Geçinemiyorum Diyenin Maaşlarını Düşürün.

Geçinemiyorum Diyenin Maaşlarını Düşürün.

Ülkemizde yaşanan birkaç olayı dikkate alıp “Bundan sonrası ne olacak?” sorusunun yanıtını aradık.
***
Maske almak isteyenler ücretini verip alıyordu. Zorluk yoktu, sıkıntı yoktu ama iktidar araya girdi:
“Maskeyi biz bedava dağıtacağız. Artık kimse maske satmayacak.” dedi. Bedava olunca sevindi halkımız. Herkesin gözleri kapılarda ha çalındı ha çalınacak; ama çalınmadı. E-posta dediler, e-devlet dediler. Telefon numarası verdiler yok yok, olmadı bir türlü!.. Maske dağıtma işini beceremediler. Gel zaman git zaman geçtikten sonra yeni gelen günler:
“Maske satışı serbest! İsteyen gitsin alsın. Bizim yolumuzu gözlemeyin artık.” dediler. Halk rahatlamıştı hem de nasıl!..
***
YKS sınavları 20-21 Haziran 2020’de yapılacaktı. Koronavirüs araya girdi. Dediler ki; “Sınavlar 25-26 Temmuz 2020’de yapılacak.” Bütün öğrenciler planlarını değiştirip belirlenen tarihe göre düzenlerini kurdular.
Gel zaman git zaman geçtikten sonra yeni gelen günler: “YKS sınavları 26-27 Haziran 2020’de yapılacak!” dediler. Şaşkın ördek gibi yalpalamaya başladı öğrenciler.
***
İlk sokağa çıkma yasağını, yasağa iki saat kala ilan ettiler.
Halk şaşkın, halk panik hâlinde marketleri doldurdu. Kişisel mesafe, sosyal mesafe unutuldu gitti…
Gel zaman git zaman geçtikten sonra yeni gelen günler sokağa çıkma yasağını bir hafta önce bildirdiler. Halk derin bir oh çekti. “Dünya varmış!” dediler.
***
Benzine bir gün içinde üst üste iki zam yaptılar. İlki 5 kuruştu. Halkımız dudak büktü, azıcık üzülmüşlerdi. İkinci zam 20 kuruş oldu. Artık halkımız gel zaman git zaman geçtikten sonra yeni gelen günleri beklemeden üzüldü de üzüldü. Halkımızı baştan aşağıya şaşkınlık, perişanlık ve suskunluk sardı!..
***
Belediyeler yoksul ve ihtiyaç sahiplerine yardım başlattı. Bağış yapanlar oldu. “Devlet içinde Devlet olmaz,” dediler. Yardımlar durdu, bağışlar toplandı. Halkımız üzgün, suskun ve umarsız kalakaldı.
Belediyeler halka ekmek dağıtmaya başladı. İzin almadan yapamazsınız, dediler. Halk ekmeklerden mahrum yüzüstü perişan oldu.
Gel zaman git zaman geçtikten sonra yeni gelen günler: Belediyelerimiz su, elektrik, doğalgaz faturalarını ödeyemeyenlerin faturaları ödensin, dediler. Ödeyenler çoğaldı, halkımız sevindi aracı olan belediyelere gönülden bağlandı.
Bakkala borcu olanların borçları ödensin dediler. Ödeyenler hızla arttı. Halkımızın yüzü güldü, her yanı güllerle donandı.
***
Elektrik, su, doğalgaz faturaları birkaç ay gecikmeyle ödenebilecek, dediler.
Gel zaman git zaman geçtikten sonra yeni gelen günler: Bazı belediyelerde elektrik, su, doğalgaz fiyatları arttı da arttı. Halkımız olan bitenlere bakınca şaşakaldı, olanları bir türlü anlamadı. Perişan, suskun ve üzgün oldu da oldu…
***
Diyanet İşleri Başkanlığı, 65 yaş ve üzerindekilere izinli olacakları 4 saatlik süre içinde koltuklarının altında seccadeleriyle camiye gidip cemaatle namaz kılabileceklerine ilişkin çağrıda bulundu. Cami görevlileri toplu namaz kıldıracaklardı.
Gel zaman git zaman geçmeden iki gün içinde: Sakıncalı buldukları uygulanmayan uygulamayı kaldırdıklarını açıkladılar. Rahatladı 65 yaşın üzerindekiler…
***
Koronavirüs salgını belası önlemleri sonucu ekonomi durmuş, çoğunluğu başta yoksul ve işsiz insanlarımız olmak üzere her kesimden zorda kalan, aç, perişan ve sefil duruma düşenlerimiz olmuştu.
Devletimiz bugünler için vardı. Halkına elini uzatmalıydı. Bazı yardımlarda bulundu ama çok çok yetersizdi. Bildiğiniz gibi IBAN numarası vererek yardımsever yurttaşlarımızdan destek de istendi.
Gel zaman git zaman geçtikten sonra yeni gelen günler halkımızın kendi kendine yardım etmesi için ilginç bir yol buldular! Emeklilerin 1.000 TL tutarındaki Ramazan Bayramı ikramiyesini 1,5 ay önceden dağıttılar. Halk muhtaçtı ve dağıtıldığı gibi bitti gitti. Şimdi bayram geldiğinde halkımızın elleri bomboş aklında bayram ikramiyesi gözü yerde olacak.
***
“Bunca garip ve anlaşılmaz işlemlerin ardındaki akıl ve düşünce ne ola ki?” sorusu aklınıza gelebilir. İki olasılık var kanısındayız:
“Birincisi şokla tedavi yöntemi olabilir!”
“Bu nereden çıktı?” demeyiniz. Anlatalım:
Aralarında derin sevgi bağı olan iki kişi yürümeye koyulur. Genç olanı hıçkırık tutar. Bir, iki, üç derken hıçkırıklarının ardı arkası bir türlü kesilmez! Diğeri aniden döner ve gencin suratına “şak” diye bir tokat yapıştırır. Genç adam sendelerken avazı çıktığı kadar bağırır: “Ne oluyor lan! Kafayı mı yedin sen, yoksa üşüttün mü nedir?” Tokat atan diğerine bakıp tebessüm eder: “Gördün mü bak hıçkırığın geçti,” der. Diğeri: “Vallahi geçti geçmesine ama ben de tokadı yedim,” der.
İşte “şokla tedavi” böyle bir şey!..
***
“İkincisi: Maaşların düşürülmesiyle sonuçlanabilir.” Sakın işi hafife aldığımız sanılmasın. 2020 Ocak ayında Mevlevi Şeyhi Mustafa Özbağ, Peygamber Efendimiz (sav) döneminde yaşandığı öne sürülen bir olayı örnek vererek çok ilgi çekici bir öneride bulunmuştu:
“Geçinemiyorum diyenin maaşlarını düşürün!”
Acaba!..

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!