Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Kurtuluş Savaşı’nda Konya – 3 –

Kurtuluş Savaşı’nda Konya – 3 -
2-Ömer Vehbi Büyükyalvaç Efendi:
 
1870 yılında Isparta’nın Yalvaç Kazasında doğdu. Dini ilimlere giriş, “Ulum u Aliyye” (Arapça sarf, nahiv, kelam, mantık, belâğat), Âliye (Tefsir hadis, fıkıh) öğreniminde bulundu, diplomalar aldı. Medreselerde birçok öğrenci yetiştirdi.
 
Ömer Vehbi Hoca son derece zekidir, ileri görüşlüdür. İyi bir hatiptir. “Dürüst, cesur, vatansever ve onurlu” bir kişiliğe sahiptir, bağnaz değildir. Torunu Mustafa Bayram’a göre: “Koyu bir Türk milliyetçisidir, Konya’daki Kuva yı Milliye O’nun çalışmalarıyla yer bulmuştur.
 
Konya Merkez Bidayet Mahkemesi’nin Hukuk Kısmı Azalığı’nda bulunmuş, Konya Mekteb i Hukuk’ta Mecelle  Müderrisliği yapmıştır. 1912’de Konya’dan Meclis i Mebusan’a üye seçilmiş, Meclis i Mebusan’ın feshinden sonra Konya’da, Dar ül Hilafe Ahlak ı Kuraniye Muallimliği, I. Dönem B.M.M. üyeliği yapmıştır.
 
Vahdettin’in Anadolu’ya gönderdiği nasihat heyeti Konya’da ilkin Ömer Vehbi ile görüşmüştür. Konya’daki Rum ve Ermenilerden yana tutum alıp işgalcileri koruyan Konya Valisi Cemal Bey’e karşı cephe alan Sivaslı Ali Kemali Efendi, Hadimi Mehmet Vehbi Efendi, Gilisrali Hacı Tevfik Efendi gibi heyetin içinde Ömer Vehbi Efendi de vardır.
 
Müdafaa i Hukuk Cemiyeti’nin Konya’daki oluşumunda Ömer Vehbi de vardır; cemiyetin ilk başkanı olmuştur. Ömer Vehbi’nin Cemiyette yaptığı ilk önemli iş: “Muavenet i Milliye”yi (Milli Yardımlaşma) kurmuş, cephedeki askerlerimizin bir çok ihtiyacını “gönüllülük” esasıyla karşılamıştır. Atatürk bu oluşum ve hizmeti çok beğenmiş, diğer yerlere örnek olmasını istemiştir.
 
I. B.M.M.’nin görevi sona erdikten sonra Konya’ya döndü, ilmi çalışmalarını sürdürdü, 26 Mayıs 1927’de, görevinin başında iken Konya’da öldü. Kabri Musalla Mezarlığı’ndadır.
 
Kaynak: Ahmet AVANAS, Yeni İpek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi KONYA I, sf. 132, Konya 1998.


 
3-Sivaslı Ali Kemali Efendi:
 
1853 yılında Sivas’ın Gemerek ilçesinde doğmuştur. Küçük yaşta hafızlığa çalışmış, ilim öğrenmek için gurbete çıkmış; Kayseri, İçel, Gaziantep, Kilis, Şam, Halep, Mısır (El Ezher) gibi yerlerde dini bilgilerini artırmıştır. Felsefe, mantık, sosyoloji okumuştur, Latince ve Rumca öğrenmiştir. Müderrislik yapmıştır.
 
İkinci Meşrutiyet’i desteklemiş, İttihat ve Terakki Partisi’nin Konya il örgütü ile Türk Ocakları’nın Konya Şubesi’ni açmıştır. Müdafaa i Hukuk’un Konya’daki kurucu ve başkanlarındandır. Sivaslı Ali Kemali yurdumuzun işgal edilmeye başladığı ilk günlerden itibaren varlığını milli irade ve Mustafa Kemal’den yana koymuştur.
 
