Komünist artığı EMEP, TKP vs gibi müzelik ve marjinal grupların davranışı, kimsenin sırtına yüklenemez… Sen gidip uzun sopalarla polise saldıracaksın, amirinden emir almış, ev bark geçindiren, orada olmasa belki toplantıya katılabilecek kimseleri taciz edeceksin, onlar da seni göz altına almayacak… Uzun süre hareketsiz ve tepkisiz kalarak sadece kalkanlarıyla kendini savunan polis, bu ülkenin polisi. Bir kişinin emrini istemese de yerine getirmek zorunda kalan garibanlar, hiçbir zaman hedef olmamalı…
Esasında hiç sevmediğim bir gün. Mayıs’ın ikinci pazarı, riyakarlıkların sergilendiği bir pazar. İnsanın annesine ömür boyu olması gereken sevgisi, nasıl bir güne sığdırılır? Bu bir gün geçince de nasıl, sırta yük kabul edilir… Bu laflarım, hayırlı evlatlara değil. Anasını, babasını bakım evlerine atan, senede tek gün bir demet çiçekle uğrayan sahtekarlara. Hepinize merhabalar olsun.
Daha önceleri de bir iki denemem olmuştu ama, kimseden elle tutulur tepki gelmeyince bir teşebbüs daha yapalım da halimizi anlayalım, dedik. Bu sefer olaylarımızın geçtiği, coğrafya Patagonya değil, direkt Gonya’da değil, garibim Tanganika… Bu ülkenin tek cazip olan yanı, herkesin tanga mayolarla dolaşıyor olması… Aman ne güzel diyenlere acele gaza gelmeyin demeliyim… Ülkenin %90’ı yaşlı ve de 120 kg. üstü. Ben mevcut devlet aşkanları yerine olsam, çarşaf ve peçe mecburiyeti getirirdim… İş tamamen magazine kaymak üzere hemen müdahale etmem lazım… Pekii, Tanganika Devlet Başkanı kim, bilen va mı? Recûruf Şerdoğma… Dilimin ucundaydı, hatırlamak üzereydim gibi, ağzını burnunu yiyeyim işi yapmayın. Bal gibi kimse bilmiyordu… Bu Recüruf ülkedeki bütün kamyon ve yük taşıma özelliği olan araçlara el koyarak, dolar ve Euro taşımayla görevlendirmiş. Bu ameliye senelerce sürmüş, ahali aç bilaç, deri kemik kalınca, ahretteki huriler karın doyurmuyor diyerek, dünyadaki gıda fiyatlarına odaklanmış… İlk Şerif seçimlerinde Şerdoğma’ya büyük bir sille vurarak grogi hale getirmişler. Ordudan ve Gezme Yeri olaylarından, paranoya seviyesinde korkan Recürûf, büyük sel felaketinde, kurtarma çalışmalarına başlayan orduyu acilen içeri tıkarak, ölü sayısının katlanmasına sebep olmuştur. Daha sonraları hatasını anlayıp helallik istemiş ama kimse yanaşmamıştır… Gezme Yeri’nde, bayrak direklerinin yer değiştirilmesine tepki koyan Tanganika’lılar, öyle bir eylem koymuşlar ki, Recûruf, ortağı sümüklüböcek lakaplı, Fetiş’ten yardım almasa, tası tarağı toplayıp kaçmak zorunda kalacaktı… İşte bu sebeplerden, garibim paranoya sahibi olmuş gölgesinden korkar hale gelmiştir… Adet olmuş bizde uyalım. Burada bahsedilenler in hepsi hayal mahsulüdür. Gerçek hayatla bir alakaları yoktur. Benzerlikler tesadüfidir… Neme lazım, Millet, öküz altında civciv arıyor…
Gelelim en önemli meselemiz olan “Bütün Türkler bir ordu” Projesindeki son duruma. İYİ Parti Genel Başkanlığı, “Bizim evin kızından“, “Bizim Adama” geçti. Yani Ülkücü bir kardeşimiz iş başına geldi. Bana göre, kolay iş yoktur ama, Ümit Hoca’nın işi biraz daha kolaylaştı. Kendisinden beklenenler açısından aceleci olduğumuzu bir kere daha hatırlatmak isterim. Sadece iş bizle kalsa problem yok. Milletin sabrı kalmadı, dayanacak mecali tükendi. Ümit ışığı görme hasretinin sona ermesini bekler oldu… Ayrıyeten, Ümit Hoca, önümüzdeki on yılların, lider kadrosunu ortaya çıkaracak, değerler havuzunu da oluşturmak zorundadır. İstikbalimizden ancak bu şekilde emin olabiliriz… Daha önceleri önerdiğimiz gibi, Aksakallar ve Gençlerden oluşan, siyasete yatkın, seçme ve de karma istişare meclisleri bu iş için yeterlidir… Konunun karşılık bulduğunu ve işin halledildiğini öğrendim, sıra diğer konularda
Gazze-İsrail ticareti, yalanlar zincirinde son durum nedir, kısaca hatırlayalım…
- Ticaret, küllen yalan, var diyenler beşinci kolcu..
