İnanın 14. Kurultayı dikkatle takip ettim. Bu dileklerinize 78 yıllık ömrünü ülkücülüğe adamış, biri olarak çok üzüldüm. Biz, bu ülkenin yönetim kadrolarında ülkücüleri ve Devlet Beyi görmek isterken; “devletin başına Devlet gelecek” derken. Türkmen beyi Devlet Bey’in: “Sakın gitmeyin, ayrılamazsın! Türk milletini yalnız bırakamazsın! Kurtarıcı lider olarak sizi görmek istiyoruz” demenizi çok yadırgadım ve ülkücü duruşa yakıştıramadım. Partilerin hedefi ve amacı İKTİDAR olmak değil midir? MHP, bu ilkesini terk etmiş mi oluyor? Sizi devletin başında görmek isteyenleri nasıl bir hayal kırıklığına uğrattığınızı biliyor musunuz? Siz neden lider olmak istemiyorsunuz? Türkmen Beyine ikinci adam olmak yakışır mı?
Bir zamanlar Türkiye’nin ve mazlum Türk dünyasının umudu olan MHP, 14. Olağan Genel kurulunu yaptı.
MHP’ye ve MHP’ye gönül verenlere hayırlı olsun.
Yeniden genel başkanlığa seçilen Sn. Bahçeli’yi de kutluyorum.
Bahçeli yönetimindeki MHP, 25 yıldır siyaseten ne kazandı ne kaybetti?
Defalarca başbakan olma ve ülkücü kadroları, iktidara taşıma fırsatı yakalayan Sn. Bahçeli, bunları yapabildi mi?
Şimdi tarafsızca bir soru soracağım: MHP, bu dönemde ne kadar büyüyebildi? Anahtar ya da kilit parti olma özelliğini de kaybetmedi mi?
Bahçeli’nin politikaları gereği MHP, bölünerek iki parti çıkarmadı mı? İyi Parti ve Zafer Partisi neden ve niçin kuruldu?
Siyaset adamlığı ya da bilge liderlik bu mudur?
Ekonomide, sağlıkta, eğitimde, tarımda, madencilikte, sosyal hayatta dibe vuran ve her geçen gün güç kaybeden AKP ve Sn. Erdoğan’a kayıtsız-şartsız desteğin nedeni nedir bilen var mı?
MHP’nin ve bu ülkeyi karşılıksız sevmeye sevdalı ülkücülerin görevi ve önceliği AKP’ye destek olmak, Sn. Erdoğan’ı iktidarda tutmak mı?
Erdoğan, “Bu benim yasa gereği son seçimim” derken, Erdoğan’ın hangi özelliği size: “Sakın gitmeyin, ayrılamazsın! Türk milletini yalnız bırakamazsın! Kurtarıcı lider olarak sizi görmek istiyoruz!” demektesiniz? Oysa 15 yıl Erdoğan’ı karaladınız, O’na karşı bizleri kinlendirdiniz, kırıcı muhalefet yaptınız: “Senden hesap sormazsam namussuzum” dediniz. Ve bu günkü konumunuz. Bizler, “Bakacağın yüze, utanacağın kötü söz söyleme; sıkacağın ele, kara çalma” diyen bir kültür ve adaptan geliyoruz.
Madem niyetiniz Erdoğan’ın sürekli iktidarda kalması idiyse neden bize yıllarca: “ Devletin başına Devlet gelecek” diye slogan attırdınız?
Bu asil millet, Erdoğan’ı lider görmek isteyene kadar, sizi lider görmek istese olmaz mı?
Layık mı değilsiniz, bu görevi başarmaya mecaliniz mi yok?
İnanın 14. Kurultayı dikkatle takip ettim.
Bu dileklerinize 78 yıllık ömrünü ülkücülüğe adamış, biri olarak çok üzüldüm.
Biz, bu ülkenin yönetim kadrolarında ülkücüleri ve Devlet Beyi görmek isterken; “devletin başına Devlet gelecek” derken.
Türkmen beyi Devlet Bey’in: “Sakın gitmeyin, ayrılamazsın! Türk milletini yalnız bırakamazsın! Kurtarıcı lider olarak sizi görmek istiyoruz” demenizi çok yadırgadım ve ülkücü duruşa yakıştıramadım. Partilerin hedefi ve amacı İKTİDAR olmak değil midir? MHP, bu ilkesini terk etmiş mi oluyor? Sizi devletin başında görmek isteyenleri nasıl bir hayal kırıklığına uğrattığınızı biliyor musunuz?
Siz neden lider olmak istemiyorsunuz? Türkmen Beyine ikinci adam olmak yakışır mı?
Bu asil millet, neden sizi kurtarıcı olarak görmek istemesin? Ülkücülere bunun gerekçesini de anlatırsanız; beynimizdeki acabalar yanıt bulur.
Siyanürlü topraklar, ucuz et ve ekmek kuyruğunda sabahlayan emekliler, ülkenin demografik yapısını bozan sığınmacılar, TL karşısında bile değer kaybeden TL, ilaç bulamayan, randevu alamayan hastalar, eğitimde OECD ortalamasının gerisine düşen eğitim sistemi, güvenirliğini yitirmiş bir yargı, cesaretlenen cehalet gibi pek çok konu sizi hiç rahatsız etmiyor mu?
Ben yine o eski, saygı duyulan, fikri sorulan MHP’yi görmek istiyorum?
Çok mu zor acaba? Gidişat bu olacaksa;” Her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık, bize Türkçülükle de gelmeyin” diyen, andımızı yasaklayan, T.C’leri kaldıran bir zihniyete destekle: ülkücülük MHP’de nasıl olacak? Çünkü biz ülkücüler, bu ülkeyi karşılıksız sevdik?
Amacım asla ve asla bir partinin iç işlerine karışmak, liderine yön vermek değildir. Ülkemin ve torunlarımızın gelecek endişesiyle feryadımdır. 78 yıllık ülkücü duruşumun isyanıdır.
Esen kalınız.