Avrupa’nın en korktuğu olay, faal ve dinamik genç nüfusumuzun çokluğu idi. Gel gör ki, sanki karşıymış gibi görünerek, bu maksada direkt hizmet edilmiştir… Çok çocuk yapın, erken evlenin denildikten sonra, gerekli şartlar zora sokularak, söylenenin tersinin oluşması sağlanmıştır… Bu iki yüzlü politika neticesini vermiş, nüfusumuz eksiye doğru yönelmiştir…
Hiçbir kimsenin güvende olmadığı, devletin diplomasının, tapusunun ve her türlü belgesinin geçersiz olduğu, gelir adaletinin değil sadece yokluğunun konuşulduğu, belli bir kesim sınırsız yaşarken çoğunluğun çöp karıştırdığı bir ülkede yaşıyorsanız, esasında yaşamıyorsunuz demektir. Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür… Bu klişeme, CHP ve İmam da aşağı yukarı sahip çıkıp kullanmaya başladı. Memnun oluyorum. Telif falan da istemiyorum. Tepe tepe kullanabilirler
Diğer konulara geçmeden ve de unutmadan hemen yazayım… Aydın’da Atatürk’e hakaret eden bir okul müdürünün cezasını affeden, tarikatlarla iş birliğini gururla söyleyen, laiklik ve Atatürk düşmanı Mili Eğitim Bakanına, “Yalnız değildir” diyen, Ca – Ce’ye çok önemli bir tavsiyem var. Sakın aynaya bakma, miden bulanır ve kalp krizi geçirirsin diye düşünüyorum…
Seçim sihirbazı kabul ettikleri kişinin son durumunu değerlendiren birinci halka (Lider etrafındaki prestijli ilk halka) durumu kavradı. Yakın zaman sonrasının olamayacağını anladı ve en tehlikeli safhaya geçti. “Benden sonra Tufan safhası” İşte burada kanuni ve etik değerler devre dışıdır. Son fasıl diye göz karartılır. Bana ne İstanbul’un suyundan, bana ne tarım arazisinden, bana ne doğadan… Son vurgunumu da Londra’da mülke çevirip gideyim, modundayız. Susuzluk problemi olan İstanbul’un, bir barajının devre dışı bırakılıp, 24 bin daireli bir sistemin başlaması ancak böyle izah edilebilir.
Türk Milletine, genetik yapısı dahil her yönlü saldıranların oyunlarını ibretle takip ediyoruz. Ne olursa olsun, okulda bir öğün yemeğe karşı çıkanların maksadı, Mongol tipler yetiştirmek ve bu tipleri de biat kültürüne emanet edip seçmen deposuna dönüştürmek. Bunu anladık. Esasında Kent Lokantalarına karşı çıkmanın ve kapatmanın da aynı meydana çıktığını gözü ve beyni olan rahatlıkla görür… Gelelim ikinci olaya… Avrupa’nın en korktuğu olay, faal ve dinamik genç nüfusumuzun çokluğu idi. Gel gör ki, sanki karşıymış gibi görünerek, bu maksada direkt hizmet edilmiştir… Çok çocuk yapın, erken evlenin denildikten sonra, gerekli şartlar zora sokularak, söylenenin tersinin oluşması sağlanmıştır… Bu iki yüzlü politika neticesini vermiş, nüfusumuz eksiye doğru yönelmiştir…
Her şeyde olduğu gibi LGBTİ Konusunda da istismar politikası tepe yapmış durumda… Seneler önce, bu kişi ve sistemlerin AKP tarafından nasıl destek görüp, çimlendirildiklerini madde madde yazmıştım. Tekrara girmeyeyim, okuyanlar hatırlar… Sadece şunu ifade edip konuyu kapatayım. Daha beter bir durum olan “Zina” AKP tarafından suç olmaktan çıkarıldı, yani serbest bırakıldı… Versinler cevabını… Ayrıyeten, Yahudi’nin çok kısıtlı kimselere verdiği “Üstün hizmet ve cesaret madalyası”nı da ” geri versinler. Veya ortaya çıkıp numaradan İsrail karşıtlığı yapmasınlar…
Anlaşılan can çıkacak, huy çıkmayacak. Bir müddet bekledim. Denilenler gerçek mi, belgeleri veya görüntüleri çıkar mı diye, nafile her zamanki gibi, halkı kin ve nefrete yönelik durumlarla karşı karşıya kaldım… Saraçhane mitinglerinde, polise asit atıldı, balta atıldı laflarını kastediyorum… Hakikaten bir balta olsa, her haber bülteninde dakikalarca sergilenirdi. Asidin erittiği veya zarar verdiği elbise şehir meydanında gösterime konulurdu… Artık biliyorsunuz. Bu yeni dinde yalan, iftira vs serbest…
Hatalar ders alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi? Nereden mi aklıma geldi. Anlatayım… İmam, herhangi bir davasından hüküm giyse ve siyaset yasağına maruz kalsa ve de infazın ertelenmesinden istifade edip dışarı çıksa. Bu arada Trump kendisini arayarak görüşmeye çağırsa. Türkiye’ye dönünce, muhtar bile olamayacakken, Cumhurbaşkanı olsa ne dersiniz? Bizler yirmi beş yıldır demediğimizi koymadık amma değişen bir şey olmadı da bunu AKP seçmenine sorayım. Nasıl bir tepki verirdiniz?
Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…