Geçen yıl atanan Türk Hava Kurumu Kayyum Heyeti Başkanı Kemal Yurtnaç, Başbakanlık Müşavirliği, Yozgat Valiliği yapmış birisi. Halen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi olan Yurtnaç, 2015 yılında AKP’den Tokat Milletvekili aday adayı olan bir isim. Asıl dikkat çeken ise Kayyum Başkan Yurtnaç’ın, pilot Tümgeneral Selçuk Aygün’e “Elif” harfi hediye etmesi oldu. Neyse, biz yaptıkları “disiplinsizlikle” TSK’yı sarsan teğmenleri konuşmaya devam edelim!..
2024 yılını değerlendirmek üzere dün medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, resmi mezuniyet töreninden sonra kılıç çatıp, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için “disiplinsizlik” suçlamasıyla TSK’dan atılmak istenen teğmenlerin akıbeti hakkında bir kez daha ihsas-ı reyde bulundu, yani onay makamı olarak görüşünü açıkladı.
Bakan Güler’in söyledikleri şunlardı:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nde müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olmazsa olmazdır. Biz olaya en başından itibaren disiplin açısından baktığımızı defalarca ifade ettik. Konu yürürlükten kaldırılan andı okumak veya ’Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demek değil, amirlerin ikazlarına rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik yapmaktır. Olaya ilişkin yapılan inceleme ve soruşturmanın okunan metinle veya içeriğiyle bir ilgisi yoktur. Disiplin soruşturmasında hiçbir teğmene okunan metnin içeriği veya neden ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedin, diye soru sorulmadı. Burada önemli olan, içerik ne olursa olsun disiplin sürecinin her zaman aynı şekilde işletilecek ve disiplinden asla taviz verilmeyecek olmasıdır. Yüksek Disiplin Kurulu süreci devam etmektedir. Kurul kararını henüz vermedi. Bu aşamada kesin kanaat belirtmek uygun değil. Hep birlikte sonucu bekleyelim.”
Keşke teğmenlere, “Neden ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedin?” gibi bir soru sorulma cüreti de gösterilseydi!..
EMİR VAR MI YOK MU?
Soruşturmanın bununla ve mevzuattan kaldırılan Subay Andı’nı okumalarıyla ilgisi yokmuş, ama “disiplinsizlik” yapmışlar.
Nasıl yapmışlar?
Amirlerinin ikazlarına rağmen, “kasıtlı, organize ve planlı” bir şekilde kendi aralarında o töreni düzenlemişler.
Tekrar tekrar altını çizelim.
Teğmenler, komutanlarının “Resmi törende Subay Andı okunmayacak” emrine uydular mı? Uydular.
Efendim, sonrasında “sıralı amirleri izin vermediği” halde toplanıp bunu yapmışlar.
Soruşturma kapsamında amirlerinin resmi tören sonrasında teğmenlerin ne yapacağından haberdar olmadığı anlaşıldı, bu bir.
Teğmenler “emre uymadıkları”, komutanları da “tören sonrası için niye emir vermediniz, engel olmadınız?” gerekçesiyle ihraç edilmek isteniyor, bu da iki.
Yani bir taraf verilmeyen emirle, diğer taraf ise verilmeyen bu emri yerine getirmemekle suçlanıyor.
Bu yüzden de bu anlamsız sürecin içinden çıkılamıyor, delil ve tanık bulunmaya çalışılıyor.
Bizzat Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Yüksek Disiplin Kurulu’nun (YDK) 25 Kasım’da toplanacağını açıkladı, ama olmadı…
Teğmenlerin dosyası YDK’ya geldiğinde, dönem birincisi Ebru Eroğlu ve bir diğer teğmenin okuduğu Topçu Okulu’ndaki amirlerin raporun sonuç bölümüne kanaatlerini yazmadığı görüldü. Bunun üzerine iki teğmenin dosyası, “Kanaati netleştirin. TSK’dan ayrılmaları talebiyle YDK’ya sevki uygundur yazın” denilerek iade edildi. Bu “eksiklik” giderilip dosyalar tekrar YDK’ya gönderildi.
Bu arada Tuzla Piyade Okulu’na giden teğmenlere, içeriği gösterilmeyen bir metin imzalatılmak istendiği ortaya çıktı. Söz konusu metnin, “teğmenlerin yemin töreninden bir gün önce toplantı yapıp bu konuda karar aldıklarına ilişkin bir itirafname” olduğu öne sürüldü. Geçtiğimiz günlerde diğer sınıf okullarında da benzer bir teşebbüste bulunulduğunu öğrendik.
TSK’dan ihracı istenen 5 teğmen dışında törene katılan diğer teğmenlerin bir bölümüne “ikaz” bir bölümüne “emre itaatsizlikten” savunma gönderildiğini de geçenlerde duyurduk.
