Saat 22.30’da kararları açıklayan Hakim, tutuklu sanıklardan Erhan Arslan, Murat Abaz ve Savaş Akçay’ın yurtdışı adli kontrol tedbiri, Ozan Can Yıldız, Hıncal Alper Tansu ve Hasan Çalış’ın ev hapsi ile tahliyesinin, adli kontrole tabi tutuksuz sanıklardan bir bölümünün adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasının, Bora Kaplan ve Barış Kurt dahil diğer sanıkların tutukluluk halinin devamının kararlaştırıldığını bildirdi. Ayrıca şirketler ve mal varlıkları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması talebi reddedilirken MASAK raporunun üç kişilik bilirlişi heyetine gönderilmesi kararı alındı.
Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Bora Kaplan hakkında açılan kara para aklama davasına devam edildi.
Ankara 77. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen; 12’si tutuklu, 6’sı firari 38 sanıklı davanın bugünkü celsesine mazeret dilekçesi gönderen Bora Kaplan katılmadı. Davanın dünkü celsesinde sanıkların savunmalarını tamamlamasından sonra savcı mütalaasını vermiş ve bu mütalaaya karşı beyanlarının alınmasına geçilmişti.
“Biz Alacağımız Zamanı Biliriz”
Bolvadin Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanan Hıncal Alper Tansu, Günay Ankara isimli mekanda yüksek insanların düğünlerini yaptığını, 14 Ekim 2023’te şirketine el konduğunu, 3 ay TMSF ile el ele kol kola çalışarak işleri yürüttüklerini anlatıp şunları söyledi:
“MASAK raporunu bekledik. Rapor çıktı, çok doğru ve iyi tespitler vardı. Şans oyunlarındaki zararıma kadar koymuşlar. Ama şanssızlığımız, analizde bir kısım sosyal paylaşımlarla ilgili yanlış analiz yapılmasıydı. Dosyamı hazırlayıp KOM’a derdimi anlatmaya çalıştım, Savcının kapısını aşındırdım. Savcı, ‘Siz gidin, biz alacağımız zamanı biliriz.’ dedi. Hazırlanıp bekledim. 4 Mart’ta kapım çalındı ve Savcıya çıkarmadan Sulh Ceza’ya götürdüler. Sosyal medya paylaşımlarından Günay Restaurant’ın Bora Kaplan’ın olduğu kanaatine varılmış. Kanaatle tutuklandım.”
Hıncal Alper Tansu, Savcının, tutukluluğun devamı yönündeki mütalaasına da şöyle tepki gösterdi:
“İtibarımızı, kariyerimizi, özgürlüğümüzü, paramızı aldınız. Üç gündür kendimizi anlatıyoruz. Bilmiyorum Savcı bizi ne olarak görüyor, 22 saniyede ‘tutukluluğa devam’ diyor. Ya ‘Suçun şu, açıkla.’ desin. Kurban olduğum Savcı, her şeyımizi aldınız. Cezaevinde insanlar yerlerde yatıyor, bir kelimeyle bu kadar kolay olmamalı. Ben burasını Bora Kaplan’dan parayla aldım, parasını ödedim. Onun parasını aklamadım. Savcı bir okusun ya. Batırdınız ya. Siz esnafı cezaevine suç işlesin diye atıyorsunuz.”
Hıncal Alper Tansu’nun avukatları Muhammet Güney ve Eren Turan da MASAK raporunu, iddianameyi ve iddianameyi kabul edip hiçbir delil toplamadan 8 ay sonrasına duruşma günü veren 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ni eleştirdi. Bora Kaplan’ın Günay Restaurant’la ilgili paylaşımlarının ve 155’e yaptığı ihbarın, burasının Kaplan’ın olduğu döneme ait olduğuna dikkat çeken Av. Eren Turan, “Bu tarihlerin bilinmemesi mümkün değil. Bilinmesine rağmen MASAK raporu ve iddianameye konmadı. Düşünün, Bora Kaplan parasını aklamak için güven duyduğu birisinin üzerine şirket kuruyor, sonra ‘Burası benim.’ diye paylaşım yapıyor. Ortada bu kadar resmi kayıt varken sosyal paylaşımı gerekçe gösterip insanları tutuklayamaz, şirketlere el koyamazsınız.” dedi.
