Oy vermezseniz, hizmet vermem tehdidi son çare idi ama, halkın, Türk Milletinin karakterine uymadığı için ters tepti. Şu an fazla kullanılmıyor… Reyis, panikleyerek ne diyeceğini şaşırmış durumda. Eski taktikleri devreye soktu. “Nereden nereye” aldatmacası gene sahnede… Emekli maaşları geldiklerinde, 60-70 lira imiş, (esasında 250 TL.) şimdi on bin lira, Nereden nereye… Evvela bu durum, emeklilerden sabır ve dua istemeye uymuyor bir… İki, herkes yanlış anladı… O yıllarda emekli maaşıyla, 9.3 çeyrek alınırken, şimdi 2.8 tane, 23 kilo et alınırken şimdi 16 kilo; 1285 simit alınırken, 800 tane alınıyor… Aradaki fark ortada…
Şaban’dı, Recep’ti derken, içinde bin aydan hayırlı Kadir’i de barındıran Ramazan geldi… Bağışlanma dönemlerinde sevap derelerinin çağıldatmamız lazım… Karınca misali nasibine yönelip testisini dolduranların, Ağustos böceği pişmanlıklarından arınacağı muhakkaktır…Ahretimizin imarı için her türlü malzeme bolluğu mevcutken boş durmanın zararı büyük ve telafisiz olur… Her neyse araya karışmadan merhabamızı çakalım…
Ne yapayım kabahat bende mi. Gündemin bu kadar yoğun olmasından ben mi sorumluyum? Siyasetin ve siyasilerin hiç mi kabahati yok… Yok derseniz, yazımı pazartesi günü de okumak zorundasınız… Var derseniz, gene okuyacaksınız ama çektiğiniz çilenin hesabını, çanak tutanlara soracaksınız…
İktidarın duaları tutuyor mu ne? Gündemi değiştirecek olaylar peş peşe geliyor. En önemlisi tabii ki on altı yasındaki bir zengin pilicinin lüks cipi ila sebep olduğu kaza. (Cinayet) Mal bulmuş mağribi gibi saldırma huyum yoktur ama, oluşan farklı görüşümü de paylaşmak zorundayım… Bence, burada birinci dereceden suçlu anne. Suçu da “cinayet” Çocuk 18 yasından küçük olduğu için, taksirle cinayete sebebiyetten yargılanır ama, alacağı ceza az olur… Neticeten ; elit (!!!) Ailenin basın ve çevresi vasıtasıyla, toplumda “İstikbal vadeden pırıl pırıl genç” imajı oluşturması sonucunda, herkeste “Olan oldu, bari bu genci yakmayalım” yaklaşımı sağlanır… Mahkemede, dökülen birkaç damla gözyaşı, süklüm püklüm, nedamet duyan görsellerle birlikte, ölene düşman bile olabilirsiniz… Netice mi? Somali Devlet Başkanının pilici gibi 5-10 bin lira cezayla yırtardınız… Ama ne oldu, panik haliyle bütün bunlar el tersiyle itildi, ayrıyeten, cinayete iştirak oluştu… Olayı suçluyu kaçırmak falan diye, yumuşatamazsınız… Yaralıların, yardım isteyecekleri cep telefonu ve akıllı saatleri, olay yerine gelen anne tarafından alınmadıysa, buharlaştı mı? Büyük ihtimalle, durumun tek ifadesi cinayettir. Diğer olaylar basittir, bana göre üzerinde önemle durulması gereken yegâne olay, tekrar ediyorum “cinayettir” Diğer yazılacakları, zaten ezberletecekler. Ayrıyeten, bu piliç 16 yaşında… Arabayı da dün kullanmaya başlamadı. En az 1-2 yıldır kullanıyor olması lazım… Demek ki aile ve bir tarafımın yazarı, senelerce kanunsuzluğa göz yummuşlar… Kimsenin değinmediği başka bir konu daha. Bu piliçler, bir mekândan çıkıyorlar. Alkol aldıkları kesin. Peki bu durumda mekânın sahibi de cinayetin dolaylı suçlusu olmuyor mu? 18 yaşından küçüklere içki satışı suç değil mi? Bu konu çok işlenecek, şimdilik bu kadar
