Ercan Çalışkan
Ercan Çalışkan

Nasıl da Çözdük!

Nasıl da Çözdük!

Dostluk” kavramı sizin için ne ifade ediyor bilmiyorum ama bakın bizim için neydi?

Paylaşımın zirvesiydi dostluk… Bu “dostluk” kavramının içinde kardeşlik vardı, arkadaşlık vardı, sırdaşlık vardı, güven vardı… Akla gelebilecek, paylaşımı arttıkça büyüyen her türlü güzel özellik vardı.  Biz, bütün bunları paylaşabildiklerimize “dost” derdik, demeye de devam ederiz. Onlar bizim için her zaman dost kalırlar.

Yeniler, kusura bakmasın hiç! Bunun sulandırılmışına “kanka” diyorlar. Hani “Pazara kadar değil, mezara kadar…” diyorlar da geçtik mezarı, pazara kadar da yürüyemiyorlar ya… İşte öyle bir kavram kankalık… Tabii istisnaları vardır ama benim izlenimim bu… Belki de yanılıyorumdur.

Neyse yazmak istediğim konu bu değil zaten. Bir dostumun yaşadığı bir olaydan söz etmek istiyorum bugün. Hani o girişte anlamını vermeye çalıştığım ve bana dostluğu sonuna kadar hissettiren bir dosttan söz ediyorum.

Sıkça ararız birbirimizi… Çoğunlukla da o arar. Bugün o aradı yine… Canı sıkkındı. Sesinden anladım, zaten saklayamazdık birbirimizden hiçbir şeyi. Anlat bakalım, neler oldu dedim; o da anlattı:

Yürüyüşe çıkmıştım. Bizim komşu mahalledeki caminin yanından geçerken ezan okunuyordu. Ben de abdest aldım hemen ve camiye girdim. Biliyorsun iki defa operasyon geçirdiğim belimde  beş altı tane platin var. Yere oturmam sakıncalı. Bunu bana doktorlarımın ısrarla hatırlattığını sen de biliyorsun.  Baktım ortalıkta, kıyıda, köşede bir tabure yok. Biliyorsun Diyanet aralık ayında bir genelgeyle camilerde sandalye üzerinde namaz kılmayı yasakladı ya… Yine de cami görevlilerine bu konuda birkaç katlanır tabure bulundurma hatırlatması da yapılmıştı. Neyse cami görevlisi sayın İmam’dan bir tabure rica ettim. Durumumu da anlattığım halde bir dayak yemediğim kaldı. Yok efendim, camiler kiliseye dönmüşmüş, yok efendim önüne gelen sandalyede namaz kılıyormuş, yok efendim ayakta kılamayan varsa oturarak kılsınmış, sandalye namazları kabul olmazmış… Vs…

Çok sinirlenmiştim. “Eee, ne yaptın?” dedim. “Hiç! Oturdum, namaz kılmayı denedim, çok zorlandım. Yarım bırakıp gittim. Şimdi de canım çok acıyor.” dedi.

Vay be!” dedim kendi kendime… “Eskinin fırtınası, nasıl da serin serin esen bir sabah rüzgarına dönmüş.

Bence yanlış yapmışsın, dedim ve önerimi söyledim:

Görevli Efendi, şimdi ben namaz kılmadan çıkıp gidiyorum. Bunun vebali kimdeyse günü gelince hesaplaşırız.” deyip çıkıp gidemedin mi?

Dikkat ettiyseniz, “görevli efendi” demesini önerdim. Çünkü o tipin “Hocam” gibi bir muhteşem unvanı hak etmediğini düşünüyorum. Sanki adam Allah’ın namaz kabul etme veya etmeme memuru… Sen kimsin ki Allah adına hüküm veriyorsun?

Şimdi diyeceksiniz ki balık baştan kokar. Siz de haklısınız.

Diyanet’in başındaki yetkili 16 Haziran’da 81 il valisine 5 maddelik muhteşem bir genelge göndererek ve önemle rica ederek İslamiyet’in en önemli sorunlarından birini çözdü. Artık camilerde sandalye ve oturaklarda namaz kılınmayacak.

Ha bir de camilerin kiliseye benzemesi önlenmiş! Tövbe Yarabbi! Sanki herhangi bir kilisede ön taraflar boş, arkada sandalye ya da oturaklar varmış gibi…

Zaten şu İslamiyet’in, dinin en güzel kelimesini kirleterek  Allahuekber çığlıklarıyla adam kesen iğrenç toplulukları yok, zaten çoluk çocuk demeden kalabalıkların üzerine din adına bomba yağdıranları yok, zaten rüşvete haram değil fetvası veren emir eri uzmanları yok, zaten dini değerleri kullanarak her türlü iğrençliği yapıp bunlara cevaz veren pislikleri yok, zaten bu islamafobi ile nasıl başa çıkarız diye bir soru ortada değil, zaten bir siyasi partinin toplantılarında cübbesiyle el bağlayan bir diyanet işleri başkanı yok.

Tabii ki o zaman geriye en önemli konu olarak sandalye ve tabure sorunu kalıyor.

Bize düşen tebrik etmek tabii… “Sizden bu kadar önemli bir soruna çözüm bulmanızdan başka bir şey beklenmezdi.” diye de haklarını teslim etmek…

İşte tam burada müthiş bir öneri geldi. Kimden diye sormayın. Tabii ki iç sesimden…

Sayın Diyanet İşleri Başkanı, en kısa zamanda odanızdaki, koltuk takımlarını, makam masanızı falan kaldırtın. Yerlere mis gibi halı döşeyin. Alacağınız notlar için yanınıza bir rahle koyun. Şöyle konuklarınızla birlikte, karşılıklı ayaklarınızı uzatıp “İslamiyet’in en büyük sorunu”nu nasıl çözdüğünüzü konuşursunuz.

ÜSTELİK CAMİLERDE YAPTIĞINIZ BU REFORMU BÜROKRASİ DÜNYASINA DA TAŞIMIŞ OLURSUNUZ.”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!