Yusuf Dülger
Yusuf Dülger
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Millî Eğitim Nedir (1)

Millî Eğitim Nedir (1)

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yusuf Dülger’in kaleme aldığı “Millî Eğitim Nedir” başlıklı köşe yazısı, Türkiye’deki mevcut eğitim sisteminin yetersizliğini ve milli kimliği koruma gerekliliğini tartışmaktadır. Yazar, milletin tanımını yaparak, bir ulusun kimliğini sürdüren sistemin “millî eğitim” olduğunu belirtmektedir. Metin, eğitim ve öğretimin hayat boyu sürmesi gereken bir süreç olduğunu vurgulamakta ve aksi takdirde toplumun geri kalacağını iddia etmektedir. Dülger, günümüzde tembel ve milli kimlik karşıtı devlet görevlilerinin varlığından şikayetçi olmakta ve bu durumu desteklemek için gençlerin sigara içmesi veya dini semboller taşıması gibi gözlemlerden örnekler sunmaktadır. Son olarak, yazar medyanın ve devlet kurumlarının milli eğitimi destekleyici yayınlar yapma sorumluluğuna dikkat çekerek, bu konudaki duyarsızlığın toplumsal suçları artıracağını ifade etmektedir.

 

(Eğitimimiz Yetersiz)

 Millî, millete ait demektir. Aynı dili konuşan, aynı tarih, aynı kültür ve geleneklere sahip olan insan topluluğuna millet denir. İnsanlık farklı milletlerden oluşmuştur. Milletlerin dil ve renkleri değişik olduğu gibi kültürleri de değişiktir.

Milletler (uluslar) farklılıklarını sürdürerek yaşarlar. Kendi kimliğini bırakıp başka bir milletin kimliğini benimseyen bir ulus mutlu olamaz.

Bir ulusun kendi kimliğini yaşatan sistememillî eğitimdenir. Burada millî ve eğitim sözcükleri üzerinde biraz duralım.

Yeni doğmuş bir çocuk konuşulanları anlamaz, okuma yazma bilmez, içinde yaşadığı toplumun düşünüş, davranış ve yaşayışından habersizdir. Çocuk büyüdükçe gelişir, kendini, çevresini, ulusunu ve dünyayı tanır. Uluslar da böyledir, yaşadıkça gelişirler, öğrenirler, kimliklerini kazanırlar. Kişi ve toplumun, tanıma işine öğretim, davranış ve kimlik kazanma işine eğitim diyoruz.

Eğitim, kişi ve ulusların kendi yapılarına göre yapılıyorsa millî, değilse gayri millî, yani milliyetsizdir. 

Eğitim ve öğretimde esas olan sürekliliktir. Bu nedenle eğitim ve öğretimi hayatımızın belli yıl ve dönemlerinde yapar, sonra durdurursak, dünyayı takip edemez, geri kalırız. Çünkü dünyada her şey hareket ve gelişme halindedir.

Çocuklarımızı belirli bir yaşa kadar okuttuktan, onları yetiştirdikten sonra “tamam” deyip duruyoruz. Burada eksik veya yanlış bir tutum sergiliyoruz. Doğru olan, yapmamız gereken, durmadan yeni şeyler öğrenmek, yeni düşünceler geliştirmektir. Bu yanlışı düzeltmek hepimizin görevidir.

Kişiler olarak biz eğitim ve öğretime süreklilik kazandırmıyorsak devlet kazandırmalıdır. Çünkü devlet bizden çok güçlü, çok birikimli ve deneyimlidir. Devlet bunu yaygın ve örgün eğitim kurumlarıyla çok rahat yapar.

Devleti yönetenler bunu yapmıyorlarsa yurttaşlar olarak biz kendilerini uyaracağız. Yine hareketsiz iseler, “kamu vicdanı” olarak harekete geçeceğiz, kendilerini gönderip yenilerini getireceğiz.

Bugün Türkiye’de tembel, bilgisiz, millî eğitim ve millî kimlik karşıtı çok sayıda devlet adamı ve kamu görevlisi var. Bunların çoğu durağan (statik) ve millî kimlik, millî eğitim karşıtı. Böyleleri birer örtülü düşmandır. Örtülü düşmanlar açık düşmanlardan daha tehlikelidir.

Düşüncelerimin kanıtı olarak birkaç küçük olayı anlatayım.

29.09.52025 günü mahallemdeki bir parkta oturan 11-12 yaşlarında üç oğlan gördüm. Oturmuşlar, sigara ve meşrubat olmayan ama meşrubata benzeyen sarı bir sıvı içiyorlardı. Yanlarına oturdum, tanışalım dedim. Hürriyet Ortaokulu’nda okuyorlarmış (7. Sınıf). Hürriyetin anlamını sordum, birisi bildi. Bilene, hür müsün dedim. “Babam nargile içmemi yasakladı, hür değilim” diye karşılık verdi.  Sohbetimizde ikisinin nargile ve sigara, birisinin sadece sigara içtiğini öğrendim.

Bu çocuklara anne baba ve öğretmenlerinin kendilerine sigara, nargile ve uyuşturucu gibi maddelerin zararları hakkında yeterli bilgi verilip verilmediğini sordum. Aldığım yanıtlar hiç de iç açıcı değildi.

04.10.2025 günü bir tanıdığım: “Hocam, 20-22 yaşlarındaki bir kız çocuğunun boynunda gördüğüm haç beni çok düşündürdü” diye yakındı.

05.10.2025 günü belediye otobüsüne birlikte bindiğim 17-18 yaşlarındaki bir kız çocuğu otobüse biner binmez, çantasından çıkardığı güzellik malzemeleriyle, ayak üstünde, çarşıya kadar dudak ve yanaklarını boyadı.

Eğitim öğretim sistemimize, toplum kurallarına uymayan böylesi görüntülere siz de şahit olmuşsunuzdur. Haydi anne babalar yetersiz kalıyorlar. Bize eğitim öğretim kurumlarının hiç mi katkısı olmayacak? Aklıma 24 saat yayın yapan kamu ve özel TV. kanalları geldi. Böylesi konularla hiç ilgileri yok. Her biri, çıkarılacak yasal düzenlemelerle, planlı olarak insan, aile ve toplum düzenimizle ilgili programlar yapsa; millî eğitim ve kültürümüz güçlendirilse iyi olmaz mı? 

Eğitim ve öğretimde tümden duyarsızız. Duyarsızlıklar suçları artırır, cezasını topluca öderiz.

 

 Devamı var

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.