Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Öcalan 10 Yıl Önce Teröristbaşı PKK da Terör Örgütü Değil miydi?!

featured

Gazeteci-Yazar Merdan Yanardağ, kimi AKP’lilerin açıklamalarından hareketle yeni bir çözüm süreci ve teröristbaşına af hazırlığı yapıldığını anlatırken, kullandığı bazı ifadeler sebebiyle terör örgütü propagandası yapma” suçlamasıyla tutuklandı.

Bu gelişmeyle birlikte de neredeyse herkes AKP’nin PKK ve teröristbaşı sicilini hatırladı, hatırlattı.

İktidar ve medyası ise peşin peşin Merdan Yanardağ’ın kalemini kırdı.

Örneğin, daha savcılar harekete geçmemişken RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Tele-1 hakkında inceleme başlatıldığını açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, daha Merdan Yanardağ gözaltındayken, “Ortak düşmanı meşrulaştırmaya çalışmak, gazetecilik değil, terör koalisyonuna hizmet etmektir.” dedi.

Tutuklama kararının ardından ise AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ şunları söyledi:

Bebek katili PKK elebaşı Abdullah Öcalan terör suçlusudur, binlerce şehidimizin kanı elinde olan bir katildir, teröristtir. Merdan Yanardağ da terör örgütü elebaşını öven bir şüphelidir. Yanardağ’ın yaptığı ne basın ne de ifade özgürlüğüdür.”

İktidar medyasının tavrına bakalım. “Öcalan’a methiyeler düzen Merdan Yanardağ tutuklandı.” manşeti atıldı.

Bir yazar, Yanardağ’ın “siyasi mahkûm, filozof” ifadelerinden hareketle teröristbaşının, “katil, tecavüzcü; bombalama ve köyleri yakma, kundaktaki bebeleri öldürme, devletin askerini, polisini vücudu tanınmayacak hale gelecek derecede büyük patlamalarla şehit edilmeleri emrini veren” birisi olduğunu vurgularken şunun altını çizdi:

Dikkat edin, HDP bile, Öcalan için ‘siyasi mahkûm’ diyemiyor. Adamın cezası zaten ‘idam’ idi. Şimdi yaşadığına otursun, kalksın şükretsin..”

Gel de “AB reformları” adı altında teröristbaşının idamdan kurtarılmasını sağlayanlar arasında AKP’lilerin de olduğunu, AKP iktidarında ise idam cezasının Türk hukuk sisteminden tümüyle çıkarıldığını hatırlama!..

Dahası sadece 1.5 yıl önce, “Şu anda Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek… Onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar.”, “Öcalan’ın, Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek.” diyen Erdoğan değil miydi?

Acaba bir katile, caniye, tecavüzcüye ve bölücüye biçilen bu paye neyin nesiydi?!

Bir başka soru; bekamız için tehdit olan terör örgütü ve teröristlerin hamisi ABD-AB-NATO değil mi? Onlarla “dostluk ve müttefiklik” ilişkisi niye ve nasıl sürdürülebiliyor? Yine teröristlere yataklık eden, Öcalan’la iktidar arasında arabuluculuğa soyunanteröristbaşıyla mektuplaşan Barzaniler de “dost” görülmüyor mu? Daha geçenlerde Mesrur Barzani Saray’da ağırlanmadı mı?

Oslo’dan Kareler

Merdan Yanardağ, teröristbaşı için “filozof” demiş!..

Şimdilerde iktidar ortağı olan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, “Oslo’da yapılan pazarlıklar bomba olarak dönmüştür.” ve “Oslo’dan İmralı’ya kadar Türkiye’nin önüne sıra sıra hendek kazdılar, sırtına kaldırmayacağı yük yüklediler.” diye tarif ettiği;

Kandil’deki teröristbaşı Murat Karayılan’ın, “2008’de Oslo’ya giden heyetimizi, doğrudan uçakla onlar (MİT) götürdü.” iddiasında bulunduğu;

Devlet yetkilisinin, “Metropolleri patlayıcılarla doldurdunuz.” şeklindeki itirafının damga vurduğu ve “Anayasa değişikliğinden Öcalan’ın serbest bırakılmasına kadar çok geniş çözüm parametrelerinin” konuşulduğu meşhur Oslo görüşmelerinin beşincisinde, dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan’ın teröristbaşı için kullandığı şu ifadeleri de hatırlayalım mı?

