Mehmet Edip Ören’n bugünkü yazısı, insan doğasının doyumsuzluğunu ve materyalist eğilimlerini eleştirel bir şekilde inceleyerek başlar. Yazar, İslam’daki sadelik felsefesi ile bazı kişilerin aşırı zenginlik arayışını karşılaştırır ve bu durumun din adamları arasında bile görüldüğünü belirtir. Metin ayrıca, Türk milliyetçiliği ve Arap dünyasıyla ilişkiler üzerine sert yorumlar yaparak, bazı Türklerin kendi kültürlerine yabancılaşmasını ve Arap hayranlığını eleştirir. Son olarak, metin, Türkiye’nin siyasi geleceği ve ülkenin bölünme tehditleri üzerine yoğunlaşarak, siyasal İslamcılar ile Kürt ayrılıkçılarını aynı hedefte birleşmekle suçlar ve ulusal birliğin önemini vurgular.
Doyduktan sonra yiyebilen, ne kadar yerse yesin, doymayan, bir canlı var mıdır diye soracak olursak, tek cevabı var… İnsanoğlu… Afrika belgesellerini seyrederken dikkat edin… Aslan sürüsü, zayıf ve hastalıklı bir ceylanı avlamış yemişse., yani toksa 10-15 m civarında ceylanlar veya öküz baş antiloplar dolaşır, otlarlar. Bilirler ki, karnı tok aslan kimseye saldırmaz. Bazı insanları mümkün değil doyuramazsın. Kamyon yükü parası olsa, kuleleri, hanları hamamları, yurt dışında dolarları vs. olsa bile doymazlar… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Bir lokma bir hırka felsefesinin ürünü olan, İslami hayatlar, her ne hikmetse bu işlerin tepe noktasındakilere hiç uğramıyor. Mesela, bir A.di yi bile çok gördüğümüz, Ali Şer-baş diye birisi var… Bu zat ne maksatla gitmiş bilinmez, şu ana kadar kırk Ülke gezmiş, 530 bin km. yol katetmiş. Yani Dünya etrafını dört kere dolanmış. Bosna-Hersek, Cumhurbaşkanı, Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in mezarını da dört kere ziyaret etmiş… Gel gör ki, rahmetli Atatürk’e bir kere bile gitmemiş. Gerçi gitse idi daha çok üzülürdüm… Dünyayı inceleyin. Her ülkenin din adamı, o ülkenin milliyetçisidir. Rum’a bak, affedersiniz Ermeni’ye bak vs vs. hepsi su katılmamış, milliyetçilerdir. Bizdekiler ise, Türk Düşmanı, Arap hayranıdır… Peki hayranı olduğumuz, Araplar bize nasıl bakıyor? En başta “Mevali” diyorlar. Yani kısaca hiçbir şeye benzetemiyorlar. Yahu desinler, ne var, büyütmeyin diyene ikinci cevap: Bizler, Filistin için çırpınırken, yaş bakla Devitioğlu, yalınayak oraya yürümeye kalkışırken, onlar Doğu Türkistan’da zulüm, soykırım yoktur Çin çok iyi davranmaktadır diye bildiri yayınlıyorlar… Bu konuyu son bir ikazla kapatalım. Peygamber Efendi’miz (SAV) ahrete intikal ettiğinde, geride kalan mal varlığı neydi? Bilen, bilmese bile araştırma ihtiyacı olan var mı? Peki şimdikilerin durumu ne? Alyansı ve hırkayı dışarda tuttuğumuz da neler var… İslâm Emir’inin veyahut, sahabelerin, Londra’da mülkleri var mıydı? Kuleleri çil çil altınları var mıydı? Beytül mala el uzatırlar mıydı? Hz. Ömer’in (RA ) iki kalemi vardı. Birisi özel olanı, ikinci Devlet işleri için olanı. Şu an ki durumu bunlarla bağdaştırabilir miyiz?
Şimdi gelelim ülkenin hayatî mevzusuna: Bir ara Almanya’da Cemalettin K. diye biri vardı. Ülke’nin dağlarında da Apo denilen bir it, polis, asker şehit ediyordu… Bu ikisini niye aynı paragrafa aldım açıklayayım… Kara Ses Cemalettin’in, hedefi Anadolu Federe İslam Cumhuriyetini kurmaktı… Apo İti ise, Kürtlere özerklik yani Federasyon, istiyordu… Bu ikisinin de hasmı Türkiye Cumhuriyeti’ydi… Ayrı ayrı kollardan aynı sonuca ulaşmaya çalışıyorlardı. Tıpkı şimdiki gibi, Siyasal İslam’la müşterek ortak hedefe kilitlenmiş durumdalar. Diyeceksiniz ki, maksat aynı, biri soldan biri sağdan hedefe ulaşacak. Ortada, din saptırmalarıyla da uyutulmuş, sesini çıkaramayan bir millet var. Peki niye iş neticelenmedi? Tabi ki, Allah’ın yardımıyla… Canlı Cenaze (Ca- Ce bu işe çok sinirlendi. Ölmeden bu görevi bitirmem lazım diye, sistemi menzile doğru itmeye başladı. “Cumhurbaşkanının bir Kürt, bir alevi Cumhurbaşkanı yardımcısı olsun” dedi. Yani tabandan beceremediniz, biz tavandan yardımcı olalım, dendi… Buraya kadar anlaşılmayan bir şey yok. Peki Cumhurbaşkanı kim olacak? Türk adı altında, Gürcü, Arap, Ermeni vs mi olacak… Tepede farklılık kabul edildikten sonra, vur ağzına al lokmasını çoğunluğun sesi her zamanki gibi çıkmayacak… Milliyetçi demeye utandığım MHP milletvekilleri, ağalarını ayakta alkışlayacak mı? İhanetinde en iyisini biz yaparız diye, bozkurt sembollü nidalar atacaklar mı? Gelelim, Alevi işine… Ben onların şiddetle karşı çıkmasını beklerdim, hala da bekliyorum… Aleviler, uzun yıllar kapalı devre yaşadıkları için bozulmamış, yozlaşmamış saf Türk’lerdir. Bunların Devletin tamamını ele geçirmelerine, şahsen bayram ederim. Ama, Kürtlerle, bölücülükle yan yana getirilmelerine şiddetle karşı çıkarım, onlardan da beklerim…
Haftaya ne dersiniz, buluşalım mı? Peki, o zaman hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…
