Genç Kripto acemi siyasetine devam ediyor. Anlamadan dinlemeden, uçağa atlayıp, Mardin’e ulaşıyor ve de DEM otobüsüne çıkarak, açıklamalar yapıyor. Evvela şunu söyleyeyim. Ne yaparsan yap, sana oradan tek bir oy bile çıkmaz. Buna karşılık, eldekileri kaybedersin. Zaten partini ikinci sıraya indirmeyi başardın. Bazı anketler, Memleketin şu haline rağmen AKP’yi birinci gösteriyor… O çıktığın otobüsün üstünde, senden önce birileri konuştu. Bundan haberin yokmuş, biz de yedik… Yoksa etrafında, basın müşaviri, durum değerlendirmesi yapacak partili, ikaz edecek kimsede mi yoktu.
2024’ün son virajına, Aralık ayına son sürat yaklaşıyoruz. İçimde uhde kaldı, diye bir söz vardır ya, işte hayatın en önemli laflarından biridir. Yaptıklarınız değil, yapamadıklarınız önem arz eder… Yapamadıklarınız ne kadar az ise hayatınız o denli dolu geçmiş demektir. Arzu ettiğiniz hayırlı her şeyi yapabilmeniz dileklerimle, hepinize merhabalar olsun…
Bizim iktidar da yapmış gibi lanse ettikleri ve henüz yapamadıkları, ne zaman da yapacağı belli olmayanlarla, yani özetle “Ecak, acak” edebiyatından medet umuyor. Karayollarının, her köprü, menfez geçişlerinde Ankara- İzmir hızlı treninden bahseden dövizlerle karşılaşıyorsunuz. Bunları okuyan da zanneder ki, hat tam zamanında bitecek hatta vaktinden önce açılacak. Maalesef durum öyle değil. Seneler önce bitmesi gereken ama bitmeyen, biteceği de belli olmayan bir durumun reklamı karşınıza çıkıyor. Vakti zamanında, bir sümsüğün dediği gibi, kasaptaki ete soğan doğranıyor… Bu aldatıcı sistemin başka bir örneğini, geçtiğimiz günlerde, Sivas Eczacılar Odası Başkanının feryatlarından anladık… Ankara-Sivas arası ulaşım, listede 2,41 saat olarak verilmişken, süre 3,32’nin altına düşmüyormuş. Bu yüzden randevular ve toplantılar sekteye uğruyormuş. Olayın sebebi de onarım çalışmaları olarak gösteriliyor. Peki, adama sorarlar, bulabilirsen… Yeni bir hatta niye onarım olur. Cevap basit. Tamamlanmadan açılma, seçime yetişme, siyasal rant sağlama vs vs. Ankara-İstanbul hattı bile henüz bitmedi. Adı hızlı, esasında yavaş olan tren ortalama 100 km/saatin üzerine çıkamadı…
Gururla taşıdığım, “Sürekli Basın” kartımdan, televizyonculuğumdan, gazeteciliğimden utanır hale geldim… RT’nin her yurt dışı seyahati esnasında uçakta hazır olan ama aksesuar, vazo hükmündeki kişileri gördükçe bu utancım daha da artıyor. Yahu sizler ne biçim gazetecisiniz? Esasında, mesleğin yüz karalarısınız… Gündemin en öndeki konularını sorup, değerlendirmeler yapacağınıza, elinize tutuşturulan soruları sorarak, gazeteci olduğunuzu zannediyorsunuz. Sizlerin harcamaları, konaklamaları, yeme içmeleri, bu Millete kaça mal oluyor? Hepsi haram olsun emi… Birde utanmadan aile fotoğrafı pozu veriyorsunuz, yazıklar olsun…
Genç Kripto acemi siyasetine devam ediyor. Anlamadan dinlemeden, uçağa atlayıp, Mardin’e ulaşıyor ve de DEM otobüsüne çıkarak, açıklamalar yapıyor. Evvela şunu söyleyeyim. Ne yaparsan yap, sana oradan tek bir oy bile çıkmaz. Buna karşılık, eldekileri kaybedersin. Zaten partini ikinci sıraya indirmeyi başardın. Bazı anketler, Memleketin şu haline rağmen AKP’yi birinci gösteriyor... O çıktığın otobüsün üstünde, senden önce birileri konuştu. Bundan haberin yokmuş, bizde yedik… Yoksa etrafında, basın müşaviri, durum değerlendirmesi yapacak partili, ikaz edecek kimsede mi yoktu. O şerefsizin senden önce ne dediğini, bir kişi bile özetlemedi mi? Bakır’ı, sahte altın diye piyasaya süren çoktur. Bu yüzden pek de itibar edilmeyen bir elementtir…Gel gör ki, birileri bakır bile olamayacak kadar, sadece, paslı teneke konumundalar… Eyyyy, Tenekehan, Duyduk ki Şeyh Sait’leri, Rıza’ları ve bilumum iti köpeği örnek göstererek, onlar gibi yaparız demişsin… Yapmazsan namertsin. Yap ki, biz de sana, bu devletin yaptığını tekrarlayalım…Alışmış kudurmuştan beterdir. Hodri meydan, önden buyur… Sana diyecek fazla lafımız yok, gereğini yapıyorsun da esas sözümüz, o kırılası elleri uzatan diğer bunağa… Geçen seçimler öncesi hep suçladın. En ufak bir olayda muhataplarına Bunlar DEM’leniyor dedin. Şimdi sen ne yapıyorsun, buna demlenmek denmez sen, o demin çayı oldun… Bana kalırsa APO İtini, kendi grubunda konuştur. Ne dersen de, alkışlayanların, hiç şüphem yok, Onu da ayakta alkışlar… Eyyy Ca-Ce, Bu memleketin başına, sığınmacılardan, daha doğrusu istilacılardan daha büyük bela oldun. Kimlerin akrabanız olduğuyla ilgili yazılar ve videolar gırla gidiyor. Halâ ihtimal vermiyorum ama davranışların, şüphe sınırlarımı aşmak üzere…
Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…