Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in katliyle ilgili, işin ucu MHP’ye dayandı, gibi laflar piyasaya şırınga edilmektedir… Gelmiş geçmiş en soylu Bakamayanla irtibatlı kişilerinin tasviyesi ve tutuklanmaları da göz önüne alınırsa, MHP ve Genel Başkanı kımıldayamaz, bir şeylere itiraz edemez hale getirilmek isteniyor… Tıpkı “Mal varlığı açıklama” tehditleri gibi… Bu sizce hazırlanmakta olan yeni Anayasa’da, MHP’nin kırmızı çizgilerinin rafa kalkması anlamına gelebilir mi?
Sizlerle uzun süredir birlikte oluyoruz. Bu birliktelik, vefalı bir beraberlik gibi değil… Ben sizlerin ne gibi sıkıntıları, sevinçleri, acıları vs. olduğunu bilmeden, apansız aranıza katılıyor ve de bir okuma süresi sonunda aniden yok olup gidiyorum… Her yazıya başladığımda bu ve bunun gibi duygularla cebelleşiyorum… Her neyse gene derine dalmadan, merhabamızı çakalım…
Bugün, çok değişik bir konuyu paylaşmak istiyorum. Esasında değişik değil de sündürülen gündemlerin, dışında bir konu.
Farkında mısınız, bu ülkede, parası ve imkânı olan herkese, birçok şey bedavadır…
Sanayide çok düşük haftalıklarla çalışan kimseler, diyelim ki hafta sonu maça gitmek istediler. Sabah erkenden kuyruğa girmeye, bilet almaya ve de stadın en kötü yerinde maç seyretmeye mecburdurlar… Eğer hakimseniz, savcıysanız veya milletvekili iseniz, böyle bir problemleriniz olmaz. Başlamaya, dakikalar kala gelir, kapalı ve deri koltuklu yerlere oturarak seyir keyfine başlayabilirsiniz… Gariban vatandaşa tanesi 10-20 bin arasına mal olan implant diş tedavisi, Milletvekillerine bedavadır… Bir Bakan veya nüfuzlu kişi lokantaya gittiğinde, hesap vakti “Olur mu efendim, burada sizin paranız geçmez veya ikramımız olsun” lafları havada uçuşur ama gariban vatandaştan şişirilmiş hesaplar istenir… Bu ve buna benzer konuları çoğaltmak mümkündür… Peki bunların sebebi nedir, diye soracak olursanız “Balık baştan kokar” demek durumundayım… Kapitalizmin, emperyal yaklaşımların kalesi ABD de bile bu tip olaylara rastlayamazsınız. Başkanların, Beyaz Saray (Ev), White House’daki masrafları kendilerine aittir. Mutfaktan tutun, tıraş harcamalarına kadar karşılamak durumundadırlar. Tek istisna, gelen yabancı misafirlerin maliyetleri, devlete aittir… Bizde günlük 15-20 milyonu bulan, yetmedikçe, ek bütçelerin yapıldığı, Saray debdebelerini gördükçe, lanet ABD’ye imrenmemek elde değil… Diyeceksiniz ki, onlar gavur, biz kul hakkı yemeyen Müslimleriz de ondandır…
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in katliyle ilgili, işin ucu MHP’ye dayandı, gibi laflar piyasaya şırınga edilmektedir… Gelmiş geçmiş en soylu Bakamayanla irtibatlı kişilerinin tasviyesi ve tutuklanmaları da göz önüne alınırsa, MHP ve Genel Başkanı kımıldayamaz, bir şeylere itiraz edemez hale getirilmek isteniyor… Tıpkı “Mal varlığı açıklama” tehditleri gibi… Bu sizce hazırlanmakta olan yeni Anayasa’da, MHP’nin kırmızı çizgilerinin rafa kalkması anlamına gelebilir mi?
Dün direncimi muhafaza ettim. Bugün de yazının sonuna yaklaşana kadar inat ettim. Ama artık dayanamıyorum. Konu tabii ki CHP’nin Kurultayı. Bana ne, deme fikri, yerini neler oldu, neler olacak sorularına bıraktı. Yanlış düşünmüşüm. CHP, muhalefetin lokomotif partisi olma özelliğini halâ koruyor. Milliyetçi-Ülkücü kesimin dağınıklığı devam ettiği sürece de böyle olmaya devam edecek… Yani, CHP’siz bir iktidar, hayal dünyası demek… Böyle mi olmalıydı? Tek adam karşıtlığı, tek adam olmak… Yüzsüzlük, arsızlık, edepsizlik, ana malzeme mi olmalıydı? Zaruri giderken, illa teneke mi çaldırmak gerekiyordu? Edepsiz, eski ortağının yaptığı gibi, partilileri suçlamak gelenek mi oldu? İnsan, yol arkadaşlarına nasıl, “Sırtımdan hançerlediler” diyebilir… Eyy Arsız ve yüzsüz, sırtından hançerlenen birisi varsa, o da millettir… Sen hançerledin, milletin hem sırtından, hem de defalarca… Seçilemeyeceğini bile bile, koltuk sevdasına tutuldun, bir hançer… Başka alternatifler üretilmesin diye, geç aday açıklamaları, ikinci hançer… Bunu apaçık gören ortağının masadan kalkmasına rağmen, şansını denemek istemen, üçüncü hançer… Gidip ABD’lerde hamburgerci köşelerinde talimat almak, dördüncü hançer… Eyyy Dersimli Gandi Kemal, bu milleti sırtından bıçaklaya bıçaklaya, hançer manyağı yapmışsın… Allah’a şükür, dualarımız tek tek kabul oluyor… Mustafa Kemal’in, askeri olmaktan öcü gibi korkan, il başkanı defolup gittiğinde “Darısı Ağasına” demiştik… Ve “Ben Dersimli Kemal’im” diyerek, Atatürk’ün karşısına dikilen de nihayet yok oldu… CHP’nin tekrar ATATÜRK çizgisine yönlenmesini, bundan sonraki ittifakların da bu fikir etrafında olmasını temenni ediyoruz. En son… Özgür Özel’in etrafında, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye bağıranlar, umut ışığımız oldu. Bu arada Sezgin Kiminkulu olduğu belli olmayan malûm kişinin de listede olması, eyvah dedirterek, bekleyip görmemizi gerektiriyor… Haydi hayırlısı… Son nasihatle bitiriyorum… Kötü niyete değil, olayı toyluğa yoruyorum. Selam muhtevası rakiplerin eline koz verecek cinstendi… Geçen seçim, hükümetin bütün siyaseti “Bunlar PKK ile el ele” üzerine kurduğu düşünülürse, Demirtaş’a selam konusunda hassas davranılması gerekirdi… Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…