Kaynak makale, Özgür Uğur tarafından kaleme alınan “Yavaş Yavaş Yolun Sonu” başlıklı bir yazıdan alıntılar sunmaktadır ve Türkiye siyasetindeki mevcut durumu analiz etmektedir. Yazar, özellikle CHP lideri Özgür Özel ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyasi hamlelerini eleştirerek, bu adımların yanlış zamanlama nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a avantaj sağladığını öne sürüyor. Metin, Mansur Yavaş’ı gelecekteki cumhurbaşkanlığı seçimleri için Erdoğan’ı yenebilecek en güçlü aday olarak göstermekte ve yavaş ilerleyen ancak emin adımlarla gelen demokratik bir değişimin sinyallerini vermektedir. Ayrıca, merkez sağda yeni bir liberal parti kurulamaması sorununa dikkat çekilmekte ve mevcut iktidarın yolun sonuna yaklaştığı vurgulanmaktadır.
Değerli okuyucularımız merhaba. Uzun bir aradan sonra, sizinle tekrar birlikteyiz. Bu uzun arada “Demokrasimiz çağ atladı…! Allah’a şükür olsun ki, “CEHAPE zamanındaki Tek Parti dönemini mumla aratacak bir yönetimimiz var…!” İktidara geldiklerinden beri “Tek Parti Yönetimi CEHAPE’YE” demediklerini bırakmayanların yönetim biçimini görünce, “Tek Parti Dönemi geri gelse mi acaba?” sorusunu sormadan edemiyor insan…!
Yerel Seçimlerin galibi CHP Yönetimi “Siyaset satrancı”nı yanlış oynayınca, Saray “Erken öten Horozun Başını” siyaseten kesmeye çalışıyor. CHP lideri Özgür Özel’in, “Normalleşme Siyasetinin” faturası ağır oldu. Siyasette atacağınız adımları iyi hesap etmek zorundasınız. Sayın Özel, siyasette liderliği maalesef deneyerek öğreniyor. CHP Kurultayını “Ekrem İmamoğlu desteğiyle” kazandıktan sonra, yanlış üstüne yanlış yaptı. Önce normalleşti, sonra da “Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kampanyasını” zamanından önce başlattı. Kabul etseniz de etmeseniz de karşısında “Liderlikte Usta olan” sayın Erdoğan olduğunu unutuverdi. Aslında unuttuğu en önemli ayrıntı “Siyasal İslâmcıların Demokrasiyi Tramvay” olarak kullandığıydı. Sayın Erdoğan “Seçmenin hafızasının zayıf olduğu” gerçeğini çok iyi bildiği için, Özel ve İmamoğlu’na rahat rahat operasyon yaptı. Yapmaya devam ediyor.
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun “Zamanlaması Yanlış” hareketleri, kazanılan İstanbul Anakent Belediyesi ve ilçe belediye başkanlıklarının durduk yerde ellerinden çıkmasına yol açtı. “Gizli Tanık” uygulamasıyla neler yapılabileceğinin hesaplanmaması sonucu ağır oldu…. Yapılanlar yanlış mı? Demokrasiye aykırı mı? Bu soruların yanıtları “Evet…!” Bu arada sayın Özgür Özel’in “Demokrasi Hayranı Avrupalılardan” beklediği destek de gelmedi. Burada unutulan konu “Avrupa ülkelerinin Ukrayna Rusya Savaşına odaklanmaları ve Rusya korkusunun” demokrasi aşklarını yok ediverdi…!
Sayın Özgür Özel ve yönetimi her hafta “İstanbul İlçeleri ve Türkiye’nin İllerinde Miting” yapma kararı aldı. Bugüne kadar altmışı geçen mitingler amaca hizmet etti denebilir. Ancak unutulmamalı ki, “Bu mitingler zamanla anlamını yitirme riskiyle karşı karşıya…!” Mitinglerde artık farklı bir yol izlenmeli. Sanırım CHP Yönetimi de bunun kararını vermiş. “Mitinglerde CHP’nin programı ve sorunlara karşı çözümleri” anlatılacakmış. Doğru karar.
AKP iktidarı “CHP ile Mücadele Programı” çerçevesinde, her yolu denemektedir. Öyle ki, seçim konusunda üst yargıya ortak çıkararak “Yerel Mahkemelerin, YSK yerine karar vermesi” yolunu denemiştir. CHP İstanbul İl Başkanlığına “Kayyum” atayarak, “CHP içinde kavga çıkarma siyaseti uyguladı.” Bu tuzağa sayın Gürsel Tekin gibi deneyimli bir siyasetçinin alet olmasını hayretle izledim. Hele hele CHP’nin eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Genel Başkanlığı AKP eli ile, ele geçirme girişimi” tek kelimeyle “Rezaletti.” Ancak Kemal Bey önemli bir ayrıntıyı unuttu. Unuttuğu ayrıntı “CHP örgütünün siyasi deneyimiydi…!” AKP’de burada hata yaptı…!
