Devlet Bahçeli ve Recep Erdoğan olarak siz, yıllardır terörü bitiremedinizse, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ayağa düşürmeyin, “yapamadık, yapan gelsin” deyin, gidin. Türk ulusu sizinle var olmadı, bugünlere sizinle gelmedi. Şu hale bakın, Türkiye’yi adı Devlet olan birisi ile devleti yöneten bir iki kişi zora sokuyor.
Başka bir ülkeye bağlı olmadan kendi başına yönetilen hükümet ve ülkesine devlet denir. Ziya Gökalp bunu: “Devlet tabiiyette, ümmet dinde, millet kültürde ortak olan fertlerin toplamıdır” diye formüle eder.
Devlet; bilgili, dirayetli, öngörülü kişilerce yönetilirse güçlü, değilse sıkıntılı olur. Bunu son örneği üzerinden görelim. Devlet Bahçeli dedi ki: “Abdullah Öcalan Meclis’e gelsin, PKK’ya çağrı yapsın, terörü bitirsin.” Uzun süredir MHP Genel Başkanlığı yapan, AKP’yi iktidarda tutan Bahçeli, 30-40 bin suçsuz insanın katilini Meclis’te konuşturarak terörü bitirelim diyorsa, işimiz zor. Çünkü terörü terörist değil devlet bitirir. “Devlet adamı, devlet aklı” dedikleri bu ise, işimiz zor.
Devlet kurallarla yaşar. Devletin yasama, yürütme, yargı erkleri olur, hepsi ayrı çalışır, görevini yapar. Devlet Bahçeli tek başına devlet değildir ki böyle konuşma yapsın. Biz, uygarlık ve hukuk bilmez, orman veya çöllerde yaşayan bir insan yığını değiliz ki Bahçeli bunu söylüyor. İnsan adıyla müsemma olmalıdır.
Devlet Bahçeli ve Recep Erdoğan olarak siz, yıllardır terörü bitiremedinizse, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ayağa düşürmeyin, “yapamadık, yapan gelsin” deyin, gidin. Türk ulusu sizinle var olmadı, bugünlere sizinle gelmedi. Şu hale bakın, Türkiye’yi adı Devlet olan birisi ile devleti yöneten bir iki kişi zora sokuyor.
Halkımız yıllardır kan, din ve duygu sömürüleriyle aldatıldı. Bu süreçte Türkiye, çevresi için fitne merkezi oldu, ekonomisi, aile düzeni, huyu vb. birçok değeri bozuldu. İnsan bunları düşünmeli, kendini hesaba çekmelidir.
Bize: “Terör durmuyor, Abdullah gel durduruver. İsrail saldırıyor, Ali kılıcını al, bir beddua yapıver. Suriye’yi kurtardık, Fetih Suresi okuyun. Para yetmiyor, bereket duası yapın” deniyor. Geldiğimiz nokta bu!
Elbette düşmanlarımız, sıkıntılarımız olacak. Ama yöneticilerimiz yönetim görevini iyi yapacaklar, ulusumuzu ahmak ve sürü yerine koymayacaklar.
Bunlar olmazsa; herkes vicdanının sesini duyacak, kaos yaratmadan devlet ve ulusuna karşı olan görevini yapacak. Bunu yaparken küçük düşünmeyecek, ufkunu genişletecek; çiğnenen devletini, kirlenen kimliğini kurtarmak için uğraşacak.
Fetret döneminde az uyumalıdır. Çok uyursak sıkıntımız artar, görevimizi yapamayız. Görev yapmak suç değildir. Yapılan her görev, bir gün ödül olarak bize döner. Bu yüzden korkmak yok.
Kendimize şunu soralım: Türkiye’de, devletimize zarar veren, devletimizi ayağa düşüren, ulus düşmanlığı yapan kaç kişi var? Bunların sayısı 10-20 bini geçmez. Nerde 80 milyon insan?
Öyle ise haklı milyonlar korkmayacaklar, hak arayışına girecekler. Korkak, haksız ve çıkarcıların Türkiye dışında gömülü olduklarını hatırlayalım yeter.