Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Eski Türklerin 21 Aralık Nardugan Bayramı

Eski Türklerin 21 Aralık Nardugan Bayramı

Yılın son Pazar’ınıda idrak ediyoruz. Bizlere ne mutlu ki , her türlü sıkıntıyı aşarak bu günleri de gördük… Çok ucuz yazarlık malzemelerinden biridir… Sizlere , senenin özetini yapmayacağım. Nasıl olsa, o kadar çok işleyen çıkacak ki , adeta öğüreceksiniz…

Yılbaşına çok az kaldı. Pandemi olmasa idi, her yer Noel Baba’larla dolacaktı. Hepimiz, bir gece için nerdeyse bir aylık tüketim hazırlıkları yapacaktık… Bu sene bu dediklerim mutlaka asgari düzeyde olacak… Merhabalar hepinize merhabalar… Okuma alışkanlığı olmayan bir toplum olarak, bize empoze edilenleri mecburen, kabûl etmek zorunda kalıyoruz… Tıpkı, Yılbaşı adetlerini, Hristiyan Adet’leri olarak kabûl ettiğimiz gibi… Geçen sene de yazmıştım ama bu senede hatırlama ve bilgilerin üzerindeki külleri üfleme kadrosundan bir şeyler daha söyleyelim… Eski Türklerde 21 Aralıkta, günlerin uzamasıyla başlayan ve kutlanan bir bayram vardır. Adı da Nardugan’ dır( Nartugan)…

Gecelerin gerilemeye başladığı günlerin şükranı olarak Akçam’a ( Hayat Ağacına ) süslemeler yapılır. Gök Tanrı Ülgen’ in hoşnutluğu için dallarına hediyeler asılır… Ayaz Ata ve Kar Kız isimli Efsanevi kimseler , muhtaç olanlara katkı ve bağışlarda bulunur… Olayı tarih dersine çevirmemek için kısa kesiyorum. İsteyen araştırır ve daha çok bilgilenebilir. Hz. İsa’nın doğumundan çok önce , Orta Asya’ da olan bu olaylar sizce tıpatıp nedir… Evet, Noel Baba, Crismas, Çam ağacı, süsleme, hediyeler vs. aynen Nartugan Adet’leridir… Sahip çıkmak bir kenara, bazı bedbahtlar olayı ” Hristiyan Adeti ” olarak kabûl ettirmiş ve Millet’imize çok önemli bir olayını unutturmuşlardır… Tıpkı nevruzda olduğu gibi…

Bugün maalesef gene birkaç ” Adıbatası” ve etrafında ki olaylara değinmek zorundayım… Birinci Adıbatası bir Akademisyen ( Bu ayıpta diğer Akademisyenlere yeter )… Üniversitelerimiz , fuhuş yuvasına döndü diyor, demekle kalmıyor, RTE’nin de aynı kanaatte olduğunu söylemeye cüret ediyor… Evvela , işin bir adını koyalım… Benim bildiğim, fuhuş yuvasında çalışanlara muhtelif isimler takılır… Mesela dümbelek, kavas, muharrem tellalı, Pek Hevenk gibi sıfatlar uygun görülür… Bende bu kıymeti kendinden menkûl, kavasa bir kaç laf hatırlatmak ve ders vermek istiyorum… Dümbelek Efendi (!) yerden ğöğe haklı… Bu ahlaki çöküntü nasıl başladı ve nelerden beslendi kısaca hatırlayalım… AKP’nin iktidara gelmesinden sonra, ” Zina” suç olmaktan çıkarıldı… Hatırlayın; bir zamanlar, aldatılan koca veya kadın önde, polisler arkada evler basılıp suçüstü yapılmaya çalışılırdı… Evlilik cüzdanı yanınızda değilse, Karı- Koca otelde bile kalamazdınız… İşte Asrın Lideri bizi böyle çağdışı bir uygulamadan kurtararak, hepimize özgürlük yollarını açtı… Allah ondan razı olsun… Ama bu güzel uygulamayı bile dejenere ederek, güzide Üniversite’lerimizi fuhuş yuvası haline getirdik… Böylece bu , Pek Hevenk Hoca’mız da mağdur duruma düştü…

Şimdi sizleri başka bir konuya davet edeceğim. Yorumu sona bırakıyorum…

LGBT, diye bir tabir duydunuz mu. Muhtemelen bilmiyorsunuzdur. Ben biraz da utanarak ve de affınıza sığınarak , açılımını yapayım… Lezbien, Gey, Biseksüel , Transgender’lerin oluşturduğu Kuruluş’ un kısaltılmış adı… Bu sistemin Türkiye gelişim haritası ve takvimine kabaca bir göz atalım mı…

1- 8.4.2007 de LGBT Öğrenci derneği kuruldu…

2- 31.5.2007 de 170 yataklı LGBT Otel’ i açıldı…

3- 29.11.2011 de 6251 sayılı kanûnla LGBT kanûnu yürürlüge girdi ve , Eşcinsellere sayısız haklar sağlandı…

4- 5.4.3013 te AKP katkısıyla LGBT, kurumsal olarak sosyal medya ve platformlarda ki yerini aldı…

