Nazım Peker’in yazısı, Suriye’deki siyasi gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkilerine dair bir eleştiri sunmaktadır. Yazar, Esad’ın Suriye’den ayrılmasıyla yaşanan başlangıçtaki coşku ve beklentilerin gerçekleşmediğini vurgulamaktadır. Özellikle Suriye’de terörist Şara’nın iktidara gelmesiyle Türkiye’nin bölgesel iddialarının boşa çıktığı ifade edilmektedir. Metin, Türklerin Suriye’ye vizesiz giremeyecek olması ve Suriye’nin Türk ürünlerine getirdiği yasaklar gibi durumları dile getirirken, Türkiye’deki Suriyelilere tanınan ayrıcalıkları da eleştirel bir dille sorgulamaktadır. Sonuç olarak, yazar “Besle kargayı oysun gözünü” atasözüyle, iyi niyetle yapılan eylemlerin olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekmektedir.
Esad ya da Esed Suriye’yi terk edince ne sevinmiştik ne sevinmiştik.
Yedi pare top atışı yapıp bir kutlamadığımız kalmıştı. Dünya lideriydik ya! Ortadoğu’da bizden habersiz yaprak kımıldamazdı ya!
Bütün dünya bizim ağzımızın içine bakıyor, ne diyecek, nasıl yön verecek diye ya!
Suriye’de terörist Şara, iktidara geldi. Sandık ki bizim avucumuzun içine oturup, her dediğimizi yapacak, bize minnet duyguları duyacak.
Emevi Camisi’nde şükür namazları mı kılmadık, caminin halılarını şükrün karşılığı bedava hayrımıza mı değiştirmedik?
Halep Kalesi’ne de Türk bayrağı asmıştık.
Bu sevindirik hallerini az tenkit edip, ayaklarınız yere bassın, dereyi görmeden paçaları sıvazlamayı dediğimiz de “Ne o Halep kalesine asılan bayraktan neden rahatsız oldunuz” diye bir dayak yemediğimiz azar işitmiştik.
Kimi sivri akıllılarımız daha da ileri giderek: 82 Şam, 83 Halep diyen Osmanlı torunlarını da görmüştük. Olmayan Suriye fethine (!) nasıl nasıl sevinmiştik.
Geldiğimiz nokta:
Suriyelilerin bile gitmedikleri Suriye’ye biz Türkler, vizesiz ve pasaportsuz gidemeyecekmişiz.
Bizim yetkililer de ABD’yi keşfediyormuşçasına bu haberi, “Türkler Suriye’ye pasaportla gidecekler” diye müjde olarak duyuruyorlar.
Anadolu’nun tabiri ile heveslerimiz kursaklarımızda kaldı.
Suriye’yi demokrasi ve insan hakları zalimi Esad’tan kurtardık havalarından sonra:
Elimizi kolumuzu sallayarak Suriye’ye gidip; Emevi Camisi’nde Cuma namazları kılacaktık.
Hayal oldu.
Türk katili Şara, bazı Avrupa ülkeleri ile yaptığı toplantılara bizi çağırmıyor bile.
Türkler Suriye’ye vize ve pasaport eşliğinde 150 Dolar ödeyerek girebilecekler. (Basından)
Suriye, pek çok Avrupa ülkesinden ithal ettiği ürünlerden hiç vergi almaz ya da çok az vergi alırken;
20’den fazla Türk sebze ve meyvenin Suriye’ye girişini yasakladı. (Basından)
Madalyonun öbür yüzüne bakarsak:
Ülkemizde Suriyelilere sağlık dahil her şey BEDAVA. (Basından)
Şimdi soralım:
Durum bu iken biz ne duruma düşüyoruz?
Dünya lideri miyiz?
Ortadoğu’da bizden habersiz yaprak kımıldamıyor mu?
İrfanı yüksek asil milletim karar sizin, yorum sizin.
Yani besle kargayı oysun gözünüzü!
Esen kalınız.