Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Değiştir Değiştirebilirsen…

Değiştir Değiştirebilirsen...

23 Ağustos Pazar Gün’ü hepinizi saygı ve sevgiyle kucaklıyorum. Merhabalar… Bugünün hayatınıza müspet ama derin bir iz bırakmasını temenni ediyorum… Fazla uzatmadan konularımıza geçelim mi. Yoksa hele az dur, çayımı doldurup geliyorum mu diyeceksiniz… Peki. Herkes ne zaman hazır olursa, O zamana kadar bekleyeceğim… Süha da burada olduğuna göre başlayabilirim…

Maalesef memleketimiz vazgeçilmez ve vazgeçilemeyen insanlar Cenneti... Benim yaşımdakiler hatırlar. Siz hiç “Ölesiye Senatör” diye bir şey duydunuz mu… Duyanlar çaylarından bir yudum alabilir veya tazeleyebilirler, duymayanlar ise kulaklarını açsınlar… 1960 İhtilâlinden sonra MBG üyeleri ve de hepsi eski asker olan kişiler, o zamanlar var olan Cumhuriyet Senatosu’nda doğal ve ölene kadar Senatör oldular…  Daha sonra, Senato kaldırılıp, tek meclis sistemine geçilince olay kendiliğinden çözüldü ama iyi dezenfekte edilmediği için “Virüs” etkisini hiçbir zaman kaybetmedi… Tedbir alacak kimseler de olaydan hoşnut olunca hastalığın önü alınamadı… Milletvekili listelerini inceleyin. Hemen hemen hepsi (temelli) ölesiye milletvekililer. Kazara bunlardan birini misal 3 dönem Meclis’e girmiş birini listeye almayın, hemen rakip Partiye geçer, Or.dan seçilirBu olayın tepe yaptığı nokta; Hiç bir fayda sağlanamayacak, yatalak Deniz Baykal’ın milletvekili seçtirilmesidir… Dersim’li Bay Kemal, Baba’sının makamını , mevkiini dağıtır gibi, Ulûfe bağışlar gibi , sanki gerek ve ihtiyaç varmış gibi, eski Ağa’sını bu milletin başına dert etmeye devam etmiştir… Aynı virüs, O utanmazda da mevcut olduğu için, “Yahu olur mu, yakışık alır mı , bu şekilde hizmet etmem mümkün mü” bile demeden kabul etmiştir…Hal böyle olunca , Siyasetin her kesiminde aynı tarz vücut bulmuştur… İşte bu durum neticesinde her kes, hasbelkader bir kere bile olsa  bulaştığı her makamı kendisine, ölene kadar,  hak olarak görmektedirMuharrem İnce olayını da bu minval üzere değerlendirmekte fayda vardır… Bu konuya tekrar gelir miyiz gelmez miyiz, klavye ve parmaklarım karar verir, ben liderlere şöyle bir bakmak istiyorum…

RTE: Şu an AKP içinde ondan başkasının, bırakın konuşulması, düşünülmesi bile mümkün değildir. 20 yıldır, bulunduğu makamı ancak kendi rızasıyla bırakırsa yenisi gündeme gelebilir. Veya hiç istemediğimiz bir olay gerçekleşir, tıpkı Özal’da olduğu gibi, Cenah-ı Allah devreye girerse değişim mecburen oluşur…

Kemal Kılıçdaroğlu: Bir ara Gandi, motifi kullanıldı, tutmadı. Sonra kendisine Dersim’liliği uygun buldu, bilerek veya bilmeyerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de karşısına dikilmiş oldu… Kaybettiği seçimlerin sayısını, bizi bırakın kendi bile unutmuştur, ama halâ Partisinin başında ve de çekilmeye istekli değil

Devlet Bahçeli: Seçildikten sonra nasıl bir sistemin içine girdi bilemiyorum. Partisini Baraj altına düşürdükten sonra, her şeyi üzerine alarak istifa etmişti ama tahmin ettiğim mihraklar “Ne yapıyorsun hemen dön” dediler… O dönüş, O dönüş… Şimdi, silah zoruyla o koltuktan kaldırmanız mümkün değil… Böyle bir sağlığa sahipken, adeta yapışması, ister istemez nasıl bir taviz verdiğini düşünmemize sebep oluyor…

