Mehmet Özkendirci
Mehmet Özkendirci

Uzay Yolcuları Kalmasın

featured

YER: Beşiktaş iskele meydanı…

Uzayıp giden insan kuyruğu Barbaros anıtını çoktan aşmış Ortaköy’e doğru yola taşmıştı.

-Bey oğlum bu ne kuyruğu, ucuz ekmek mi satıyorlar?

-Yo Hanım ablam . Dediğin kuyruk iki saat önce bitti.

-Yağ kuyruğu olmasın.

-Değil Hanım ablam…Bu kuyruk başka kuyruk. Memleketten kaçmak isteyenlerin kuyruğu.

-Yaşım genç olsaydı bizde giderdik Mahmut beyle Avrupa ya.

-Yok be hanım ablam bu yolculuk gezegenlere. .Yani  dünya dışına . Aya ,Neptüne , falan…

İhtiyar kadın öfkeyle ‘Anan yaşında kadınla alay etmeye utanmıyor musun’ deyip kuyruktan ayrıldı.

-Evet beyler bayanlar hemen kalkıyoruz. Merkür,Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün yolcuları kalmasın. Servis otobüsümüz hemen kalkıyooorrr.

Arka sıralardan bastonuna tutunarak duran yaşlı bir erkek kaptana seslenir.

-Kaptan Bey oğlum güneşi saymadınız. Oraya gitmiyor musunuz?

-Oraya seferimiz yok bey baba. Hem orası çok sıcak cayır cayır yanarız. Orada hayat yok

-Dünyada kaldı mı sanki…

-Tamam siz oraya gitmeyin. Bizi oraya paraşütle bırakırsınız.

-Bey babam neden güneşe gitmekte bu kadar ısrarlısın. Yanarsın.

-Önümüz kış yakıt parasıyla zaten yanacağız .Orada bedava yanarız .İliklerimize kadar ısınırız…

Kaptan içinden bir la havle çekerek birer birer çaresiz ihtiyarı kırmadan özenerek konuşur.

-Bey baba oraya gitmeye senin emekli maaşın yetmez çok pahalı

İhtiyar boynunu bükerek kuyruktan çıktı.

-Evet Bey kardeş sizin gezegen hangisi

Yaylanarak sıradan kaptanın masası önünde gelen bıçkın genç adam teşbihini dik tutarak birkaç daire çevirdi ve kaptanın kulağına bir şeyler fısıldadı.

-Kaptan Bey birader ben Vezüve gitmek istiyorum. Orada daaşş gibi hatunlar varmış. Resimlerini ve heykellerini gördüm annadın mı?

-Siz Venüs demek istediniz galiba…

-Hah işte o….Gördüklerim kadar güzeller mi sahiden..

-Valla zevk meselesi birader. Ben yakından görmedim.

-Sevdim seni kaptan birader annadın mı… Şöyle cam kenarı olsun seyrede seyrede giderim. annadın mı? Kaptan bu Venüs bakire mi, sen bilirsin.

-Merak etme birader kız oğlan kız el değmemiş, güneşi bile uzaktan görmüş güzeller güzeli bi içim su.

Kaptan böyle hergün 5-10 keriz çıksa yakıt parasını çıkartırız diye bıyık altından gülerken bilet kesme bahanesiyle başını öne eğdi. Bir de kerizler gezegeni olsa dolup taşardı diye düşündü.

-Annadım anladın mı…Şimdi asistanıma kaydını yaptır bedelini öde.

-Günahımız ne kaptan bilader annadın mı?

-Tarife listemiz arkamda asılı birader annanın mı?

Sıra başında hayattan bezmiş eleele tutuşmuş ihtiyar bir çift vardı.

-Kaptan evladım, Kars ne kadar… Epeydir gitmiyoduk.

-Bey baba burası Türkiye, fiyatlar her gün değişebiliyor.

-Sen de haklısı…Gelirken minibüse 20’şer lira verdik dönüşte kim bilir kaç lira vereceğiz…Neyse Kars ne kadar?