Gelelim siyasete… “Bana yapamazsınız ama, ben herkese yapabilirim” mantığına… Aynen, tıpatıp hatta çakışık, AKP anlayışı… Seçime birlikte giren, İYİ-Gelecek-Deva-Saadet-Demokrat ve birkaç şehirde destek veren DEM (HDP) 3-5 ay sonra ayrı ayrı adaylar çıkartınca, demokrasi YRP aday çıkarınca şantajcı -zübük vs… Ekrem Ala geyik muhabbeti yapıyor… YRP’si kazanamayacağını bilerek, CHP’yi kazandırmak için, aday çıkarıyor diyor… Peki, İYİ Parti kazanamayacağınım bilmiyor mu, DEM Parti, kazanamayacağını bilmiyor mu, Saadet Deva Gelecek vs kesinlikle kazanamayacaklarını bilmiyor mu? O zaman demek ki CHP ye kaybettirmez için aday çıkarıyorlar… İşte bir demiştik daha… Adeta yalvarmıştım, yapmayın, Truva Atlarını içeri almayın, getirdiklerinden fazlasını götürürler demiştim, noldi…
Oy vermezseniz, hizmet vermem tehdidi son çare idi ama, halkın, Türk Milletinin karakterine uymadığı için ters tepti. Şu an fazla kullanılmıyor… Reyis, panikleyerek ne diyeceğini şaşırmış durumda. Eski taktikleri devreye soktu. “Nereden nereye” aldatmacası gene sahnede… Emekli maaşları geldiklerinde, 60-70 lira imiş, (esasında 250 TL.) şimdi on bin lira, Nereden nereye… Evvela bu durum, emeklilerden sabır ve dua istemeye uymuyor bir… İki, herkes yanlış anladı… O yıllarda emekli maaşıyla, 9.3 çeyrek alınırken, şimdi 2.8 tane, 23 kilo et alınırken şimdi 16 kilo; 1285 simit alınırken, 800 tane alınıyor… Aradaki fark ortada… Kimse anlamadı, Reyis uçurumu göstererek özür diliyor ve sabır istiyor… Halk rakamların cesametine bakıp yanlış anladı… Şimdi, destek amaçlı bir “Nereden nereye” de ben çekeyim… O yıllarda en küçük iki kağıt parayla yani 15 TL ye araba yıkatıyordum… Şimdi, en büyük üç kağıt paraya yani 350 liraya yıkattım… Nereden nereye…Tavsiye, sabrın ecri tabi ki çok büyüktür. Bu ecirden, başta Reyis ve şürekası niye mahrum kalsın… Diyeceksiniz ki olmazlar. Bu debdebe ve saltanata mümkün değil. Evet haklısınız ama duaya mâni değil. Bizler, Allah rızası için hep bir ağızdan diyelim… Allah hepinizi ve yedi göbek ileriniz dahil, bu ecirden mahrum etmesin… Maaşlarınız, kazançlarınız on bini geçmesin… Âmin. Haaa bir de şunu söyleyeyim. Emekliye, nasıl olsa oyunu bize verecek mantığıyla 5-6 bin lirayı çok görenler, seçim kazanmak için neler yapıyormuş sadece bir örnek vereyim… Urfa’da ev ev dolaşılıp 30.000 lira dağıtılıyormuş… Olur mu yahu diyenler, Perşembe sabahı NOW TV İlker Karagöz’le Sabah yayınında YRP Bld. Bşk. adayı Kasım Gülpınar’ın konuşmasını bulsun ve dinlesin… Urfa, burnu havada olanları, kaldırıp yere çalan bir ildir. Bir aralar RTE’nin, ceketimi koysam kazanır diyerek, A. Eşref Fakıbaba‘yı harcamak istemesine, karşılık bağımsız seçime giren hemşehrimizi seçip, Reyis’e ilk yenilgisini tattıran ildir Urfa… İkinci Fakıbaba olayı arifesindeyiz… Urfalının sillesini yiyen, müptelası olur. Sürekli gelir ama ceketi alamadan da kaçar… Biz sadece Fransız’ı kovarak şanlı olmadık…Antep gibi Şahin Bey’imiz ; Maraş gibi Sütçü İmam’ımız yoktu. Bizde halk bir anda organize olur, önüne çıkanı da siler süpürür… Benim organizelerimden bilin artık… AKP’nin kalesinde, bana, “Hırsızlar dışarı” diye topluca bağıran, başka bir yer gösterebilir misiniz?
Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…