Olağandışı Gelişmelere Hazırlıklı Olmak

Irak halkı Saddam sonrası ABD’den kurtulamadan İran’ın kıskacı altına girdi. İroni gibi görünse de Irak’ı İran’ın bir çeşit vilayeti haline getiren ABD oldu. Kasım Süleymani de Irak’ın her yanında tam yetkili İran valisi gibiydi.
 
Süleymani’nin Irak’ta örgütlediği “Haşdi Şabi” ve “Kudüs Gücü” unsurlar Irak hükümetinden daha çok kendisine bağlıydı.
 
İran Saddam sonrası Irak’ta Şiilik üzerinden her türlü tasarrufu yapabileceğini düşünmüştü. Irak’ın nasıl yönetileceğinden, kimin yöneteceğine kadar İran etkili olmaya başladı.
 
 
Neler oldu, ne oluyor!
 
16 Eylül 2019 tarihinde Saudi Aramco'ya ait 2 tesise, SİHA'larla saldırı düzenlenmişti. Yemen’deki İran destekli Husiler saldırının sorumluluğunu üstlenmişti. Saldırıda kullanılan İHA sistemi İran tarafından imal edildiği biliniyor. Suudiler ve ABD bu yüzden saldırının İran’ tarafından gerçekleştirdiğini iddia etmişlerdi.
 
Aramco saldırısı ve Basra körfezinde ABD’ye ait bir dron’un düşürülmesi üzerine Başkan Trump önce misilleme emri vermiş sonra da “en az 150 kişi ölebilirdi” diye misillemeyi durdurmuştu.
 
Irak halkı ise Sünni’si ve Şii’siyle ABD’den olduğu gibi ülkelerindeki İran etkisinden de rahatsızlık duymaya başladılar. Iraklı Şii gençler aylarca düzenledikleri protestolarda “Halk Vatanını İstiyor” diye slogan attılar.


 
Ekim ayında Irak halkı hem ABD, hem de İran’dan bağımsızlığını isteyen gösteriler yaptı. Irak’ın çoğunluğu Şii olan halkı İran’ı protesto için İran’ın Bağdat Büyükelçiliği önünde kitlesel gösteriler düzenledi.
 
Bu protestoların bastırılmasında Irak’ın meşru güvenlik güçlerinden ziyade Kasım Süleymani’nin örgütlediği milisler kullanıldı. Bu protestolar sırasında 800’ü aşkın çoğunluğu Şii olan Irak’lı öldürülmüştü. Bu da Irak halkını galeyana getirmeye yetmişti.
 
Kasım Süleymani Irak halkının İran’a yönelik olan kitlesel öfkesini ABD üzerine manipüle etmek üzere için Irak’a gitti. Kasımi Irak’a geçtikten bir süre sonra Irak’taki ABD hedeflerine saldırılar başladı.
 
29 Aralık’ta Kerkük’te Amerikan hedefine saldırıda bir Amerikalı öldürüldü.
 
30 Aralık’ta ABD buna Suriye sınırı yakınlarındaki El Kaim civarındaki beş üsse üsse saldırıp 25 kişiyi öldürerek karşılık verdi.
 
Süleymani, Bağdat’taki Yeşil Bölge’nin komutasına kendi adamını atamış, o da Haşd-i Şabi milislerine bölgenin kapısını açmış, böylece ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği işgal edilmişti.
 
31 Aralık’ta ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği önünde kitlesel gösteriler yapıldı.
 
ABD buna 3 Ocak’ta Bağdat Havaalanı’nda Süleyman Kasimi’yi öldürerek cevap verdi.
 
ABD için nefret objesi olan Hizbullah, Haşd-i Şabi ve Süleyman Kasimi gibi üç hedefin aynı anda aynı araçta olmaları CIA ve Mossad’ın iştahını kabartmıştı. ABD’ye düşen yalnızca düğmeye basmaktı. ABD’de gerekeni yapmıştır.
 
ABD saldırısı sonrası Trump, İran’ı daha büyük saldırı yapmakla tehdit etmeye devam etti: “İran Amerikalılara veya Amerikan unsurlarına saldırırsa 52 İran sahasını hedef almış bulunmaktayız. Bazıları üst düzey ve İran ve İran kültürü açısından çok önemli”.
 
İşin ilginç yanı Irak’ta haftalardır İran karşıtı gösteriler yapanların bu Süleyman Kasimi’nin ölümünü sevinçle karşılamalarıdır.
 
Irak’taki ABD karşıtlığı kadar İran karşıtlığı da var. İran bunu anlamazlıktan geliyor. Nitekim Irak’ın Zikar kentinde ABD'nin hava saldırısı sonucu öldürülenler için düzenlenen sembolik cenaze törenine Haşdi Şabi'ye bağlı silahlı güçlerin müdahalesiyle 1 kişinin ölmesine tepki olarak İran karşıtları Haşdi Şabi’nin karargâhı ateşe verildi.
 
 Irak merkezli ABD-İran, Arap-İran çekişmesinin çok daha vahim sonuçlara yol açacağı  gözüküyor.
 
Bölgede yalnız terörist guruplar değil devletler de akıllarıyla değil güdüleriyle hareket etmeye başladılar.
 
Devlet aklının olmadığı yerde de her an her şey olabilir.
 
Türkiye her türlü olağan dışı gelişmeye karşı hazırlıklı olmalıdır!
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!