Av Özcan Pehlivanoğlu
Av Özcan Pehlivanoğlu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Acaba Kim Alçak?

Acaba Kim Alçak?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Avukat Özcan Pehlivanoğlu tarafından kaleme alınan “Acaba Kim Alçak?” başlıklı bu metin, Türk milliyetçiliğinin yükselişte olduğu gözleminden duyulan memnuniyeti ifade etmektedir. Metin, Türk milletinin sıkıntılı günlerden geçtiğini ve bu dönemi atlatmak için milli heyecanın ve Türklüğe mensubiyet şuurunun yüksek tutulması gerektiğini savunmaktadır. Yazar, son dönemde toplumda Türklüğe bağlılıkta zafiyetler yaşandığını ve bu durumun belirli odakların çalışmaları sonucu ortaya çıktığını iddia etmektedir; örneğin “Müslüman mısın? Türk müsün?” gibi kutuplaştırıcı soruların ve etnik köken tartışmalarının yayılmasına dikkat çekilmektedir. Metin, bireylerin bölgesel, spor kulübü veya siyasi mensubiyetleri Türk Milletine olan bağlılığın önüne geçirdiğini belirterek, Türk milletinin varlığının en büyük servet olduğunu ve ülkenin kurtuluşunun yüksek şuur sahibi Türk milletine mensup bireyler tarafından sağlanacağını vurgulamaktadır.

 

Günaydın yükselen dalga Türk Milliyetseverliğidir… Bunu görmek sevindiricidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”

Benim için bizim için en büyük ateşleyici mücadele gücü, Türk Milletine mensup olmaktır… Gerisi kendiliğinden gelir!

Türk Milletinin sıkıntılı günlerden geçtiğinden şüphemiz yoktur. Bu sıkıntılı günleri nasıl atlatacağız diye hepimizin oturup düşünmesi gerekir.

Yapılacak ilk işlerden biri, milli heyecanı yüksek tutmaktır. Ancak bu heyecan, Türk Milletine yüksek bir mensubiyet şuuru ile bağlı olanlar tarafından yüksek tutulabilir.

Son dönemde milletçe, Türklüğe bağlı olma hususunda birtakım zafiyetler içinde olduğumuz, su götürmez bir gerçektir.

Anayasanın başta 66.maddesi olmak üzere yasalarla Türk milletinin varlığı korunamaz. Onu biz korumak zorundayız.

Türk Milletinin, mensubiyet konusunda içine düştüğü durum, malum belirli odaklarca yapılan çalışmalar sonucu oluşmuştur.

Örneğin onlarca yıldır sorulan “Müslüman mısın? Türk müsün?” sorularına maruz bırakılışımız gibi! Buna şimdi “laik devletten yana olanlar Müslüman olamaz” yalanı da eklenmiştir.

Son dönemde toplumda, gereksiz ve temelsiz bir “36 etnik parça” polemiği başlatılmış, ümmet-millet, mezhep ve kimlik tartışmaları uzun yıllardır, bilerek halk arasında yayılmıştır.

İnsanlarımız; Galatasaray Eğitim Vakfı’na, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon gibi spor kulüplerimize, Timsahlar, Tatangalar ya da Çarşı gibi taraftar gruplarına, siyasi partilere ya da Rize, Diyarbakır, Doğu Karadeniz ve Güneydoğu örneğinde olduğu gibi coğrafi bölgeler açısından farklı mensubiyetler içine girmeyi daha önemser hale gelmişlerdir.

Çünkü yukarıda belirttiğimiz mensubiyetler, kişiye maddi ve manevi kazanımlar sağlamaktadır. Düşünün bir kere, Rize ilimiz son otuzbeş yılda iki başbakan ve bir cumhurbaşkanı çıkarmıştır. Bakan, milletvekili, valiler başta olmak üzere bürokratları saymıyorum bile! Bunun bazı Rizelilere neler kazandırdığı izahtan varestedir… Halbuki bize her şeyi Türklük kazandırmalıydı!

Bunun yanında kabul etmeliyiz ki, eli kanlı terör örgütünün toplum sosyolojisinin bozulmasında önemli bir rolü vardır. Halen bunların siyasi uzantıları Türk Milletinin değerlerine “alçak” sözü ile saldırmaktadır.

Aslında en büyük servetimiz, mensubu bulunduğumuz Türk Milletinin varlığı ve onun üzerinde oturduğu coğrafyanın vatanımız oluşudur. Ancak bu önemin ne kadar farkında olduğumuz, şu günlerde belirsizlikler içermektedir.

Şubat 2016’da yapılan bir araştırmada ülke nüfusunun %10’nun Türkiye’yi terk etme arzusunu ortaya koyması bunun bir göstergesi olmuştur.

Bu sebeple, günümüzde, millet ve vatan varlığının hiç olmadığı kadar büyük bir tehdit altında olduğu çok aşikardır.

PKK Türk Milletini ve onun devletini sarsacak kadar arkasındaki devletlerin desteği ile bir kez daha yine azmıştır. Öyle ki, devletin iradesine alçak diye hakaret edilmekte Türk polisi düşman olarak görülmektedir.

O nedenle, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türk Polisinin, bugüne kadar can pahasına verdiği mücadele, her bir Türk vatandaşı tarafından çok daha iyi hatırlanmalı ve anlaşılmalıdır.

Bu günleri aşmak için, Türk Milletinin mensuplarınca, büyük bir azim ve kararlılık gösterilmelidir.

Bunun için de yüksek şuurlu, büyük bir insan topluluğuna ihtiyaç vardır.

Türk Milletine bağlılığımız her türlü mensubiyetin üzerinde olmalıdır ve bu durum her ortamda çok kesin bir dille ifade edilmelidir.

Eğer millet varsa ordu, polis, devlet, yargı, eğitim, sağlık vardır. Adı, sanı ve şanı belli bir millet değilseniz, bu ülkede hiçbir şekilde yaşam olanağı olmaz.

Üzerinde yaşadığımız toprak parçasının üzerinde yaşayan milletin adı, hangi etnisiteye bağlı olursanız olun, unutmayın; “Türk Milleti”dir. Vatanın da devletin de tek sahibi o dur. Bizlerde onun mensubu olmakla gururluyuz. Ve onu yani “Türk Milleti”ni yaşatmak için can değil her türlü varlığımızı çekinmeden harcarız.

Evet Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonlu, Bursalı, Rizeli, Siirtli, Diyarbakırlı olabiliriz, takımlarımızı tutabilir ve diğer mensubiyetlerimizi sevebiliriz, ancak bizi yaşatacak olan yegâne zenginliğimiz “Büyük Türk Milleti”ne olan mensubiyetimizdir.

Türkiye’yi, Türk Milletine mensubiyet konusunda yüksek bir şuur içinde olanlar düzlüğe çıkartacaktır.

Bunu bilin ve sizlerde hissetmeye, düşünmeye ve her ortamda “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” diyerek göğsünüzü gere gere konuşmaya başlayın.

Çünkü gurur duyulacak aziz bir milletin evladısınız!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.