Meral Akşener: henüz kırkı çıkmadığı için şu an bir şey dememiz mümkün değil…

Selahattin Demirtaş: Cezaevinde tutuklu. Yoksa partinin başından gitmesi gündeme gelmezdi…

Necmettin Erbakan rahmetli olduğu için, yerine oğlu parti kurdu… Rıfat Hisarıklıoğlu gibilerin de hayattayken yerlerini terk etmeleri mümkün görünmüyor… Beyin kıvrımlarınızı biraz faaliyete geçirin. Yunanistan İngiltere İtalya vs. son 10 yılda kaç Başbakan değiştirdiler… Türk Tarihine baktığımızda, Teoman’dan, Motun’dan (Mete Han) Atatürk’e kadar sayısız lider üretmişizdir. Bu bizim genetik yapımızda var. Kötü durumları bertaraf içinde en büyük dayanağımız gene bu… Mesela bir Fransız için durum farklıdır. Onların tek dayanağı Napolyon’dur… Durum böyle iken liderlerimiz niye yerlerinden kımıldamazlar… Daha iyilerinin geleceği, hücre şifrelerinde mevcut olduğu halde…

Hani derler ya: Kapını açık bırakırsan veya kötü kilit takarsan hırsıza davetiye çıkarırsın. Bu olay ceza kanunumuzun da hafifletici sebepler kısmında yer almıştır… Siyasi Partiler Kanunu da maalesef böyle. Liderlere yapışmaları için ne gerekiyorsa altın tepsi içinde sunuluyor. Türkiye çapında ortalama 1200 delegeden 600 tanesini elinde tut, seni kimse yerinden kımıldatamaz… Baktın ki dediğin adamlar seçilmedi, delege olamadılar, Genel Merkez olarak istediği il veya İlçe teşkilatını “Feshetme” hakkı var

Şimdi gelelim netice kısmına. Muhalefet ve iktidarın, aynı merkezlerden tasarlandığını defalarca teferruatıyla yazmıştık. İşte bütün olanlar bu çerçevede oluyor. Zor şartlar altındaki iktidarın oy kayıpları kırıttık seviyeleri zorlayınca, hemen iki stepne çıkarıldı. Bu stepneler hem gayrı memnun oyların muhalefete gitmesini önleyecekler hem de muhtemel ittifakların “Truva Atı” olacaklar… CHP içindeki karışıklıklar da “Acaba bu sefer bunlara mı versem” diyecek kitlelere fren görevi üstlenecek. “CHP daha karışık, biz gene yerimizde kalalım” fikri rağbet görecek… Muharrem İnce olayı da kontr garanti. Onun adaylığı, RTE’nin garantisi olacakAday olması beklenen pırıl pırıl insanların önü kesilmiş olacakAğa’sı gibi yenilme bağışıklığı kazanmış olduğundan netice bu sefer de yadırganmayacak... Adının bir ara, “RTE ile görüştü”ye çıkması, “Demek ki doğruymuş” yaklaşımlarına vesile olacak… Daha çok şeyler aklıma geliyor. Dostlarım, aklımla da başım dertte. Otur oturduğun yerde, sana ne… Yaz güzel şeyler, kap bir iki kıyak görev, değil mi. Bana mı kaldı… Bak, istediği zaman doğruyu nasıl da buluyor… Onunla başım dertte diyorum da inanmıyorsunuz…

Birde, kısa da olsa, Biden ve Trump konuşmalarına cevap verelim. Gerekirse uzun kısmı diğer yazılarımıza taşıyabiliriz… Anlaşılan yedi ay önce yapılan bir konuşma depoya alınmış, gündeme getirileceği uygun günü beklemiş… Öyle bir hava oluşturuldu ki, muhalefet cevap yükümlülüğüne sokuldu. Onlara, paralel, Dışisleri. Hükümet ve CB görevi uygun görüldü… Kardeşim bu ülkenin cumhurbaşkanı yok mu… Adam (!!!) “Benim sözümden çıkmaz” diyor. Niye çıkıp dersini vermiyor… Neyse, konu “Cuma Sürprizi” ile kamufle edildi. Bizde tekrar gündeme geldiğinde teferruata gireriz…

Bu güzel pazar günü vaktinizi daha fazla almayayım. Hepiniz Yüce Yaradan’ıma emanetsiniz. Hoşça kalın…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!