Vahdettin ve İngilizler, Padişah-Din örtülü fitneleriyle Konya halkını Milli Mücadelemiz aleyhine kışkırtmışlar; “Konya (Delibaş Mehmet) isyanı” denen başkaldırı ile Konya ve çevresinde kaos/kargaşa yaratmışlar, Anadolu’nun o günkü devlet güçleri isyancıları kontrol altına alıp adalete teslim etmişlerdi. Ali Kemali Hoca Konya halkının oyuna getirildiğini görünce durumu Mustafa Kemal’e iletmiş, kötü niyetli olmayanların bağışlanmasını istemişti. Mustafa Kemal Konya’dan B.M.M.ne çektiği bir ileti ile Ali Kemali’nin isteği doğrultusunda bir araştırma yapılmasını, suçsuzların serbest bırakılmasını istemiş, oyuna gelen Konyalılar serbest bırakılmıştı.
 
Ne var ki işgalciler ile kötü niyetli işbirlikçiler isyanı körüklediler; Delibaş Mehmet, etrafına topladığı kuvvetlerle 3 Ekim 1920 Pazar günü Konya’yı bastı. Kuva yı Milliye’nin bazı öncüleri ile ileri gelen devlet ricali tedbir alırlarken, Sivaslı Ali Kemal evinden ayrılmadı; yakın ve tanıdıklarının uyarılarına rağmen evinden ayrılmadı, gizlenmedi: “Her kanaat bir bedel karşılığıdır. Bu defa bedel hayatım ise, memleketim için seve seve fedâ etmiye amadeyim” dedi.
 
Delibaş Mehmet’in çeteleri postaneyi basıp haberleşmeyi kestiler, hükümet binasını ele geçirdiler ve hemen milli mücadelecilerin Konya’daki başı, en etkili şahsı Sivaslı Ali Kemali Efendi’nin Piri Mehmet Paşa Mahallesi’ndeki evini erkenden bastılar. Sabah namazını yeni kılmış, sedirinde bekleyen Ali Kemali Hoca’yı evinden aldılar, sürükleyerek, Delibaş’ın da orada bulunduğu Kayıklı Kahve yanındaki Abdürrahim’in hanına getirdiler. Delibaş kendisine: “Haydi gelsin de senin Mustafa Kemal Paşan seni kurtarsın. Halife düşmanı! Sakalından, sarığından” diye Hoca’ya hakaretler etmiştir. Bu hakaretleri sükunetle karşılayan Ali Kemali’nin Delibaş’a o anki cevabı şu olmuştur: “Ya Rabbi! Sen bu cahil insanlara insaf hissi ve insaf ver. Onları affet…”
 
Ali Kemali Efendi o gün akşama kadar camide tutulduktan sonra akşam Piri Mehmet Paşa Cami’ne kondu. Geceyi orada geçirdi. Orada gördüğü Akşehirli Hoca Ahmet Efendiye: “Bu benim son gecem, son namazım” demiştir.
 
Ali Kemali Hoca 4 Ekim 1920 Pazartesi günü sabah erkenden tutulduğu camiden alındı. Sorguya çekilmek üzere Aslanlı Kışla’ya doğru götürülmeye başlandı. Yolda giderken hakaretler ettiler, dövdüler, sürüklediler. Aldığı tüfek dipçiklerinin darbelerine dayanamadı, yolda şehit oldu. Utanmadan soydular, üzerindeki saat ve parasını aldılar ve sonra mübarek cesedini bir at arabasının üstüne attılar, hükümet binasının önüne bıraktılar. Şehidin naşını kikse kaldıramıyordu. Belediye bu yaşlı alimin naşını ailesine teslim etti. Bu dehşete rağmen bir kalabalık hocanın naşını evinden aldı, Selimiye Camii’nde cenaze namazı kılındı, Üçler Mezarlığı’na defnedildi. Halk Şairi Abdi, daha sonra yazdığı bir ağıtında Ali Kemali için şunları söyler:
 
“Üç teşrin sabahı bir ateş düştü,
Neye uğradığın bilmez ahali,
Ol günde şehâdet şerbetin içti,
Müderris Sivaslı Ali Kemalî.”
 
Kaynak: Cemal KUTAY, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları, s. 60-85, Ankara Tarihsiz.

Devam Edecek

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!