Dünya 18-24 Mart günlerini “Dünya Yaşlılar Haftası”, 1 Ekim gününü de “Dünya Yaşlılar Günü” olarak kabul etmiş. Diyanet, 29 Ekim 2021 günü: “Yaşlılara hürmet” konulu bir hutbe okuttu.
29 Ekim, Cumhuriyet’imizin ilan günüdür. Diyanet, zamanı olmadığı halde niye bu hutbeyi okuttu da Cumhuriyet’imizin ilan gününe rasgelen 29 Ekim’de Cumhuriyet’i anlatmadı? Yani Diyanet mantıksız (yaşadığımız hayat ile ilgisiz) bir din hizmeti yaptı.
Diyanet’in 29 Ekim 2021 günkü hutbesinde anlattığına göre Hz. Ebûbekir, yaşlı ve Müslüman olmamış babasını (Ebû Kuhâfe) Hz. Muhammed’in huzuruna getirmiş. Hz. Muhammed Ebû Bekir’e: “Yaşlı baban evinde kalsaydı da ben ona gitseydim olmaz mıydı?” diyerek PUTPEREST bir yaşlıya hürmet etmiş.
Görüldüğü gibi Diyanet camide bir puta tapıcının adını anıyor ama; milletimizin esaretten, vatanımızın işgalden kurtuluşunda en büyük hizmeti olan, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni kurup inşa eden MÜSLÜMAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün adını anmıyor, anamıyor. Yani bugünkü Atatürk’ü unutturmaya çalışıyor. Yazıklar olsun size! Sizde hiç mi utanma ve vicdan yok?
Siz Atatürk’ün eseri T.C. devletinde, Atatürk’ün açtığı Diyanet’ten maaş alarak yaşıyorsunuz. Bu kadar nankörlük/ekmeksizlik, bu kadar kindarlık neyin nesi? Bir taraftan Hz. Muhammed’in insanlara gösterdiği hoşgörüden bahsedeceksiniz, bir taraftan da kin ve garaz küpü olacaksınız. Türk milletinin vergileriyle beslenerek millet ile yöneticileri arasına kuşku ve nifak sokmak lanetlik bir huydur. İşgalci İngilizlerle, ırz ve namus düşmanı Elen tohumlarıyla sizin farkınız olmalıydı, öyle değil mi? Mustafa Kemal Atatürk’ü Vahdettin ve Damat Feritler de aynen sizin gibi yok etmek ve unutturmak istemişlerdi…
Bu cübbeli ve sarıklıların benzerleri dün Atatürk’e lanet okumuşlardı. Şu kindar taifeye bakın, milletimiz ile devletimizi kuranların arasına nifak sokuyor. Bunların dünkü Mustafa Sabri ve Dürrüzâde Abdullahlardan hiç farkı yok. Hiç kuşkumuz yok ki, T.C. yaşayacak, bu hoca bozuntularının sonu Mustafa Sabriler, Dürrüzâde Abdullahlar gibi olacak.
“Saltanat, Hilafet, Şeriat” ayağıyla Atatürk ve arkadaşlarına olmadık iftirayı atan, kin yaratan, millî ve dinî bütünlüğümüzü bozan kişilerin sağlıklı akılları, köklü İslâm bilgileri yok. Böyleleri balon kafalı adamlardır. Bunların kulaklarından içeriye ne üfürülüyorsa onu düşünüyor, onu anlatıyorlar.
Aklımızı biraz kullanınca, Kuran ayetleri ve sağlam hadisleri okuyunca anlarız ki, İslam dini yönetim biçimi olarak cumhuriyeti (yöneticilerimizi kendimizin seçmesini, işi ehline vermemizi, çoğunluğun görüşüne saygı duymamızı) istiyor. Allah Kuran’da krallığı yerer, “zorbalığa boyun eğmeyin, hür yaşayın” der. Atatürk bunları yaptı.
Burada İslam-Cumhuriyet-Atatürk uyum ve ilişkisini ayrıntılı olarak anlatacak değilim. Nasip olursa bu ve benzeri konularla ilgili çalışmalarımı kitaplaştırmayı düşünüyorum. Zamanı gelince yazacağım, tartışacağız.
Cumhuriyetimizin yaşadığı sıkıntıları, beliren umutları anlatmayı sürdüreceğim. Hoşça kalın.