Geldik Mayıs’ ın sonlarına. Peş peşe gelen sayılar hep ilgimi çekmiştir. Bugünün -22- oluşu , bana ayrı bir hava veriyor. Sayı yakınlaşmalarını , telefon numaram dahil hayatımın her kesitinde görebilirsiniz… Hepinize , merhaba diyelim mi. Dedik bile…
Kuş ve kış sezonunu kapattım. Soğuklar süresince onları , şu an 420 kuruşa ulaşan fiatlı arpa şehriyeyle besledim… Kar bulutlarının görüneceği aylara kadar , gıda yardımları askıda… Yazın , besin bulma kaabiliyetlerinin körelmemesine gayret ediyorum… Penceremin önünde dolaşırlarken çok farklı düşüncelerim oluştu. Esasında onlardan hiç bir farkımın ve farkımızın olmadığını anladım… Zavallılar, benden emin olmalarına rağmen gene de tam güven duyamıyorlardı… Önlerindeki ufacık bir şeye gaga atmak için , her saniye dört bir yanı kolaçan ediyorlar. Bu hayatın ve ömür boyu sürecek tedirginliğin ne kadar zor ve çekilemez olduğunu düşünürken , insanlarımız aklıma geldi… Bizler de , maaşlarımızı aldığımız , güven duymamız ve emin olmamız gereken , Devlet’ imize ve şu anki yöneticilerine karşı neler hissediyoruz. Onlara güvenle sırtımızı dönebiliyor muyuz. Yoksa her an gerek maddi gerek adli bir baskıyla karşılaşabileceğimizi mi düşünüyoruz… Fikirlerini beyan edenler , her sabah kapısına birilerinin dayanacağından mı korkuyor… İnsanların güven duymaları gerekirken , kendi polisinden , savcısından korku duyması , tedirgin olması ne kadar kötü… İşte ben , kuşların tedirgin vaziyette sürekli sağlarını sollarını kolaçan ederkenki durumlarını seyrederken bunları düşündüm. Daha çok şeylerde akıma geldi ama şimdilik bu kadarını paylaşayım…
Gün Cumartesi olunca genelde haftalık alış verişler yapılıyor. Bende dün bu işi hallettim… Mayıs sonuna gelmemize rağmen fiatlar gene de uygun değil. Mesela domates hala 20 tl cıvarı. Dilim dilim kesilmiş karpuzları , parçalanmış karnıbaharları ve dörde bölünmüş lahana görüntüleri bana 30 lu yaşlardaki Münih seyahatimde gördüklerimi hatırlattı… Bir kilo mal istediğimizde pazarcının azarına maruz kaldığımız zamanlar acaba , rüya mıydı… En fakirimiz bile domates için , beş kilo tart derdi , karpuz üç tanesi veya dört tanesi şu kadar diye satılırdı ve kapış kapış giderdi. Patatesin , soğanın yüzüne kimse bakmazdı , onar kilo alınırdı… İnsanlar seker alırken , pirinç alırken , bulgur alırken , kuru fasulye nohut alırken hesap kitap yapmaz , düşünmez ve de çuvalla alırdı… İş bilmez bitkisel bücür gene konuşmuş. Türkiye’ yi tarımda lider Ülke yapacağız demiş. Ecek-Acak edebiyatı son hız devam ediyor ama ortada elle tutulur birşey yok. Maskara bücür… Sen gölge etme yeter. Türkiye zaten ilk yedi içindeydi , sayenizde bu duruma düştü…Ne diyorlar , ” Nereden nereye ” doğru bende diyorum ” Nereden nereye ” Hele Tarım Bakamıyan’ ı ayrı bir değer. Neredeyse gideni arayacağız… Adamın ;(lafın gelişi ) özel tohum ürettiği yeri arsaya çevirip konut yapıyorlar , kılı kımıldamıyor. Soru soran gazeteciye teşekkür edip Kiriş’i kırıyor… Yahu sizleri kaç imtihandan eleyip