Kasım ayı ve de yıllık enflasyonu, ENAG’ın yarısı bile çıkmadı… Ne derseniz deyiverin, bildiğini okuyup talimatları yerine getirenleri bütün çalışan ve emekliler adına Allah’a havale ediyorum… Sadece maskesi ve feneri olmayan, bu zavallılara bir de akıl vereyim… Enflasyon sepetini, istediğiniz gibi ayarlıyorsunuz ya… O sepete yalnız poşeti koyun… İki senedir 25 krş, zam gelmiyor… Alın size sıfır enflasyon… Alacaklı duruma geçeceğiniz için, verirken yaptığınız gibi, Ocak sonunu beklemeden ayın başında farkları maaşlarımızdan kesin…
2023’ün son kilometrelerini de tüketmek üzereyiz… 2024, umut veriyor mu desek, kaç kişi evet diyebilir. “Ecek, acak” edebiyatı dışında elle tutulur hiçbir şey yok… Bütün bunlar olurken, yerel seçimler öncesi, Ay’a gittik, şimdi de Mars’a gider miyiz… İnşaat temelleri kazılırken, petrol bulur muyuz? Hep birlikte göreceğiz ve de bilmem kaçıncı kere kandırılacağız… Hepinize merhabalar olsun.
Soyadı “Bak” hemencecik “An” da eklenebilir dedik ama, O zoru seçti, “Bakamayan” oldu… Tahmin ettiniz. Gençlik ve Spor Bakanımız, çiçeği burnunda Bakamayanımızdan bahsediyorum…
Hazret, “Türkiye’de yoksul yok” diyen, Çalışma Bakamayanına özendi ve “Yurtlardaki yemekler Avrupa standartlarında” dedi… Haklı. Zaten bu yüzden, Anadolu yemeklerine alışık olan öğrencilerimiz, uyum sağlayamayıp, toplu zehirlenmelerle, hastaneleri dolduruyor… Sayın Bak, pardon Bakamayan, sizlere ve okuyucularıma, yaşadığım iki hatıramı nakletmek istiyorum.
Askerliğimi Antalya’da, kısa dönem yani dört aylık yaptım. Büyücek mutfak girişinin üstünde, herkesin uzaktan bile okuyacağı bir yazı vardı. O günkü yemek ne ise kalori hesabına kadar belliydi. Misal: tavuk, pilav, karpuzdan oluşan mönüde, asker başına ne miktar verileceği, kalori hesapları dahil yazılıydı… Bunu gören her kim olursa, hepimizin çok iyi beslendiğine kesin kanaati oluşurdu. Bu kağıt üstünde ki kısım, gelelim gerçeklere… Hesaba göre, asker başına 1/2 piliç, bir tabak pilav ve 1/4 karpuz olduğundan, oniki kişilik masalara altı piliç, on iki tabak pilav ve üç karpuz bırakılması gerekirken; bir piliç, dört tabak pilav ve bir karpuz, bırakılırdı... Demek ki Avrupa standartları, kağıt üzerinden gerçek hayata geçerken epey bir erozyona uğruyor. Bu bir. İkincisini ise, Gemlik‘teki Kızılay Kampında yaşadım… Gençlik Turizmi başlığı altındaki program çekimlerim için, buraya da uğradık. İşimiz bitince yemeğe oturduk. Allah var, çok güzeldi… Ta ki bir çocukla yaptığım konuşmaya kadar… Bana “Ne olur, her gün gelin” dediğinde “Niye” dedim… “Siz geliyorsunuz diye çok güzel yemekler çıktı” diye cevap verdi… Bütün bu ve bunun gibi olayların, içinden gelen kişi olarak, Bakamayanın dediklerine bir yerde hak veriyorum… Yemekler, mutlaka Avrupa standartların da (!!!) çıkıyordur amma ve lakin kimlerin hangi yöneticilerin Amerika standartlarında yaşadığını da kontrol etmek gerekir…
İki dostum, RTE’nin, son tutarsızlıklarından bahsederek yazmamı istediler. Okuyucu baş tacıdır , emirleri olur ama bir şeyi de hatırlatmak isterim…Çark etmedikleri bir şey var mı ki, bunlar da eksik kalaydı… Utanıp, utanmamak, sizlerin tercihi. Ben artık utanmıyorum bile… Yabancı basının maskarası olduk… Haklısınız, adalardan bahsederken, “Bir gece ansızın gelebiliriz” dediğini, kulaklarımla duydum ve de birçok kanal da sesinden yayımladı… Sadece o mu? “Miçotakis benim için bitmiştir” dediğini de hatırlıyorum… Artık alışın, kimin aleyhinde bulunmuşsa kısa zaman sonra Kan-Ka olurlar… Hem ne var bunda, RTE nazik adamdır, bir gece ansızın gideceğine, haberli gitmiş. Neticede gitmiş ya, sen ona bak…
TÜİK… Bütün çalışanların, duyduğu an tüylerinin diken diken olduğu, keşke de olmaz olası, bir kuruluş. Hırsıza, sağlam kapı, alarm vs. uygularsınız ama bunlara hiçbir şey para etmiyor… Kasım ayı ve de yıllık enflasyonu, ENAG’ın yarısı bile çıkmadı… Ne derseniz deyiverin, bildiğini okuyup talimatları yerine getirenleri bütün çalışan ve emekliler adına Allah’a havale ediyorum… Sadece maskesi ve feneri olmayan, bu zavallılara bir de akıl vereyim… Enflasyon sepetini, istediğiniz gibi ayarlıyorsunuz ya… O sepete yalnız poşeti koyun… İki senedir 25 krş, zam gelmiyor… Alın size sıfır enflasyon… Alacaklı duruma geçeceğiniz için, verirken yaptığınız gibi, Ocak sonunu beklemeden ayın başında farkları maaşlarımızdan kesin…
Ahmak muhalefet ve de böyle STK’lar olduğu sürece, bu iktidar başımızdan gitmez. Ordumuzu, PKK ağzıyla, kimyasal silah kullanmakla suçlayan, TTB’ine kayyum atanmasını can- ı gönülden destekliyorum. Halk arasında bilinen, bir laf vardır “Mekteb-i Tıbbiyeden, herşey çıkar ara sıra da doktor çıkar” lafına ” Terörist çıkmaz“ı ilave etmek istiyorum… Bu yaş baklalar yüzünden, halk aç kalmayı kabul ediyor ama muhalefete oy vermiyor… Her halükârda, arada bizler telef oluyoruz…
Finale teslim olmadan, hepinize buruk bir tebessüm ettireyim… Motokurye Yunus’a çarpıp, ölümüne sebebiyet veren, Somali Cumhurbaşkanının oğlu, sahte tutanaklarla, elini kolunu sallayarak kaçıp gidiyor… Ne RTE’nin, ne Adalet Bakamayanının, ne de İçişleri Bakanının haberi yok. Hiçbirine en ufak bir suç yükleyemem. Bana göre buradaki tek suçlu “Enişte“.
Son lafları edip, uzayalım… Petrol, doğalgaz bulunması, seçim öncesi klasiğiydi. Şimdi bir şey daha ilave oldu… Mansur Başkan’a, dava açmak… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…