5- 2013 te bir ilk: Üniversite öğrencisi iki erkek evlendi…

6- 2.5.2013 te Müslüman Eşcinseller Derneği, Mescit’ i faaliyete geçti…

7- 28.6.2015 te LGBT Onur Yürüyüşleri yapıldı…

8- 23.10.2015 te, AKP onayıyla LGBT dernekleri sayısı, 22 ye ulaştı… Sakın yalnış anlaşılmasın. Müsbet veya menfi bir şey demiyorum…

Yarın , Adıbatası başka bir Hocamız çıkar da ” Okullarımız, eşcinsel yuvası oldu derse, müsebbibin kim olduğunu bilin diye yazıyorum…

Bugünkü yazımız, biraz da belgesel gazeteciliği gibi oldu. Bu ne demektir, sonunu da aynı getirmemiz gerekiyor demektir…

Tarih , 1.5.1969. Yargıtay Başkan’ ı , Hak’kın rahmetine kavuşuyor… Adını, İmran Öktem dersem belki hatırlayanınız çıkabilir. Başkan’ ımız, vefat etmeden önce, ileri bir görüşle, dinci ( Dindar değil ) yobaz takımın neler yapabileceğini hissedip, toplumu uyarmış… Doğal olarak da, işi bir tek din olmayan ama her türlü rantın için de olan kesimler tarafından afaroz edilmiş… Bu öyle bir hâl almış ki 3.5.1969 tarihinde yapılacak , Cenaze törenini de etkilemiş… Hiçte yabancı olmadığımız , dinsiz gibi suçlamalara muhatap olarak, Cenaze Namaz’ının kılınmamasıyla ilgili kampanyalar başlatılmış… Gelelim ne olduğuna : O zaman ki , Devlet Töreni yapılacak cenazelerinin kalktığı, Ankara-Maltepe Camiindeyiz… Süleyman Demirel Başbakan ama cenazede yok. İsmet Paşa ( İnönü ) ise Ana muhalefet Partisi Lideri sıfatıyla , Cami Avlusunda , dini töreni bekliyor… Vakit namazı bitiyor, cemaat tabut arkasında saf tutuyor, hocanın gelmesi bekleniyor, ama nafile… Ne gelen var ne giden. Günlerdir yapılan menfi propaganda netice sağlamış ve namaz kıldıracak hoca yok… İsmet Paşa resti çekiyor…” Namaz kılınmadan, buradan ayrılmayacağım” diyor… Gene kimse yokken, o ana kadar kim olduğu bilinmeyen, İzzet Gözübüyük adlı şahıs namazı kıldırıyor…

Amacına ulaşamayan, sakalları gibi vicdanları da kara olanlar , bu sefer Paşa’nın üstüne yürüyor… İsmini bilemediğim bir Tuğgeneral , silahını çekerek İnönü’yü koruyor… Tarih tekerrürden ibaret derler. Ben de , Eğer ders alınsaydı tekerrür eder miydi diyenlerdenim… Bu durumda tarihin tekerrür ettiğini görüyoruz. Demek ki ders falan almamışız… Bana göre ; Pekte sevmediğim , Yılmaz Özdil’ le alakalı, ” Camide namazı kılınmasın” lafını ve , Şehit Cenazesin de saldırıya uğrayan Bay Kemal’ in durumunu ve onu koruyan ve linçe mani olan Emniyet Müdürü’ nü bu tekerrürlerin tescili mahiyetinde değerlendiriyorum…

İki güncel konuyla kapatalım.

1- Hani ” Faiz sebep, enflasyon sonuç” tu… Ne oldu da sürekli faiz artıyor… Bu tespitiniz mi yanlıştı, yoksa şimdi mi yanlış uygulamalara yelken açtınız… Hani meşhur fıkra vardır ” Altın kupa arabalı zengin ve arabacısı arasında geçen” sonunda ne demişlerdi… Her şey eskisi gibi de, biz bu ..kları niye yedik… Hatırladınız değil mi. Madem , her şey olacağına varacaktı da biri normal diğeri ” Ne derseniz kabûlcü ” iki Merkez Bankası Başkan’ ı niye , üzerine bir damat Bakan neden harcandı… Bunlar feda edileceğine , musluk ana vanadan kapatılsaydı daha doğru olmayacak mıydı…

2- 11 Aralıkta geleceği söylenen 50 milyon doz aşının 3 milyon dozunun Pazar günü yola çıkacağı söyleniyor… Hiç bir dediği doğru çıkmayan , Koca Bakan’ ın , performansına bakılırsa, İnşAllah diyoruz… Çin’ e giderken, Halkalı’ ya geri dönen tren gibi olmayacağını umuyorum. Bu sefer bari doğru çıksa da , en azından ” Koca Bakan’ ın 1-2 dediği doğru çıktı” deme şansımız olsun…

Yeni yılın son yazısınıda servis ettik. İnşAllah daha nice uzun yıllar sağlık, refah, bolluk içinde birlikte oluruz… Hepinizin ” Nartugan” Bayram’ ını kutluyorum. Allah’ a emanet olun. Hoş çakalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!