Perşembe’nin gelişi, her zaman Çarşamba’dan bellidir. İzanı olmayanlara, Perşembe gelse bile durum fark etmez. Gene, ilave baskıyla huzurlarınızdayız… Keşke memleket güllük gülistanlık olsa da bizde yazacak bir şey bulamasak ama ne mümkün… Her neyse, herkese merhabalar…
Hükümet geçtiğimiz haftalar da çok renkli bir harita yayımladı. İyi bir çalışma diye de zihnimize not düştük… Gel gör ki henüz ikinci safhaya gelmeden rafa kalktı… Memleketi Türkler idare etse “Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir” Atalar sözü gene tahakkuk etti diyeceğim ama hal bu değil… Her konu da olduğu gibi, memleketi deneme tahtasına çeviren zihniyet bu sefer de kumar oynadı. “Ya tutarsa” zihniyetinin hâkim olduğu iş bilmez bademi yönetimi her zaman olduğu gibi hüsrana uğradı. Vakalar ikiye üçe katladı. Bu duruma göre, tespitlerini şaibeli bulduğum, Güneydoğu illeri dışında kalanların, ilan edilen yasaklara geri dönmesi gerekiyor… Ekonomik sıkıntılar kaynaklı bu durum da istenilmiyor… Çoğunluğu, bağnaz ve cahil olan halk ta her şeyin normal olmasından memnun… “Biz beş vakit abdest ve namaz üzre kişileriz, bize bir şey olmaz” modunda, sık sık rastladığımız, biat ehli kişilere de laf anlatmak çok güç… Moraliniz bozulmasın ama bu yüzden virüs bizi bırakmazsa işimiz çok zor…
Aşı konusu bir muamma ki ne muamma… Nisan’da 100 milyon doz elimizde olacak diye çıta 50 milyondan yukarıya çekilmişti… Hâlâ bir ay önce gelen 13 milyonun üzerine tek doz koyamadık… Ama yalana kanıksamış sistem için herhangi bir problem yok. “Mayıs ayı 150 milyon doz gelecek” diye başka bir yalanla işi kotarırlar. Nasıl olsa, dünü unutan “Balık hafızalı” bir topluluk tepesindeler… Biz bu kayıp kesimi bıraktık… Suda birini kurtarmaya çalışan adam, paniklemiş kazazedeyi iter, çünkü kendisini de batırır. Bu yüzden şimdi soracaklarım, yüzme bilenler için… Sürekli yalan konuştuğunuz için artık, isminizi bile doğru kabul etme notasından uzağız… Bize bütün belgelerle teferruatlı bilgi verirseniz ancak inanırız… Miktarı sürekli artan, elimize geçmeyen aşıların, anlaşma metinlerini yayımlayın… Bunların altında yatan gizli sebepleri paylaşın… Bizim için çok önemli. “Uygur Kardeşlerimiz” bu işin neresinde? Bu Canlarımızla alakalı pazarlıklar mı sürüyor… Kaç tanesini iade edersek trafik tekrar sağlanacak? Acaba, Andımızın gündeme gelişi ve şu ana kadar susan MHP’nin timsah gözyaşları, bu kirli pazarlıkları kamufle etmek için mi gündeme oturtuldu? Biz biliyoruz ki MHP için ne Andımızın ne de Uygurların hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur… Meclis’te kabul etmediklerine sahip çıkmaları da düşünülemez… Yalnız hâlâ kandırdıkları, seçmen kitlesinden çekiniyorlar ve iktidar ile kayıkçı kavgası yapıp, milletin gazını almaya uğraşıyorlar… Bu arada yalanlar zinciri “Pardayanlar Eseri” gibi. Hangi tarafa yönelseniz daha beteriyle karşılaşıyorsunuz… Yerli aşı için ne denmişti. Nisan da hazır… Ne oldu? Aynı kişi “Yıl sonuna hazır” diyor… Eh hiç olmazsa bu konuyla ne zamana kadar uğraşmayacağımız belli oldu… Her türlü aşıyı ürettiğimiz, kasaba mihnet etmediğimiz “Hıfzıssıha Enstitüsü”nü kim kapattı? Bu konu şu an “Beka Meselesi” halini aldı… Buna sebep olanlar ölmüşse bile yargılanmalı…
