Uzun zamandır beklemede idim, biraz da imkân bulamadığım için yazamadım. Türkiye 2015’ten buyana, hissedilir bir şekilde yeni bir yola girdi. Gururumuzu okşayan, bizlere kim olduğumuzu hatırlatan, tarihi görev bilincimizi yeniden öğreten bir yola….
Bu yolun doğal yan etkileri de ortaya çıkmaya başladı, biz bu yola girmesek de peşimizi bırakmayan belalar. Zaten demirden korkanlar tirene binmezler. Geçen zaman içinde açık oturumları- özel yayınları izledim.
Konuşmacılar, konuşulanlar üç bölümde toplanabilir:
- Korkaklar ve beyni donmuşlar
- Art niyetli ve işbirlikçi olanlar
- İyi niyetli olup bilgide eksik olanlar- çok az bir kısmı; asıl nedenlere değinme cesareti gösterenler.
İlk iki maddede yer alanların takdirini siz değerli okurlarıma bırakmakta yarar görüyorum.3. maddede yer alanlara gelince; onların eksik bıraktıklarını hatırlatmanın yararlı olacağını düşünmekteyim. Önce düşmanlarımızın net olarak kamuoyu önünde tanımlanması, yapılanmalarına değinilmesi, taktik ve tekniklerinin gözler önüne serilmesi kaçınılmazdır.
Düşmanlarımız en zayıf yanımızın ekonomi olduğunu belirlemiş durumdalar. Korku ve umutlarımızı tetikleyerek toplumu ve devletimizi güdülemeye çalışmaktadırlar. İçimizdeki düşmanlarımızın asıl hedefi, cephe gerisini toz dumana katarak çökertmektir.
Yapılan yayınlardan ve bazı konuşmalardan bunu tespit etmek hiç de zor değildir. Özellikle sosyal medya üzerinden ulusumuzun aklını karıştırmaya, devletimize olan güveni yok etmeye yönelik çabaların iyice ayyuka çıktığı bir dönemden geçmekteyiz.
İçimizdeki ve dışımızdaki düşmanlarımız parçalanmış görünseler bile tek merkezden yönetilmektedir. Yorumcular bunları tek, tek veya küçük guruplar olarak görüyorlar. Bunların tek başlarına karar aldıklarını farz ediyorlar. Bu yanılgı derhal terk edilmelidir.
Son günlerde yapılan açıklamalar, (yaptırım vb. kararlar) karar alıcıların sinirlerini bozmaya yönelik, yeni fitne tohumlarının atılacağı ortamları hazırlamak içindir. Kendimiz olduğumuz gün düşmanlarımızın üzerimize çullanması gayet doğaldır. Başka ne beklenebilir? Gereken karşı önlemleri zamanında ve yerinde almak ise devletimizin görevlerindendir.
Mademki yeni bir yola girilmiştir, bu yolun tehlikeleri göze alınmıştır, tüm dünya cefa nedenlerini toplayıp gelse ne çıkar, yoldan dönmeyi isteyecek kahpeler her zaman olacaktır. Girdiği yoldan dönmeyecek yiğitlerimiz bize yeterde artar bile!
Her zaman olduğu gibi, sözümüz yarım kaldı. Devamı inşallah bir sonraki yazıda olacaktır.
Ulu Çalabımızın yardımları ve koruması, girdiği onurlu yoldan dönmeyen, her türden fedakarlığı cephede ve cephe gerisinde yapan metin yiğitlerimize olsun, Çalabımızın verdiği kut yiğitlerimizin yüreklerinde nişane olsun, yürekler görklü Çalabımızın selamları ile çarpsın.Vesselam.
ÖZGEÇMİŞ
1956 Konya /Beyşehir doğumluyum. İlkokulu Bergama’da –orta okulu İzmir’de, liseyi Konya’da bitirdim. İktisat ve ilahiyat mevzunuyum. 25 yıl imamlık yaptım. 1990 ve sonrasında Konya Postası ve yeni gazetede köşe yazarlığı yaptım.
2005ten itibaren Anadolu da haber –Konya da haber –Türkiye de haber- kampusluyuz.biz ve benzeri sitelerde köşe yazılarımı yayınlamayı sürdürdüm. Turan sesi sitesi ve bazı sitelerde yazılarım yayınlandı. Ulusal kanal-Aydınlık gazetesi çok sayıda haberimi ve röportajlarımı yayınlandı.
Yazılarımı yayınlayan sitelerin sahibi İsmail Ethem Taboru vefat edince yazılarıma bir süre ara verdim.
İngilizceyi İzmir Amerikan Kız Koleji’nde ,(Amerikan kolejli) Arapçayı babam emekli müftü Hüseyin Kaleli’den öğrendim.