Bey baba kulaklarda da sorun var galiba…Biz Mars’a gidiyoruz.

-Hay Allah biz köye dönecektik…Buralarda yaşamak imkânsız oldu. İyi kötü başımızı sokacak bir evimiz vardı. Oralara koca koca binalar dikip bizi şehrin dışına üç kuruş verip gönderecekler…Madem dağ başına gideceğiz bizde kendi köyümüze gideriz dedik. Orada babadan kalma bir ev ve bahçe vardı. Tamir eder otururuz. Bir inek on tavuk alabilirsek bahçeye de domates , biber, soğan ekeriz.

Kaptan iki bezgin ihtiyarın gidişini bir müddet hüzünle seyretti. Koca İstanbul kenti gerçekten her gün daha beter oluyordu. Sokaklarda her an bir gaspçı, bir tecavüzcü, bir tinercinin saldırısına uğramak normal sayılıyordu. Toplu taşıma araçlarında kadınların ve genç kızların fordcuların nefesini enselerinde hissetmeleri sıradan yaşananlardı…Evine bir kaza kurşunu veya alkollü trafik magandası denk gelmeden dönebilmek para tura şansınız kadardı….

-Kaptan Bey ayda hayat var diyorlar. Merak ettim bir kez göreyim dedim. Borçumuz ne kadar?

-İlk sefer indirimiyle sana 19,999 dolar olur.

-N’aptın be kaptan. Ben Kayseri’den geldim 900 lira verdim.

-Kayseri yakın…

-Ay mı uzak

-Tabi hemşerim.

-Git be kaptan benle kafa yapma. Ay gece gözüküyor…Ama Kayseri ne gece ne gündüz buradan bakınca gözüküyor…Yine e merak ettim .Şunu 1000 lira yap da siftahımız olsun.

-Ayakta gidersen 9,999 dolar olur. Git be hemşerim gölge yapma…Evet sıradaki

Kayserili arkadaki adamın kenara itmesiyle sıradan çıkıncaya kadar fiyat arttırmaya devam etti…

-Buyrun birader yolculuk hangi gezegene?

Biraz sonra sırada yüzü maskeli garip tavırlı bir müşteri gelir. Tıslar gibi konuşması kaptanın  dikkatini pek çekmişti.

-Bana şöyle kanlı canlı bir gezegen için tek kişilik bilet kes. Hangi gezegeni önerirsin.

-Ne o birader ne yapacaksın kanı

-İçeceğim…

Kaptan bu ukala müşterisine öfkeyle konuştu.

-Ne birader vampir falan mısın?

-Evet kaptan ben bir vampirim gerçekten. Türkiye de kanı emilecek kimse kalmadı. Herkesin benzi bembeyaz açlıktan yoksulluktan.

-Git be deli kafamı bozma . Suratını dağıtmadan üçle hadiii. Senin gibi akıllı delileri almıyoruz…Evveet sıradaki gelsin.

Sıradaki iki tonton ihtiyar masaya yaklaşırlar.

 

-Kaptan bizi en yakın gezegene götür. Fazla paramız yok.    Dünya gözüyle dünyayı bir kez olsun dışardan görelim istedik… İçi gibi dışı da berbat mı acaba?  Orada savaşlar ,haksızlıklar, açlıklar yoksa devamlı da kalabiliriz. Aslında tüm sevdiklerimizi götürmek isterdim ama bütçemiz yetmez.

-Sizde hatçe değil bütçe diyenlerdensiniz bey baba.

Kaptanın dediklerini ihtiyar adam duymadı ama eşi Hayriye Hanım kükredi.

-Kim bu Hatçe Nurettin Efendi…

-Ne bileyim be hanım ne Hatçesi ne bahçesi…Bir emekli memur maaşıyla zaten sana zor bakıyorum.

-Ne yani Nurettin Efendi şimdi böyle mi olduk. Beni ne kasaplar ,manavlar istedi de ben sana vardım.

