Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Estim de Deli Rüzgâr -8

featured

Evet, artık böyle bitmeli: Tanrı Türk’ü korusun. Bayrağımız rüzgârsız kalmasın. Ulu Atatürk’ün değdi gibi Türk’ün rüzgâr tabiatı değişmesin.

HASTA YÜZYIL YORGUN KERVAN[1]

ŞAFAK VAKTİ ÇALAN ÇANLAR

YERYÜZÜ BİR KERVANSARAY

SERGÜZEŞT SERSERİ ÇAĞLAR

 

SUYA DÜŞEN KİMSESİZ AY

SESİN KALBİMDE ÇINLAR

ÂSUMÂNI SARAR BİR YAY

 

SESİN İNSAN SESİ MİDİR

SOYUNSUN KILIÇLAR KINDAN

NEFESİN İBRAHİM MİDİR

 

ARDIMIZDAN GELEN RÜZGÂR

SÜRÜKLER BİZİ ÇÖLLERE

ÇEKİLECEK ÇİLELER VAR

 

ÇÖLEDİR YOLUMUZ ÇÖLE

ARAYIŞLA BULUNUR YÂR

DAMLALAR BİRİKSİN GÖLE

 

KUM TÂNESİ GİBİ YANAR

GÖĞSÜMDEN SÜZÜLEN KERVAN

BİR İZ ARAR, BİR İZ ANAR

 

HASTA YÜZYIL YORGUN KERVAN

VAHALARLA TAŞSA DA ÇÖL

HASTA YÜZYIL YORGUN KERVAN

 

SUSUZLUK SENFONİSİ

Belki benden, belki gökten bir ses var

Baktım yere, baktım göğe zor seçim

Ey Şehsuvar, toprağını kim suvar

Susuzum, susuzum; kurudu içim

Belki benden, belki gökten bir ses var

 

Gün gelir biter su, bilen biliyor

Şu derin kuyudan kim su çekecek

Titreyen ışığı imdat diliyor

Sarı lamba ha söndü, ha sönecek

Gün gelir biter su, bilen biliyor

 

Semâ mı delinen, yoksa ruhum mu

Hangi ilmek sökük gök kiliminde

Bozuk olan kök mü, dal mı, tohum mu

Çok toprak taşındı aşk ikliminde

Semâ mı delinen, yoksa ruhum mu

 

Yağmur gibi yağan nedir enseme

Yüzümü yaysam da derim taşlara

Bu şehir benimle döner serseme

Karışıp gözümden akan yaşlara

Yağmur gibi yağan nedir enseme

 

Yollara uzanan gövdem hangisi

Mezarlar atılmış şehrin içine

İçlerinden en cüretkâr birisi

Soruyor İran’a, Çin’e, Maçine

Yollara uzanan gövdem hangisi

 

Afrasyab fırlayıp bomboş mezardan

Atar etrafına garip bir nazar

Rüzgâr Akdeniz’e düşer Hazar’dan

Elinde su kalemi bir cönk yazar

Afrasyab fırlayıp bomboş mezardan

 

Bulutlar… bulutlar kefeni midir

Tarihten süzülen kahramanların

Ki hangi kilimin desenleridir

Hangi şehrin, dağın, sahraların

Bulutlar… bulutlar kefeni midir

 

Kıtaları birleştiren kristal

Yağmur damlasının içinden bakar

Ey meskenet! Bir damlacık bir risk al

Bak gör koru o vakt nasıl yakar

Kıtaları birleştiren kristal!

 

Bu yağmur duası eski çağlardan

Kurt neslinin yüreğine yol verdi

Aşarak geldiler demir dağlardan

Su serptiler kentler dönüşüverdi

Bu yağmur duası eski çağlardan

 

Yırtarak göklerin kefenlerini

Bereketi oylum oylum yağdırsak

Buluştursak o dua ellerini

Asumanın memesini sağdırsak

Yırtarak göklerin kefenlerini

 

Belki benden, belki gökten bir ses var

Baktım yere, baktım göğe; zor seçim

Ey Şehsuvar! Toprağını kim suvar

Susuzum, susuzum kurudu içim

Belki benden, belki gökten bir ses var”

 

Son şiirim yine Turan’a dönüş. Turan’a nasıl döneriz? Elbette rüzgâr yeleleri ile uçan Turan atları ile…

“Rüzgâr yeleleriyle uçar turan atları

Taşır sevdalarını gümüşten kanatları

İnsan insanda doğar, gönül saraylar yapar

Toprağa suyu salar, sevgidir sanatları

 

Hep dillerde türkümüz, Turan olsun ülkümüz

Vatan millet sağ olsun, Tanrım Türk’ü korusun”

 

Evet, artık böyle bitmeli: Tanrı Türk’ü korusun.

Bayrağımız rüzgârsız kalmasın.

Ulu Atatürk’ün değdi gibi Türk’ün rüzgâr tabiatı değişmesin.

 

SON

[1] Suyun Bittiğini

Kavrayan İnsanoğlunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!