Yaklaşık bir ay önce İmralı da Sayın Öcalan’la bir araya geldik… Müsteşar Yardımcısı’yım ama Sayın Başbakan’ımızın özel temsilcisiyim… Orada sayın Öcalan’la iki saatten fazla bir görüşmemiz oldu odasında… Zihni fevkaladeden iyi çalışıyor. Artikülsyonları oldukça sağlıklı… Sayın Öcalan’la ilgili açık kaynaklara çıkan ve bizdeki olan bütün bilgiler malumunuz. Ama tabi orada bire bir belli konuları tartışmak farklı oluyor. Hapishanede geçen on senenin ve okumanın verdiği çok ciddi bir transforme edici gücü var. Zihinsel manada çözümleme manasında onu görüyorsunuz. Ve tabi yıllar boyu belli olayları yaşamış belli noktalara gelmiş belli dersleri çıkarmış. Şimdi bulunduğu yerden çok daha sağlıklı, çok daha objektif, çok daha nesnel, var olan sıcak şartlardan etkilenmeyen çözümlemelere ulaşıyor. Bunu sürekli satır aralarında felsefi olarak görmek beni memnun etti. En azından orada geçen süre gerçekten verimli bir süre olmuş… Belli düşünce dönüşümleri zihinsel atlamaların hangi noktadan nereye geldiğini görmek de şahsen benim düşünce olarak bulunduğum yer açısından önemliydi… İmralı’daki çözüm iradesini, olaya iyi niyetle yaklaşımı Sayın Öcalan’ın yıllar içerisindeki oluşturduğu düşünsel evrimi, ulaştığı sonuçları, ulaştığı sonuçların bölgeye yönelik vizyonunun, ülkeye yönelik vizyonunun yüzde doksan doksan beş oranında kendi çizdiği vizyonla nasıl örtüştüğünü de anlattım. Bu benim kendi gözlemim entelektüel analitik yaptığım şey… Tabi yazık olan ne oluyor şimdi bu irade ve düşünsel hava varken modalitede ciddi sıkıntılar yaşanıyor… Artık insanların kafasında bir tabu oluşmuş örgüt silahtan vazgeçmez yani karikatürize edilmiş bir şey var. Sürekli kanla beslenen kanla hareket eden bir terörist vardır gibi bir imaj oluşturulmuş… Artık şu getirilmiş aşamadan itibaren ben meşru bir hareketin bir engelle karşılaşacağını düşünmüyorum. Onun için bence önderliği bu konuda ben bu çizgide görüyorum sayın Öcalan’ı… Bizim toplum bir tane yetenekli adam buldu mu, kendisi çünkü tembel, çalışmak istemiyor ki, o yetenekli adamın sırtına yüklen git.”

Teröristbaşına “sayın” diyen ve onu böylesine öve öve bitiremeyen Hakan Fidan şimdi Dışişleri Bakanı, keza açılım-saçılım sürecinde teröristbaşı ile PKK’ya güzellemeler yapanlar hâlâ AKP’nin içinde veya yanında; ama Merdan Yanardağ hapiste!..

2013’te, Kandil’deki teröristbaşı Karayılan basın toplantısı düzenlediğinde önüne konan 34 mikrofon arasında Devletin Anadolu Ajansı’nın mikrofonunun bulunduğunu, yine 2019’daki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde İmralı’daki teröristbaşının gönderdiği mektubu AA’nın yayınlandığını da unutmadık herhalde!..

Ya 28 Şubat 2015’te AKP’li Yalçın Akdoğan, Mahir Ünal ve Efkan Ala’nın HDP’lilerle yaptığı Dolmabahçe mutabakatı?! MHP Lideri Devlet Bahçeli bunu “ihanet metni” olarak nitelendirip Sevr Antlaşması’na, AKP’li üç ismi de “Sevr’i imzalayan Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Halis Beye” benzetmişti!..

Köküne Kıran mı Girdi Bu Adaletin?”

MHP Lideri Devlet Bahçeli ve parti yöneticileri, topyekûn açılım-saçılım sürecine ise şöyle tepki göstermişti:

– “MHP iktidarında çözüm ve süreç gibi isimlerle vatana ihanet eden kim varsa yargılanacaktır.”

– “Teröristlere müdahale etmek isteyen güvenlik güçlerimizin elini tutan; süreç zarar görmesin, Erdoğan kızmasın gerekçeleriyle teröristlerin alan hakimiyetine göz yuman siyasetçisinden, aktif veya merkezdeki valisinden, kaymakamından, emniyet müdüründen ve diğer görevlilerden bu dünya gözüyle hesap sormazsam, içtikleri sütü, yedikleri lokmayı burunlarından getirmezsem hayat bana zehir olsun.”

– “Düşmanlık saçan, hendekleri kutsayan, PKK’lı militanları öve öve bitiremeyen HDP’li siyasetçilerle ilgili hukuki işlem başlatmak için Cumhuriyet Savcıları neyi beklemektedir? Yok mudur hukuku müdafaa edip koç gibi duracak yiğit ve korkusuz bir savcı? Köküne kıran mı girdi bu adaletin?”

Şuraya geleceğiz:

MHP Lideri Devlet Bahçeli bu sabah Alparslan Türkeş’in mezarını ziyareti sırasında gazetecilerin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Merdan Yanardağ’a destek açıklamalarına ilişkin sorusu üzerine, “Onlar bizim gündemimizde yoktur. İhanetin serbestliği olmaz.” demiş.

Evet, ihanetin serbestliği olmaz da suç ve cezanın kişilere ya da partilere göre yorumlanmasında bu kadar serbestlik olabilir mi?!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!