiğine kanaat oluştu ki, kamera önlerine sürülmeye başlandı… Geçen ay, Başakşehir- Kayserispor maçını seyredenler hatırlar… Şampiyonluk maçında , neredeyse, futbolculardan çok gösterildi ,Bilâl Oğlan. Seyirciye kapalı bir maçta, oğluyla birlikte ne işi vardı bilemiyorum… Bu kısma daha fazla yorum getirmeyeceğim. Bilgileriniz ve hayal gücünüzü kullanıp bir şeyler hissetmeye başlayabilirsiniz… Sadece o mu. Bilâl oğlanımız, açık oturumlara katılmaya başladı. Geçenlerde öyle laflar etti ki, bazı yakıştırmaların niye yapıldığını daha iyi anladık… “Çinliler ve Yunanlılar, alfabe mi değiştirerek kalkındılar” diyerek, bizleri harika bir beynin, hayranı eylediler… A oğlanım… Her ikisi de kendi milli Alfabelerini kullanıyor. Bunun Türkiye’deki karşılığı; senin demek istediğin gibi “Arapça” değil, “Göktürk Alfabesidir“. Hani, Baban ve etrafının, çok çok kullandığı “Yerli ve Milli” olayının gereği de budur… Evet, Sen Azerbaycan usulünün, Türkiye versiyonu olan ve de bana göre zatını “Veliaht” yapacak sistem gereği, oluşturduğunuz seçmen kitlesine ufak ufak mesajlar veriyorsun… Üstü örtülü olarak Atatürk’ü eleştiriyorsun… Bak evlât, bunlar boyunu çok aşar. Atalar ne demiş “Erken öten horozun başını keserler”. Ayrıyeten biz ,versiyon değil tıpatıp aynı olan bir “Azerbaycan Sistemi” istiyoruz… Annen Hanımefendi gibi , ağırbaşlı, kültürlü; konuştuğu zaman, Prof.ları bile pür dikkat dinleten, kimse varken sana sıra gelmezBaban belki alternatif olarak saha kenarında seni de ısıtıyor ama, bence onun gönlünde de Emine Hanımefendi vardırHasılı kelâm, bana göre her türlü olumsuzluk bir çuvala doldurulacak, Damat ta içine konacak, ve fırlatılıp atılacak… Gerisine istediğimiz senaryoyu yazabilirsiniz… Ben yazdım topu sahanıza attım bundan sonrası size kalmış bir durum…

2023 seçimlerine kadar bitmeyecek Ayasofya olayına gelelim… Duyduğum doğruysa, tam emin değilim, Atatürk Havaalanı Katarlılara satılmış. Bakalım bu sentetik heyecanın içine, daha neler katılacak… Her ne hikmetse “Kâbekapalı ama Ayasofya açılıyor… Bu aciliyeti, ben biliyorum ama zavallı halkım niye farkında değil üzülüyorum… Cuma namazı da kılmayan, bu yüzden MHP Gn. Mrk.i imamıyla papaz olan DB bile imana geldi… Aldığım çok özel bir istihbaratı paylaşmak istiyorum… Çok büyük bir felaketin yakınından dönmüşüz… Camilerdeki izdihamı, yer bulma kavgaları da dahil bir çok olayı önlemek için , cemaatin ikiye bölünmesi planlanmış…isminin baş harfi A-L arasında olanlar, ayın tek günü; L-Z arası olanlar da, ayın çift günleri, cami iznine tabi olmak üzereymişler… Ayasofya açılınca 2024’e kadar bu sorun da çözülmüş oldu… Bu kıyak ta benden olsun…Hemen yakındaki, Yerebatan Sarnıcı da dizayn edilip, suyu boşaltıldıktan sonra, ibadete açılarak, sisteme entegre edilebilir

Bu konunum yan ürünü olarak, birkaç şeye daha değindikten sonra, yakanızdan düşeceğim…

Yavru muhalefetten, Yavru İktidar payesine kavuşan, DB ve RTE, namazdan sonra el ele tutuşup, Fatih’in kabrine gittiler… Giderken yolda birbirlerinin gözünün içine bakabildiler mi?…Arşivlere sığmayan beyanat ve görüntü, hiç mi rahatsız etmedi?… RTE, “Bunda çoluk yok çocuk yok, ne anlar” lafından pişman olmuş mudur? DB; Haliç civarında iken, “hazır gelmişken , deterjanı doldurup, kankamı tertemiz yıkasam mı” diye düşünmüş müdür. Havada uçuşan “Namussuzdur, alçaktır, şerefsizdir” laflarını hatırlayıp, “Kardeşim ne kadar cahillik yapmışız” demişler midir?…

Çok merak ediyorum da, başıma da meraktan bir şey gelmesinden de çekiniyorum…DB, “Ayasofya’yı açtık, Kankam dediği gibi, istikametini kaybettiyse ne yaparım” diye düşünmüş müdür… Sizce…

Zülüm Kurulu, pardon bilim kurulu; “aman 20 kişi bir araya gelip asker uğurlamayın Bayramda ananıza, babanıza gitmeyin” derken niye, yüzbinlerin, Ayasofya’ya akınına sesini çıkarmadı. Yoksa onların da mı “Oy” kaygısı var… Bu aklım, başıma dert. Daha neler neler düşünüyor… En iyisi hiç düşünmemek, bilen birisine körü körüne de olsa tâbi olmak. El âlem işi biliyor, biz daha yeni yeni uyanıyoruz…

Yarın gene beraber olacağız. İnşAllah.  Eski okurlarıma, yazının orijinal halini yolluyorum. Zamanla onlardan da “haberiniz.com.tr“den bakmalarını isteyeceğim… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!