Derdimize çözüm olacak, peyderpey, işe yaramaz olaylarla uğraşacağımıza, aşağı yukarı bütün uzmanların hemfikir olduğu tam kapanma derhal uygulamaya konmalıdır… El altından söylenen para yok sözleri içinde, muhtelif beyanat dokümanları devreye sokulmalıdır… Mesela; Ruhsar garibim ikide birçok güzel ihracat ve ticaret haberleri veriyor… Mesela; Elvan Bakan, dehşet iyi tablolar çiziyor. Merkez Bankasının açıklanan dönem kârı bile dudak uçuklatıyor… Ben bunların hepsinin çarpıtılmış yalanlar olduğunu biliyorum ama tersini iddia edenlere de madem öyle korkmayın “Tam kapanın” diyorum… Olay, devekuşu meselesine döndü… Uç diyenlere “ben deveyim”, yük taşı diyenlere “Ben kuşum” diyormuş ya hesap o hesap…
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, başımız da bir de Kürt Meselesi var. Esasında HDP-PKK Meselesi desek daha doğru olur. Olayı bu şekilde bohçalarsak, çözüme doğru adım atmış oluruz. Bu ikili kendini tescil etti. Sözüm, bilerek veya bilmeyerek oy veren 6 Milyon seçmene… Bakın arkadaşlar… Benden bir farkınız yok, hatta birçok konuda daha öndesiniz… Mesela; biz Arapça öğrenip Kuran’ı okumak mecburiyetindeyiz yoksa dinsiz ve kafiriz. Hiç anlamadan, bir kelimesini bile öğrenmeden, ezberlemek en büyük (!!!) sevap… Size öyle mi… Seçim meydanları için alelacel Kürtçe Kuran’lar basılıp taktirlerinize sunulmadı mı… Neredeyse asfaltsız köy yolu kalmadı. Gidin Antalya’nın dağ köylerine bakın… vs vs… Hepsi helâl-i hoş olsun da sizden de biraz gayret… Ne olur tavrınızı koyun. Terörle mesafe oluşturun… Biz gene kız alır, kız veririz. İş ortaklığı yaparız. Beraber güler beraber eğleniriz. Hiçbir problem yok… Ama illa ki biz terörden yanayız derseniz de ceremesine katlanırsınız… Ne mi olur… Mesela benim elimde yetki olsa muhtemel bu azınlığı, araçlara bindirip Barzani Bölgesine boşaltırım… Olur mu demeyin… Yakın zamanda örneği var. Hem de ayrılıkçı olmadıkları halde… Bulgar, soydaşlarımızı Trenlere bindirip yollamadı mı? Ya her şeyimizi güzelce paylaşıp kardeşçe yaşayacağız ya da siz bilirsiniz… Bu arada HDP Türkiye aleyhindeki her kesime kol kanat geriyor ve onlara çimlenme şansı veriyor… HDP Milletvekili Ermeni Garo denilen yaş bakla dün gene ekranlarda idi. Ankara’daki bir inşaat alanının eski bir Ermeni mezarlığı olduğu iddiasıyla veryansın ediyordu… Eyyyy Garo Efendi… Yüzyıllardır Türk Diyarı olan Ermenistan’da mezarlığımız kaldı mı? Orada yok ta, buradan bir milletvekilimiz gitse Erivan’da beyanat verebilir mi? Otur oturduğun yerde sabrımızı taşırma… Sürekli konuşma fırsatı bulduğun “Truvacılarla” birlikte tarih mezarlığına gömülürsün…
Çok hızlandım, frene basalım… Allah’ a emanet olun. Hosça kalınız…