Özgür Çelik
Özgür Çelik
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Britanya’nın Doğu Avrupa Satranç Tahtası

Britanya’nın Doğu Avrupa Satranç Tahtası

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sağlanan metnin ana fikri, Birleşik Krallık’ın 2025 yılında Doğu Avrupa’da, özellikle Ukrayna ve Moldova’da, kendi çıkarları doğrultusunda gizli ama sistematik bir jeopolitik oyun yürüttüğüdür. Bu strateji, demokrasi ve yardım söylemleriyle süslenerek, küçük ülkelerin egemenliklerini büyük güç rekabetinin piyonları haline getirmektedir. Birleşik Krallık, Ukrayna’daki savaşta askeri ve istihbarat alanında kritik bir rol oynamış, aynı zamanda Moldova’nın iç siyasetini ve güvenlik yapılarını kendi lehine şekillendirerek ülkenin tarafsızlığını fiilen ortadan kaldırmıştır. Bu durum, bölgenin güvenlik dengelerini ve iç politikalarını doğrudan etkilemektedir.

 

2025 yılı, Doğu Avrupa’nın jeopolitik geleceğini belirleyecek dönemeçlerle dolu bir yıl oldu. Ukrayna–Rusya savaşı, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle sürerken, perde arkasında Britanya’nın rolü giderek görünür hâle geldi. Londra, sadece Kiev’in yanında pozisyon almakla kalmadı; sahadaki askerî, istihbarî ve diplomatik hamlelerle savaşın seyrini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdi. Storm Shadow füzelerinin teslimi, NLAW eğitimleri ve kritik istihbarat paylaşımı Britanya’nın koordinasyonuyla gerçekleşti. Ancak bu destek, yalnızca Ukrayna’nın savunması için değil, Britanya’nın Avrupa kıtasında stratejik ağırlığını yeniden tesis etme planının bir parçasıydı.

Ukrayna cephesinde İngiliz generaller Radakin, Walker ve Stickland, sahadaki operasyonel planlamaları yönlendirirken, Ben Wallace’ın liderliği altında Londra’nın desteği kritik bir güç sağladı. ABD’nin ve NATO’nun desteğini koordine eden Britanya, Ukrayna’nın karşı taarruzlarını yönlendirerek hem savaşın temposunu hem de Batı koalisyonunun kontrolünü elinde tuttu. Bununla birlikte Ukrayna’nın sahadaki karar alma süreçleri ile Londra’nın stratejik hesapları zaman zaman çelişti; bu da savaşta koordinasyon ve ilerleme konusunda gerilim yarattı.

Moldova ise Britanya’nın ikinci sahnesi oldu. Avrupa Birliği’nin mali yardımları ve entegrasyon vaatleri ön plana çıkarılırken, gerçek yönlendirme Londra’nın askeri ve güvenlik alanındaki faaliyetlerinde ortaya çıktı. İngiliz uzmanlar, “reform” ve “güvenlik” başlıkları altında devlet kurumlarına nüfuz ederek, Moldova’yı Batı’nın operasyonel sahasına adım adım entegre ettiler. Ordu eğitimleri, tatbikatlar ve teknik modernizasyonlar, ülkenin tarafsızlık statüsünü fiilen ortadan kaldırdı. Moldova yönetimi Batı desteğini ülkenin kurtuluşu olarak sunarken, muhalefet bunun ulusal egemenliğin ve tarafsızlığın tasfiyesi olduğunu savundu.

Bu dönemde Transdinyester’in durumu kritik bir gerilim noktası oluşturdu. Rusya’nın bölgedeki sınırlı askeri varlığı ve Sovyet döneminden kalma cephanelikler, Londra için hem risk hem de fırsat alanıydı. Britanya, Moldova’da askeri ve istihbarî altyapıyı güçlendirirken, Transdinyester’i dengeleme veya gerekirse doğrudan müdahale planlarını masaya koydu. Bu durum, Moldova’da yaklaşan 2025 parlamento seçimleriyle birleştiğinde, iç politikadaki kutuplaşmayı derinleştirdi. İktidar partisi, Batı desteğini meşruiyet olarak sunarken, muhalefet halkın tarafsızlık ve güvenlik kaygılarını öne çıkardı. Britanya’nın bu süreçte sahadaki görünmez etkinliği, ülkeyi kendi çıkarları doğrultusunda bir cepheye sürükleyerek iç politikayı şekillendirdi.

Avrupa içinde de çelişkiler belirginleşti. ABD ve AB, Moldova’yı desteklerken Britanya, kendi stratejik hedefleri uğruna daha agresif ve müdahaleci bir tutum sergiledi. Londra, Ukrayna’da savaşın yoğunlaştığı anda Moldova’yı Batı bloğunun operasyonel bir merkezi hâline getirmeyi planladı. Bu hem Transdinyester hem de Rusya ile ilişkilerde gerilimi artırırken, Moldova’yı küresel güç rekabetinin bir piyonu hâline getirdi. Britanya’nın görünmez oyunları, yalnızca Moldova’nın iç siyasetine değil, Doğu Avrupa’nın güvenlik dengelerine de doğrudan etki yaptı.

2025 yılı Doğu Avrupa’da Britanya’nın sessiz ama kararlı oyunlarını gözler önüne serdi. Ukrayna’daki savaşta sahadaki etkisi, Moldova’daki seçim ve reform süreçleri, Transdinyester’deki potansiyel müdahale planları ile birleştiğinde, Londra’nın bölgedeki jeopolitik hesapları açığa çıktı. Avrupa’nın güvenlik ve diplomasi sahnesinde demokrasi ve yardım söylemleriyle süslenen bu strateji, gerçekte küçük ülkelerin iradelerini gölgeleyen, onları büyük güç rekabetinin piyonları hâline getiren bir oyun olarak öne çıkıyor. Britanya, sessiz ama sistematik biçimde, kendi çıkarları doğrultusunda Doğu Avrupa’nın kaderini yeniden yazıyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.