-O zamanlar memurlara rağbet vardı. .Kızlar sırada bekliyordu… Bakma şimdilerde kullanılmış selpak gibi kenara atıldığımıza…

-Merkür tam size göre güneşe de en yakın gezegen…Yakıt parası da vermezsiniz…Gül gibi gezegen.

Sağ olasın kaptan bey oğlum. Bir kış battaniye altında geçirmekten kurtuluruz.

-Evveett beyler bayanlar yerlerimiz sayılı lütfen biletlerinizi alınız.

-Beni roket tutar. Şöyle karayoluyla gidebileceğim bir gezegen yok mu ?

-Ay’a beş şeritli yol yapılıyordu müteahhitle hep malzemeden çaldıkları için yıllardır bir kilometre yapılamadı. İsterseniz size orta koltuklardan yer vereyim çok rahat gidersiniz. Hatta mışıl mışıl uyuyun biz gelince sizi uyandırırız icabında.

-Bilmem ki nasıl olur. Roket sarsmaz değil mi?

-Tekerleri iptal ettik ruhunuz bile duymaz.

-Eh öyle diyorsanız…Kesin bir bilet Satürn’e…

Sıradaki bir grup genç kaptanı soru yağmuruna tutarlar.

-Orada kılıfına uydurulmuş torpil sistemi yok mu?

-Düşünce ve ifade özgürlüğü var mı?

-Yoksul aile çocukları da eşit bir öğrenim yapabilecekler mi? İşçi emekli dar gelirliler çocuklarını büyük şehirlerde rahatça okutabilecekler mi?

-Yurt dışına kaçmadan kendi vatanımızda saldırıya uğramadan hak ettiğimiz ücretleri alabilecek miyiz sağlık çalışanları olarak.

-Öğretmenlik yapamayıp inşaatlarda düşüp ölenler yok mu?

-Özgürce yazıp çizebileceğimiz bir yer.

-Gençler oralar dünya değil ki düşüncenizden bile tutuklanacaksınız. Hem birer birer konuşun. Merak etmeyin sizlere uygun bir gezegen bulunca paso tarifeden beşer onar götüreceğiz. Sizler için Neptün’ü tavsiye ederim .Dünyadan 4,5 milyar kilometre uzakta. Yazın çizin bağırın yürüyün kimse rahatsız etmez.

Kaptan bu günlük elinde kalan son biletlere bakarken daha da kalabalık bir grup kadın ve çocuk önüne dikildi. Kadınların gözleri morarmış, yüzleri şiş, saçları darmadağın iken küçük çocuklar dünyanın tüm yükleri altında ezilmişçesine başlarını yerden kaldırmıyorlardı.

-Bizler çocuk yaşta evlendirilen ,dayak yiyen ,öldürülen kadınların sesiyiz. Bunlarda yurtlarda üzerlerinden geçirilen bir ömür başları öne eğik yaşamaya mahkûm çocuklarımız . Bu dünya bize göre hiç olmadı… Sevabınıza beşer onar bizlerden de yaşanacak bir gezegene bırakın. Oralarda insanca çalışıp paranızı öderiz.

Kaptan her gün bir iki kadın cinayetleri ve küçücük yaşta tecavüze uğrayan çocukları duyunca içinden ’Ben bu dünyanın taaa içine s……..m’ diye okkalıca bir küfür salladı.

-Bayanlar bu konu beni aşar .Ama patronlara söylerim. İnsan adamlardır bir yolunu bulup dileklerinizi boş çevirmezler.

Kadınlar ve çocuklar başları öne eğik giderlerken sıranın sonundaki bir adam sırıtarak geldi…

-Yahu ne dertli insanlar var. İçim şişti. Yok mu söyle bir dertsiz insan aranızda.

-Ben varım kaptan. Dünya yansa umurumda olmaz. Gelen ağam giden paşam. Çarpmadığım kimse kalmadı. Uzayda belki çarpabileceğim insanlar var diye düşünüyorum.

…………………………………………………………………………………

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!