Ammar Kenco, Lübnanlı bir Türkmen. Türk’ün belki de milyonlarca Ammar Kenco’su var ve bunlar bir gün üzerlerine al bayrağın gölgesinin düşeceğinin düşleriyle hayata tutunmaya çalışıyor. Bunları unutmaya hakkımız yok…
Ammar Kenco, Lübnanlı bir Türkmen. TRT’de denk geldim. Zar zor Türkçe konuşuyor. Türkü söylüyor ve bu türküleri dedem, babam tarlada ekin biçerken söylerdi, ben onlardan dinleyip öğrendim diyor. Cep telefonundan Türkiye’yi öğrenmeye çalıştığını, İstanbul’dan Diyarbakır’a yolları izlediğini, en büyük hayalinin Türkiye’yi görmek olduğunu anlatıyor. Yanında görülen 6-7-8 yaşlarında gülen gözleriyle ekrana yansıyan güzel Türk çocuklarının Türkçe öğrenemeyeceklerini bilmek ne acı. Ammar, deprem olduğunu duyduğunda günlerce gözlerine uyku girmediğini söylüyor ve çünkü “Benim ailem orada, aşiretim orada, soyum orada” diyor…
Ve Arif Nihat Asya‘yı hatırlıyorum
Nerde kaldı o çağlar ki
Analar kurt doğururdu.
Hilkat, insan çamurunu
Destanlarla yoğururdu.
Ben ki ateşle konuşurdum, selle konuşurdum,
İtil’le, Tuna’yla, Nil’le konuşurdum.
İkonyum’u Konya yapan,
Sangaryos’u Sakarya yapan
Dille konuşurdum.
……
Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin
Benden doğar, bana dökülmez?
Şimdi biz sürekli ağlayan, ağıt yakan dille konuşuyoruz…
Türk’ün belki de milyonlarca Ammar Kenco’su var ve bunlar bir gün üzerlerine al bayrağın gölgesinin düşeceğinin düşleriyle hayata tutunmaya çalışıyor.
Bunları unutmaya hakkımız yok…