Seçim kazanmak için siyasal propagandaların, bilgilendirme, ikna etme ve kamuoyu oluşturmanın önemi çok büyük… Lakin doğru adaylarla yola çıkmak hepsinden daha önemli. Çünkü bir seçim kampanyasında seçmenin karşısına; partiler, adaylar, uygulanan ve uygulanması gereken politikalar ve projeler bir bütün olarak çıkar.
Demokrasi sınavı de bu bütünlük içinde verilir.
Demem o ki, sınavı başarıyla sonuçlandırmayı hedefleyen siyasi partilerin önce, parti içi demokrasiyi hayata geçirmeleri gerekiyor. Bu da, siyasi partilerin aday belirlemesi olayıyla başlıyor.
Demokrasi ve tek başlılık sadece ülke yönetiminin sorunu değil, seçimlere giderken görüyoruz ki, siyasi partilerde de aynı sorun var. Özellikle partilerin teşkilatlanma ve seçim öncesi aday belirleme süreçlerinin her seferinde, tek kişinin kararıyla yürütüldüğünü görüyoruz. Parti teşkilatlarından ve tabanından kopuk yürüyen, böyle bir anlayışın ve bir siyasi hareketin başarılı olması, ne kadar mümkün?
Genel seçimlerde de, yerel seçimlerde de siyasi partiler bunu hep yapıyor. Seçmenin kararsız kalmasının en büyük nedeni de bu; yani, partilerin tabanını yok sayması, yanlış adaylarla seçmenin karşısına çıkıyor olmaları.
Hâlbuki adayın kim olduğu, partisinin ideolojisini taşıyan olması, kendi seçmeni üzerindeki etkisi açısından önemlidir. Çünkü siyasi partilerin sahip olduğu hedefler, adayın imajı olarak şekillenmektedir.
Sadece, donanımı ve tecrübesi yüksek, ülke çapında kabul görmüşlüğü olan adayların (o da yerel seçimlerde) siyasi parti aidiyetine bakılmayabilir. Bunlar da zaten isimleriyle, seçime girdikleri partinin önüne geçmiş insanlar oluyor.
Trabzon halkı “Büyük Şehir Başkan adayları” konusunda ne düşünüyor?
Halk; “Bir tarafta daha önce, AKP’de aday adayı olmuş, siyasette kimlik arayışını tamamlayamamış; Millet ittifakının (İYİ parti) adayı, Atakan Aksoy.
Diğer tarafta partililerine bile sürpriz, merkezden önerilmiş bir isim; Cumhur ittifakının (AKP adayı) Murat Zorluoğlu.
Bu resimden bir siyasi taraftarlık çıkarmak yerine bizde, adayların tecrübesine, duruşuna ve hizmette aldığı yola bakacağız…” diyor.
Ortahisar’da ise durum daha net.
AKP adayı Ahmet Metin Genç’de, CHP adayı Mehmet Salih Akyüz’de kendi seçmenine ve bölgesine güzel mesajlar verebilen, sevilen insanlar… AKP adayı Sayın Genç’in halen devam eden başkanlığı, hizmet tecrübesi, bugüne kadar insanlarla sıcak ilişkiler kurabilmiş olması önemli bir avantaj tabi…
Dolayısıyla Ortahisar seçmeni, tarafsız ve kararsız kalmayacaktır.
Trabzon, hızlı kentleşen, bu esnada da birçok konuda eksiklikleri ve sorunları olan bir kent.
Seçim sandığına giderken halk, bu eksiklerin ve sorunlarının idrakinde…
“Trafik, işsizlik ve gençlerin başka kentlere göç etmesi, yeşil alanların ve köylerimizin atıl kalması… gibi sorunlarımız ancak, yeni başkanın tecrübesi ile çözülebilir…
Yine kent kimliğinin korunması ve uzlaşı ikliminin sağlanması, başkanın iletişim kabiliyeti ve vizyonu ile yol alacaktır." diyor.
