Erdoğan’ın üçüncü dönemiyle birlikte 15 Temmuz darbe teşebbüsünün kritik isimlerinin konumunda dikkat çekici değişiklikler oldu.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar 5 yıllık Milli Savunma Bakanlığı’nın ardından milletvekili seçilerek Meclis’e gitti. Muhtemelen siyaseti mutfağında öğrenecek.
Bizzat Erdoğan’ın, “Bir istihbarat zaafı söz konusudur, vardır.” sözleriyle işaret ettiği dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan Dışişleri Bakanlığına atandı.
Makamında derdest edilen dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ise önce Genelkurmay Başkanı şimdi de Milli Savunma Bakanı yapıldı.
Şimdilerde Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakan Yardımcılıklarına kimlerin getirileceği, Ağustos’taki Şura’da Kuvvet ve Ordu Komutanlıklarında değişiklik yapılıp yapılmayacağı merak ediliyor.
Malum, Güler’in Bakan olmasının ardından Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, “Mevcut görevi uhdesinde kalmak suretiyle yerine isim atanıncaya kadar Genelkurmay Başkanı olarak” görevlendirildi.
“Yerine isim atanıncaya kadar” ifadesinden Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın mı Genelkurmay Başkanlığı’nın mı kastedildiği pek anlaşılamadığı, ayrıca geçen yıl Aysever’in görev süresinin 1 yıl uzatıldığı dikkate alındığında her iki koltuk için de belirsizliğin sürdüğünü kaydedip birçok kurumda “asıl yönetici” konumuna getirilen Bakan Yardımcıları meselesine bakalım.
İktidarın gazetesi Sabah’ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, bugünkü yazısında Erdoğan’ın bu konudaki tavrı hakkında bilgi verirken Bakan Yardımcılığı için de bir öneride bulundu bile.
Müderrisoğlu, Erdoğan’ın mevcut bakan yardımcılarının görevlerine devam etmesini, beraberinde eski milletvekilleri ve AKP’den aday olan isimlerin takıma dâhil edilmesini istediğini belirttikten sonra seçimde AKP’den aday olana kadar Akar’ın Özel Kalem Müdürlüğünü yapan emekli general Remzi Albasan’ı överek kendisi hakkında, “Birikiminden ve yönetsel tecrübesinden ‘görev adamı’ olarak, ‘joker’ gibi her bakanlıkta istifade edilebilir isim” dedi.
Kritik Bir İsim Daha
15 Temmuz’un kritik bir isminden daha söz etmemiz gerekiyor. Bu isim dönemin 4. Kolordu ve Ankara Garnizon Komutanı Metin Gürak’tı. O da derdest edilip Akıncı’ya götürüldü.
Önemi ve özelliği ise şuydu:
MİT’ten darbe ihbarı geldiğinde Hulusi Akar, “İkinci bir emre kadar tank hareketi olmayacak, hiçbir hava aracı uçmayacak.” emirlerini iletmek üzere Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Kara Havacılık Komutanlığı’na onu gönderdi.
Sonrasında bu emir ve uygulama çok tartışıldı; çünkü Ankara’yı yakıp yıkan tanklar Etimesgut’tan değil, Gürak’a bağlı Mamak’tan gelmişti.
Nitekim halen hapiste olan ve hakkındaki hüküm üç kez bozulan, Etimesgut Zırlı Birlikler Komutanlığı’ndan sorumlu eski korgeneral Metin İyidil, savunmalarında şunları vurguladı:
“Ankara Garnizon Komutanlığı’nda ne var? 28. Mekanize Tugay. Kara Kuvvetleri’nin en kuvvetli tugayı. Akar, şimdi 2. Ordu Komutanı olan bu korgenerale, ‘Git Etimesgut’taki tankları kontrol et.’ diyor. Ya kendi birliği? O gece Ankara’yı kana bulayan tanklar o birlikten çıktı. O birlik neden kontrol edilmedi?”
İyidil’in avukatı Abdullah Kaya da, “15 Temmuz gecesi Ankara’yı kana bulayan tankların müvekilime bağlı olduğu zannediliyor. Hayır, bunlar 4. Kolordu Komutanlığı’na bağlı. O gün darbe ihbarı alındıktan sonra Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar… Zırhlı Birlikler’in bağlı olduğu EDOK Komutanı’nı veya Metin İyidil’i değil, doğrudan Metin Gürak’ı arıyor. Şeytanın avukatlığını yaparsanız; Ankara’yı kana bulayan tankların komutanı, kendi birliğinden uzaklaştırılıyor. Bu hareket, 4. Kolordu’nun başsız kalmasına yol açıyor.” dedi.