- Sınırlama
- 54 maddelik kısıtlama listesinde, Uçak benzini ve jet yakıtı..
- Kendi listesini yalanladı, “Jet yakıtı gidiyor” diyenler, Mossad ajanı..
- Esasında bu mallar, Filistin’e gidiyor, doğal olarak İsrail limanları kullanılıyor…
- Ticareti tamamen durdurduk.
Bu durumda, Filistin’e bir şey gitmiyor… Ben, ikide bir “Allah aşkına, bir kere doğruyu söyleyin” diye, boş yere yazmıyorum… Peki bu durumda doğruyu söylemeyenlerin önüne set çekilmiş midir? Hiç zannetmem, bunlar her an torbalarından bir yalan daha çıkarabilecek kabiliyete sahipler… Ayrıyeten yarın, 9,5milyar $ ticaret hacmimiz vardı, iptal olduğundan dolayı IMF den vs. borç almak zorunda kaldık. Bu yüzden enflasyon bu senede yüksek seyredecek, gibi laflara hazır olun.
Gelelim, 1 Mayıs‘a… Soranlar artınca, yazmak gerekti. Bilerek ve isteyerek kutlama yazmadım…Her iki tarafta, olaydan nemalanma gayretindeler… Sonucu, kutuplaşmanın ocağına odun taşıyacak sistemlerin içine girmeyeceğim. Yanında veya karşısında görünüyor gibi yapan sahtekarların hepsini lanetliyorum. Üç beş ruh hastası maceraperestin peşine takılmak akıl kârı değil… Taksim’in kapatılmasını hala anlayabilmiş değilim. Bir kişinin paranoyası toplumu bu kadar germemeli. Müsaade edilmiyorsa, Saraçhane’de toplan, orada bağır çağır… Komünist artığı EMEP, TKP vs gibi müzelik ve marjinal grupların davranışı, kimsenin sırtına yüklenemez… Sen gidip uzun sopalarla polise saldıracaksın, amirinden emir almış, ev bark geçindiren, orada olmasa belki toplantıya katılabilecek kimseleri taciz edeceksin, onlar da seni göz altına almayacak… Uzun süre hareketsiz ve tepkisiz kalarak sadece kalkanlarıyla kendini savunan polis, bu ülkenin polisi. Bir kişinin emrini istemese de yerine getirmek zorunda kalan garibanlar, hiçbir zaman hedef olmamalı… Bakın yaş baklalar, o sopalar bir yerinize monte edilir, kimse de dönüp bakmaz… İşin ikinci istismarcı kesimi olan iktidara da diyeceklerim var. Gene yalanlar zinciri oluşturmayın… Neymiş, Taksim de trafik felç olurmuş… Bırakın Taksim’i, İstanbul’un yarısında trafiği felç değil yok ettiniz. Halk uçağına yetişemedi, elinde valizlerle saatlerce yürüdü… Bir soru… İstanbul’un gerçek kalbi neresi… Evet, Eminönü, Karaköy, Sirkeci, yani tarihi yarımada… İş merkezleri burada, Turist buraya uğramadan gitmez, Kapalı çarşı, Mısır çarşısı vs hepsi bu dar alanda… Siz ne yaptınız,” İsrail malı almayın ” mitingi yaptınız… Trafik felç değil yok oldu. Üstelik garibim, Bilal Oğlan, Baba’sına karşı durmuş oldu…
Bütün Annelerimizin Gün’ünü kutluyorum…Her ayrılık, yeni kavuşmaların başlangıcıdır. Bu duygularla şimdilik veda ediyorum. Hepiniz Yaradan’ıma emanet olun. Hoşça kalınız…