buldular. Bana kalsa , ayvacıyı , simitçiyi , yara bandı satanı iş başına getirseler iki ayda uçarız… Kendilerinin bile bilmediği günlük hatta saatlik değişiklikleri barındıran bu ucube ekonomik sisteme bir arkadaş meclisinde tesadüfen isim taktım. Her hakkı mahfuzdur , sakın araklamayın…” Kendi aranızda halledin ekonomik sistemi ” Tabi hemen özetleyerek anlatacağım… Ben , akaryakıta , doğalgaza , vergilere , gübreye, şekere vs zammımı yapar , paramı da alıp kenara çekilirim… Çiftçi maliyet artınca buğdayı iki katına satsın. Fırıncı maliyet artınca ekmeği beş lira yapsın. Ekmek pahalanınca , peynirci fiyatını 100 tl ye çıkarsın. Burdan alışveris yapan domatesçi 30 tl desin… Böylece uzayıp gider ” Kendi aranızda halledin ” ekonomik sistemi işte böyle birşey…
Ticaretteki , aldatma ve yanıltma üzerine kurulmuş bir sistem var. Mesela gömlek 99.99 ama yüz lira değil. Geçen gün , zavallı bir kasiyeri terlettim. 100 liranın üstünü istedim. Sonun da beş kuruş verelim dedi. Bana sadakamı teklif ediyorsun ya paramın üstünü ver yada etiketi düzelt dedim… Adalette , sopa olarak kullanıldıklarının yanısıra , ince hesapara da alet edilerek şirazesinden çıktı bizleri de zıvanadan çıkardı… ATATÜRK özürlü Canan’ ın hesabı öyle bir kesildi ki tam tamına 99.99…bir 10 gün daha ceza verilseydi , hapse girecekti. 4 Yıl 11 Ay 20 gün yeterli görüldü. Bu hesap tusun diye de iki dava kerhen düşürüldü… CHP doğal olarak sahip çıkıyor , mağduriyetin tadını çıkarmaya devam ediyor ama bu bulunmaz fırsatı harcamasın. Bence genç , bilgili , kültürlü , sapına kadar ATATÜRK’ çü bir bayanla ” Nerde kalmıştık ” desin , tabi diyebilirse. Böyle bir şans iki kere oluşmaz. Yıldırım aynı notaya iki kere düşmez… Benden söylemesi…
Reyisimiz , NATO’ ya yeni katılacaklar hakkında gene esti gürledi… Bunlar PKK ya silah veriyor , kucak açıyor diyerek daha önce yapılan hataları yapmayız dedi… Önce yapılan neydi…Ayakkabı bağımın bir Paşa’ sı vardı ya… Hani başarılı bizim çocukların başı… İşte O Paşa kırıntısı , Yunanistan’ ın NATO ‘ ya dönüşüne yeşil ışık yakmıştı… Gelelim bizim herşeyimiz , dolayısıyla Paşa’ mız da olacak zat ne yapacak… BAE , Suut konusunda yaptığı gibi mi ; yoksa NATO-Libya konusunda olduğu gibi mi yapacak. Hatırlayın ne demişti… ” NATO nun Libya’da ne işi var ” ertesi günde ” NATO Libya’ ya mudahale etmeli ” tarih tekerrürdür ama İnşAllah bu sefer etmez de başımız biraz olsun dikelir… ABD Dışişleri Bakan’ ı Blinken kendinden çok emin ” Hallederiz ” modunda. Acaba Trump’ la bir istihbarat paylaşımı mı yaptılar… Reyis’ imizi ” Kabûl et yoksa şunu bunu açıklarız ” diye tehdit mi edecekler… Peki , Fin’ e , İsveç’ e aslan kesilen yiğidimiz ; PKK’ ya onbinlerce Tır malzeme veren , ABD ye ne diyor… NATO’ dan atılmalarıyla ilgili herhangi bir girişimleri oldu mu… Peki bir zamanlar Oslo’ da , Norveç Hükümeti’ nin de yardımıyla yapılan toplantılar önümüze konursa , ne diyeceğiz…
Her neyse bitirelim artık , hepiniz Allah’ a emanetsiniz. Hoşça kalınız…