Libya’ya Gönderildi
Metin Gürak’ın 15 Temmuz’dan sonraki görevlerini aktaralım.
Önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı EDOK Muharebe Hizmet Destek Eğitim ve Kocaeli Garnizon Komutanlıklarına atandı.
Ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’na getirildi.
2018’de; Korgeneral rütbesiyle Genelkurmay 2. Başkan oldu. Bu 1943 yılından beri bir ilkti.
2019’da Orgeneralliğe terfi ettirilmesine kesin gözüyle bakılırken bu gerçekleşmedi, ama görev süresi uzatıldı.
2020’de de Libya’da görevlendirildiği ortaya çıktı.
“Ağlamayan” Komutan
Libya dönüşünde Orgeneralliğe terfi eden ve halen 2. Ordu Komutanı olan Gürak hakkında başka ne biliyoruz? Şunları:
6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremin ardından emekli askeri hakim Zeki Üçok, “TSK’nın elinin kolunun nasıl bağlandığını” anlatırken şu iddiada bulundu:
“2. Ordu Komutanı, bir an önce depreme müdahale etmemiz lâzım demiş. ‘Beklemede kalalım’ denilince üzüntüden ağlamış.”
Sözkonusu iddiaya MSB tepki gösterirken, Metin Gürak da hem Üçok hem iddiayı haberleştiren Barış Terkoğlu hakkında dava açtı. Gürak’ın dava dilekçesinde, “Öncelikle bir komutan asla ağlamaz… Görev hayatı boyunca hiçbir zaman ağlamamış, aksine dirayetle her görevi ifa etmiştir.” denilmesi dikkat çekti.
Gürak’la ilgili bir diğer iddiayı ise geçtiğimiz Mart’ta Türktime internet sitesinin sabihi, Gazeteci-Yazar Talat Atilla gündeme getirdi. Atilla, Erdoğan’ın 10 Şubat’taki Malatya ziyaretinde Havalimanı’ndaki karşılamada 2. Ordu Komutanı Gürak’ın, “protokolde ismi olmadığı” gerekçesiyle Erdoğan’ın yanına dahi yaklaştırılmadığını öne sürdü.
MSB, bunu da yalanladı; ancak Talat Atilla, iddiasının arkasında durdu.
Bir not daha: Mardinli olan Gürak, İngilizce’nin yanı sıra Arapça da biliyor.
İnşallah Yine “Gizli Bilgi Temini” Demezler
Takip ettiyseniz, benim de Metin Gürak’la bir anım var.
Bilindiği gibi, Haziran 2020’de “siyasi ve askeri casusluk” suçlamasıyla gözaltına alındım. Ama daha gözaltındayken suçun nevi değiştirilip, “Devletin gizli bilgilerini temin ve ifşa” ile suçlanıp tutuklandım. 5 aylık tutuklamanın ardından yapılan yargılamanın sonucunda ise “gizli bilgiyi temin ve açıklamaktan” 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldım. İstinaf da bu cezayı itiraz yolu kapalı olmak üzere onadı.
Sözkonusu cezanın yegâne delili ise Erdoğan’ın, “Libya’ya bir korgeneralimizi göndereceğiz” açıklamasından sonra 20 Ocak 2020’de, o korgeneralin Metin Gürak olduğunu yazmış olmam sayıldı. Oysa gözaltına alınmamdan 5 ay öncesine ait bu yazı yalanlanmadığı gibi, yazıya erişim yasağı bile getirilmemişti.
Bu hatırlatmalardan sonra şu kulis bilgisini aktarayım:
Ağustos’taki Şura’da Musa Aysever’in emekli edileceği, Genelkurmay Başkanlığına da Metin Gürak’ın atanacağı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ise halen 1. Ordu Komutanı olan Ali Sivri’nin veya Genelkurmay 2. Başkanı Selçuk Bayraktaroğlu’nun getirilebileceği tahmin ediliyor.
İnşallah yine “Devletin gizli bilgisini temin etmek ve açıklamakla” suçlamazlar!..
Galiba Dere Geçildi
Tablonun bütününü toparlayacak olursak;
15 Temmuz’dan kısa bir süre sonra Erdoğan, France 24 kanalının, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın görevden alınıp alınmayacağını kastederek, “Bir şeyler olacak mı?” şeklindeki sorusu üzerine şunları söylemişti:
“Bizde bir söz var, ‘Dereyi geçerken at değiştirilmez’. Şu anda biz böyle bir sürecin içerisindeyiz ve bu sürecin içerisinde de şu anda arkadaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Anlaşılan o ki, “dereyi geçtik”… İnşallah okyanusta boğulmayız!..