Sonuç; Tecrübeli, samimi, cesur ve iletişimi kuvvetli, yapılmayanı değil yapacaklarını anlatabilen adaylar, kararsız seçmenin kararı olacaktır.
Demokrasi sınavı de bu bütünlük içinde verilir.
Demem o ki, sınavı başarıyla sonuçlandırmayı hedefleyen siyasi partilerin önce, parti içi demokrasiyi hayata geçirmeleri gerekiyor. Bu da, siyasi partilerin aday belirlemesi olayıyla başlıyor.
Demokrasi ve tek başlılık sadece ülke yönetiminin sorunu değil, seçimlere giderken görüyoruz ki, siyasi partilerde de aynı sorun var. Özellikle partilerin teşkilatlanma ve seçim öncesi aday belirleme süreçlerinin her seferinde, tek kişinin kararıyla yürütüldüğünü görüyoruz. Parti teşkilatlarından ve tabanından kopuk yürüyen, böyle bir anlayışın ve bir siyasi hareketin başarılı olması, ne kadar mümkün?
Genel seçimlerde de, yerel seçimlerde de siyasi partiler bunu hep yapıyor. Seçmenin kararsız kalmasının en büyük nedeni de bu; yani, partilerin tabanını yok sayması, yanlış adaylarla seçmenin karşısına çıkıyor olmaları.
Hâlbuki adayın kim olduğu, partisinin ideolojisini taşıyan olması, kendi seçmeni üzerindeki etkisi açısından önemlidir. Çünkü siyasi partilerin sahip olduğu hedefler, adayın imajı olarak şekillenmektedir.
Sadece, donanımı ve tecrübesi yüksek, ülke çapında kabul görmüşlüğü olan adayların (o da yerel seçimlerde) siyasi parti aidiyetine bakılmayabilir. Bunlar da zaten isimleriyle, seçime girdikleri partinin önüne geçmiş insanlar oluyor.
Trabzon halkı “Büyük Şehir Başkan adayları” konusunda ne düşünüyor?
Halk; “Bir tarafta daha önce, AKP’de aday adayı olmuş, siyasette kimlik arayışını tamamlayamamış; Millet ittifakının (İYİ parti) adayı, Atakan Aksoy.
Diğer tarafta partililerine bile sürpriz, merkezden önerilmiş bir isim; Cumhur ittifakının (AKP adayı) Murat Zorluoğlu.
Bu resimden bir siyasi taraftarlık çıkarmak yerine bizde, adayların tecrübesine, duruşuna ve hizmette aldığı yola bakacağız…” diyor.
Ortahisar’da ise durum daha net.
AKP adayı Ahmet Metin Genç’de, CHP adayı Mehmet Salih Akyüz’de kendi seçmenine ve bölgesine güzel mesajlar verebilen, sevilen insanlar… AKP adayı Sayın Genç’in halen devam eden başkanlığı, hizmet tecrübesi, bugüne kadar insanlarla sıcak ilişkiler kurabilmiş olması önemli bir avantaj tabi…
Dolayısıyla Ortahisar seçmeni, tarafsız ve kararsız kalmayacaktır.
Trabzon, hızlı kentleşen, bu esnada da birçok konuda eksiklikleri ve sorunları olan bir kent.
Seçim sandığına giderken halk, bu eksiklerin ve sorunlarının idrakinde…
“Trafik, işsizlik ve gençlerin başka kentlere göç etmesi, yeşil alanların ve köylerimizin atıl kalması… gibi sorunlarımız ancak, yeni başkanın tecrübesi ile çözülebilir…
Yine kent kimliğinin korunması ve uzlaşı ikliminin sağlanması, başkanın iletişim kabiliyeti ve vizyonu ile yol alacaktır." diyor.
Sonuç; Tecrübeli, samimi, cesur ve iletişimi kuvvetli, yapılmayanı değil yapacaklarını anlatabilen adaylar, kararsız seçmenin kararı olacaktır.