Gelelim sayın Ekrem İmamoğlu’na… Ekrem Bey siyasette “Bir saatin çok önemli olduğu” temel ilkesini göz ardı edince, hayalini kurduğu “Cumhurbaşkanlığı Koltuğuna” büyük olasılıkla veda etti. İnsan yaşamında “Sakinliğin ve acele etmemenin” önemini unutuverdi. “Acele eden, ecele gider” sözü trafikte hızlı araç kullanmanın sonuçlarını anlatır. Ama bu sözü siyasete de uyarlayabiliriz. Sayın İmamoğlu ve sayın Özel “Alelacele Cumhurbaşkanı adaylığı açıklayınca”, Sayın Erdoğan’ın eline koz verdiler. Tayyip Bey’in atacağı adımları hesap edemediler. Maalesef beklemedikleri bir tokat yediler. Oysa 2027 yılının Ocak ayında, bu yaptıkları uygulamaları yapsalardı, sayın Erdoğan bu yaptıklarının çoğunu yapamayacaktı. Sayın İmamoğlu “Siyasi Hırsının” kurbanı oldu. Kimsenin kuşkusu olmasın, sayın İmamoğlu “Hem diploma yetersizliği hem de siyasi yasak” nedeniyle seçime giremeyecek. Tayyip Bey oyunu kurdu “bu oyunda İmamoğlu olmayacak…!” Bu net.
Siyasi satrançta sınıfta kalan sayın Özel, bu kez hata yapmamalı. CHP örgütünün de hata yapma lüksü yoktur artık. Yolun sonu “Sayın Mansur Yavaş’tır…!” Cumhurbaşkanlığı seçiminde sayın Erdoğan’ı “Uzak ara yenecek ve Türk Ulusunun gönül rahatlığıyla seçebileceği kişidir sayın Yavaş…!” Sayın Mansur Yavaş’a DEM Parti tabanı da oy verecektir. Tabii aşırı uçlar dışında. Sayın Mansur Yavaş’ı dikkatle izleyenler, onun “Sakin ve bilge tavırlarının farkındadır.” Ankara Anakent Belediye Başkanı olarak “Rüşvet, yolsuzluk vb. gibi çamur işlerin dışında”, Başkentte hizmetlerini sürdürüyor.
Sonuç olarak Türk siyasetinde “Mansur Yavaş Tayyip Erdoğan yarışması” ufuktadır. Tayyip Bey, “İmamoğlu’na yaptıklarının, onda birini sayın Yavaş’a yapamaz…!” Niye? Böyle bir operasyon “Milliyetçi oyları etkileyeceğini bilir.” Ayrıca böyle bir operasyon “CHP’nin büsbütün mağdur” olmasıdır ki, bu CHP’yi daha da güçlendirir. Şu an bile, CHP AKP’nin önündeyken, bu kez fark artar ve AKP arayı kapatamaz. İlginç bir örnek “Fenerbahçe Kongresi’nde Ali Koç’un kaybetmesidir.” Sırf sayın Ali Koç gitsin diye, “basit bir yetki bile verilmemiştir.” Tayyip Bey bunu görebilecek deneyime sahiptir. Zaten yapacak olsa, şimdiye kadar çoktan yapardı. Kısacası “Sayın Yavaş, yavaş ve emin adımlarla ilerliyor…!”
Gelelim sağın yıllardır çözemediği “Merkez sağ Liberal Parti” sorununa…! Bugün siyasi partilere baktığımızda, Eskinin “AP, Doğru Yol ve ANAP benzeri, merkez parti” bir türlü kurulamadı. Bu sayın Erdoğan’ın en büyük korkusudur. Geçmiş günlerde, değerli Hocamız Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, İYİ Parti Genel Başkanına yaptığı “İş birliği daveti” toplumda heyecan yarattı. Milliyetçi kesim arasında sevinçle karşılandı. Daha sonra, basında İYİ Parti kurmaylarının “Biz merkez parti olmak istiyoruz, Zafer Partisi ile iş birliği gündemimizde yok” açıklaması yanlıştır. Niye? İYİ Parti asla “Merkez Liberal Parti” olamaz…! İYİ Parti bu tanıma uyacak kaç üyeye sahip? Bu sorunun yanıtı “Çok çok az…!” Gerçi bu dönemde “Seçim iş birliği” konuşmak uygun olmasa da bunun konuşulması en çok Cumhur İttifakını rahatsız eder. Hele “Terörist başını meclise davet edenler”, bu birlikteliğin “MHP’yi baraj altı bırakma olasılığını” hesaplayacak kadar matematikleri çok iyidir.
Son söz “Cumhur İttifakı İktidarının Yavaş Yavaş yolun sonuna” geldiğini görüyoruz. Demokratik, laik, milliyetçi ve Atatürkçü bir yönetim geliyor Yavaş Yavaş….
NOT: Bize ulaşmak isteyen dostlar [email protected] adresine mail atabilir. Düşünce ve önerilerinizi bekliyoruz. Sevgiyle kalın.