H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Cehaletin Aşısı Olur mu?!

Cehaletin Aşısı Olur mu?!

Korona son günlerde artan vaka sayısı ile toplumun kâbusu olmaya devam ediyor.

Aşı müjdesi bir nebze olsun içimizi rahatlatsa da, bilinmezlik ve çaresizlik toplumu, yaşayan ölüye çeviriyor.

 

“Hayatı kaybetmekten daha acı bir şey vardır; yaşamın anlamını kaybetmek.” Der Seneca

Ne olursa olsun korkularımızla, hüzünlerimizle, sevinçlerimizle yaşam bir savaştır. İnancımızın bize verdiği anlamlı bir gayenin sahibi olarak, en önemli yaşam gücüne sahibiz.

Galip gelmek için de var gücümüzle mücadele edeceğiz.

 

“İçten bir inanç, yarının temelidir.” 

Demem o ki bugün, zorlukların karşısında yapacağınız iki şey var. Ya mücadele etmeyip yok oluruz ya da sabır, inanç ve sorumluluk duygusuyla kendimize bir çıkış yolu buluruz.

 

Yoksa! Kendimize olan güvenimiz ve inancımız yok olur… Her şeyin normale dönmesi için değil de, şartların bundan daha kötüye gitmemesi için çabalar dururuz.

  

Dolayısıyla salgınla mücadele de zamanı daha fazla yormadan tedbirler konusunu ciddiye almak, umutsuzluk sarmalına düşmeden gerekenleri yapmak zorundayız.

Aşı bulunup yaygınlaşana kadar, maske ve mesafe konusunda tek bir taviz vermemeliyiz.

 

Ya cehaletin aşısı? 

 

Ülke gündemimizin değişmeyen bir diğer konusu cehalet; ülkemizde çözülmeyi bekleyen en önemli ve en derin sorunlarımızdan birisi.

 

Basında yer alan son cehalet haberine göre, bir öğretim görevlisi büyüden medet umarak, metafizik güçleri olduğuna inandığı falcıya para kaptırıyor.

Falcının kargo üzerinden, büyü bozmak adına yiyecek, içecek, kıyafet, farklı nesneler, üzerinde dualar yazılı kâğıtlar göndermesine karşılık, öğretim görevlisi falcıya 100 bin lira ödüyor. Ülkemizdeki cehaletin hangi boyutta olduğunu anlamamız açısından endişe verici bir olay.

 

Bir kez daha anlıyoruz ki, cehalet, okur yazar olamama hali değil. Cehalet, varlık nedenini, doğruları, iyi ve kötüyü ve de kendini bilememe hali oluyor…

Akıllara ziyan büyü vaatlerini ciddiye alıp peşinden giden bu seviyedeki insanlar, üniversitede hangi bilginin öncüsü olabilir, öğrencilerine ve de topluma ne gibi bir hizmet verebilir? Bunu da sorgulamak gerekir.

 

Bilim ve teknoloji çağında tüm ülkeler kıyasıya bir rekabet halindeyken ülkemizde hâlâ büyücünün, medyumun, sahte hocaların itibar görmesi, koskoca öğretim görevlisinin bu hurafenin peşinden gitmesi ülke aydınlığının neden bir türlü gerçekleşemediğinin de bir göstergesi oluyor. 

 

Büyücü adı altında sahte hocaların sayısı çoğaldıkça, cehalet kültürünün toplumu sarıp sarmaladığını hatta siyasilerin ve aydın kimliklerin bile bu kafaya hizmet ettiğini görmek, ülke aydınlanması ve de geleceği açısından umudumuza zarar veriyor.

Kimse “cahil” diye toplumun bazı kesimlerini suçlamasın. Tepedekilerin cehaleti bu durumdayken toplumun, sözde şeyhlerden ve büyücülerden medet umması çok doğal.

 

Aşı vücut sağlığı içindir.

Bu gidişatın durması için akıl ve idrak gerekir. Cehalete ne mektep ne de aşı çözüm olabilir!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!