“Emre itaatsizlikten” savunması istenen teğmenlere gönderilen yazıda şu yazıyormuş:
“Tabur Komutanı size emir vermesine rağmen tören sonrası alanı terk etmeyerek devre birincisinin anonsuyla toplanan gruba katıldığınız ve programda yer almayan andı yaptığınız tespit edilmiş, bunun ‘Emre itaatsizlik’ disiplinsizliğini oluşturacağı değerlendirilmiştir.”
Haydi buyurun, bir daha buradan yakın!.. Komutanların “suçu”, “emir vermemek ve gerekli tedbirleri almamak” değil miydi? Bu yüzden onların da ihracı istenmemiş miydi?!
TOPÇU OKUL KOMUTANINA UYARI CEZASI
Bu vesileyle teğmenlerin ihracı konusuyla ilgisi olmayan, dönemin birincisi Ebru Eroğlu’nun eğitim gördüğü Topçu Okulu hakkındaki bir iddiayı aktaralım.
Okul Komutanı hakkında başka konularda epey şikâyet varmış. Öyle ki, bir personel tam üç kez Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na mektup yazmış. Hiçbir işlem yapılmamış. Bunun üzerine dördüncü bir mektup kaleme alınıp, “Gereği yapılmazsa, bunu kamuoyu ile paylaşacağız.” denilince apar topar idari tahkikat başlatılmış ve Okul Komutanı’na “uyarı” cezası verilmiş.
MSB’DE ”MENZİL” PROPAGANDASI
Teğmenlerin töreninin tartışıldığı ilk günlerde; 1 Eylül’de Milli Savunma Bakanlığı’nda resmi dilekçeye dökülmüş bir şikâyeti gündeme getirdik.
Dilekçe Bakanlıkta görev yapan bir Bando Yarbay’a aitti. İddiasına göre; aynı odayı paylaştığı bir uzman “dini vaaz” söylemlerinde bulununca onu uyarır. Uzman, “Sen fıkıh bilmiyorsun, bu yüzden cahilsin.” karşılığını vermekle yetinmez, subayın üzerine yürür. Bir süre sonra MSB’nin sivil yöneticilerinden birisi, subayı odasına çağırıp, “mafyatik bir oturma ve hitabet tarzıyla” azarlar. Subay da bu yaşananları anlatıp Bakanlık’tan şu talepte bulunur:
“Bu konuda Menzil tarikatı ya da başka bir paralel yapı kapsamında davranılarak tarafıma karşı mobbing olarak hareket edildiğini düşünmekteyim. Konu ile gerekli disiplin incelemesinin yapılarak ismi geçen personeller hakkında gerekli idari işlemlerin yapılmasını arz ederim.”
Bizden sonra Sözcü’den Saygı Öztürk iki kez; 3 ve 14 Eylül tarihlerinde aynı konuyu gündeme getirerek, Yarbay’ın kendi isteği dışında Şırnak’a atandığını, buradaki birlikte “Din İşleri ve Moral Şube Müdürlüğü’ne” verildiğini anlatıp, önce “Bakalım MSB bu konuda adım atacak mı?” sorusunu yöneltti. İkinci yazısında da, “[Soruşturma] Olsa, açıklanırdı.” dedi.
Ama teğmenlerin ihracı konusunda canla başla çalışan MSB’den, Bakanlıkta yaşanan bu olayla ilgili hiçbir ses çıkmadı. Acaba neden?
KAYYUMDAN TÜMGENERALE İLGİNÇ HİKAYE
AKP’nin belediyelere kayyum atamasını konuşuyoruz ya; kayyum uygulamasında rekora giden bir kurumumuz var.
Atatürk’ün 1925 yılında kurduğu Türk Hava Kurumu 2019 yılından beri kayyum yönetiminde.
Güya ilk kayyum heyeti kurumu toparlayıp THK’yı olağan kongreye götürecekti. Olmadı, 1 yıl önce yeni bir kayyum heyeti atandı. Onların da THK’yı olağan kongreye götürme niyeti yok.
Geçen yıl atanan Kayyum Heyeti Başkanı Kemal Yurtnaç, Başbakanlık Müşavirliği, Yozgat Valiliği yapmış birisi. Halen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi olan Yurtnaç, 2015 yılında AKP’den Tokat Milletvekili aday adayı olan bir isim.
Geçtiğimiz Cuma günü Kemal Yurtnaç’ın önemli bir misafiri vardı.
Bu misafir, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Değerlendirme ve Denetleme Başkanı Pilot Tümgeneral Selçuk Aygün’dü. Görüşmede; “Türk Hava Kurumu’nun 100. yılına yaklaşan geçmişi ve bu sürecin Türk havacılığına olan katkıları vurgulanıp, iki kurum arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi ve havacılığın gelişimine yönelik ortak projelerin” konuşulduğu açıklandı.
Asıl dikkat çeken ise Kayyum Başkan Yurtnaç’ın, pilot Tümgeneral Selçuk Aygün’e “Elif” harfi hediye etmesi oldu.
Neyse, biz yaptıkları “disiplinsizlikle” TSK’yı sarsan teğmenleri konuşmaya devam edelim!..