ABK’da Dağ Fare Doğurdu
Tutuklu sanıklardan Murat Abaz, okumadığı kara para kitabı kalmadığını, ama hala anlayamadığını bildirirken, avukatı Soner Dalkıran şunları kaydetti:
“7 Eylül’de ‘büyük, sansasyonel operasyon, yeni Civangete’ denirken dağ fare doğurdu. Örgüt var, bu örgüte üye lazım diyerek gerekli gereksiz, Bora Kaplan’a selam verenden aile fertlerine kadar üye bulundu. Tavuğun suyunun suyu. İddianameyi polisin hazırlaması fonksiyon gaspıdır. Hani sanıkların şirketlere çöktüğü söyleniyor ya; maalesef müvekkillerin şirketlerine çöküldü.”
Tahliye Değil Onurumu İstiyorum
Jeoloji Mühendisi olan Ozan Can Yıldız, yerli ve mili üretim yapmak için şirketler kurduğunu, Akkuyu Nükleer Santrali’ne iş yaptığını, ama bu soruşturma yüzünden Akkuyu’ya girişinin yasaklandığını anlatıp, “Burada her şey yanlış, eksik. Felakete sürükleniyoruz, sürüklendik. İddianame FATF ile başlıyor, FATF ile bitiyor. Ülkemizin gri listeden çıkması için 244 gündür tutukluysam, bunu kabul ederim. Ülkem için bir şey yapmış olurum.” dedi.
Ozan Can Yıldız zaman zaman ağlayarak şunları da söyledi:
“Bir gazeteci, ‘Allah belanı versin, bir de şirketin adını Ayyıldız koymuşsun.’ dedi. Ay ortağımın adı, Yıldız soyadım. Kimseye borcum yok, kimseyi dolandırmadım, kimseye rüşvet vermedim, kimsenin kara parasını aklamadım. Kayyım atandığından bu yana firmam aynı işleri yaptı. Ama benim onurum, şerefim bitti. Aramızda mühendisler, öğretmen, esnaf var. Bizden nasıl kriminal örgüt çıkardınız? Sizden tahliyemi değil onurumu, şerefimi istiyorum.”
Gizli Tanığın İfadesiyle El Koyma
Tutuklu sanık Ersoy Yahya, örgüt davasında tutuksuz yargılanırken bu davada tutuklu olduğunu vurgulayıp sanıkların hiçbirisiyle arasında para transferi bulunmadığını kaydetti.
Ersoy Yahya’nın avukatı Funda Şahin de şunlara dikkat çekti:
“MASAK raporunda müvekkilimin hesaplarıyla ilgili hiçbir tespit olmadığı halde iddianamade ‘MASAK raporunda görüldüğü üzere’ deniliyor. Ayrıca el konulmasına karar verilen şirketler arasında müvekkilimin şirketine el konuldu. Nasıl mı? MASAK raporu değil; daha sonra ifadesîni geri çeken gizli tanık Ü5 kodun, ‘duyduğuma göre’ şeklindeki ifadesi esas alınarak şirkete el konulması kararı verilmiş.”
Yurtdışındaki Sanık Varmış Gibi İşlem
Sanıklardan Erkan Yıldırım’ın avukatı ise müvekkilinin bu soruşturmadan çok önce yurtdışına gittiği halde Savcılığın huzura mevcutlu getirilmiş gibi sahte belge düzenlediğini, Sulh Ceza Hakimliğinin de bu belge üzerinden yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol kararı verdiğini anlatıp, “O kararı kaldırın, yeniden yurt dışına çıkma yasağı kararını siz verin. Böyle gıyapta verilebiliyorsa.” dedi.
Sanıklar ve avukatların beyanlarının tamamlanmasından sonra karar için saat 21.30’a kadar duruşmaya ara verildi.
Saat 22.30’da kararları açıklayan Hakim, tutuklu sanıklardan Erhan Arslan, Murat Abaz ve Savaş Akçay’ın yurtdışı adli kontrol tedbiri, Ozan Can Yıldız, Hıncal Alper Tansu ve Hasan Çalış’ın ev hapsi ile tahliyesinin, adli kontrole tabi tutuksuz sanıklardan bir bölümünün adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasının, Bora Kaplan ve Barış Kurt dahil diğer sanıkların tutukluluk halinin devamının kararlaştırıldığını bildirdi.
Ayrıca şirketler ve mal varlıkları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması talebi reddedilirken MASAK raporunun üç kişilik bilirlişi heyetine gönderilmesi kararı alındı.
Duruşma 25 Şubat’a ertelendi.