Ekonomik çıkmazda kalınmasının nedeni sadece ülkenin sağlıklı bir ekonomi sistemine ve üretim modeline sahip olmaması değil elbette… Tüketim konusunda da, bir planlamaya sahip olmayışımız önemli bir neden.
Sınırlarını belirlemekte zorlananlar ve ihtiyacı olmadığı halde bir şeyler almaya ve de sorumsuz tüketime yönelenler zaman içinde tüketim bağımlısı haline geliyorlar… Bu durum, devletin ekonomi politikaları içinde, kişiler içinde geçerli. Ki iradesizce tüketime yönelenler, yolun sonunda çok yoruluyor.
Bu arada kapitalizm boş durmuyor.
Toplumun yokluğu ve yoksulluğu umurunda değil. Her ortamda, bir yolunu bulup birilerinin cebinden aldığını, kendi cebine boşaltmayı başarıyor. Büyük sermaye sahipleri, kapitalist sistem çeşitli araçlarla, sürekli toplumu tüketmeye çağırıyor. Özellikle de sosyal medya; bireysel tercihleri, insan ilişkilerini, tüketim olgusunu yönlendiren önemli bir süreç…
Columbia Üniversitesinin Nobel ödüllü öğretim üyesi Prof. Stiglitz kapitalizmin adım adım toplumu nasıl sömürdüğünü ve yozlaştırdığını yazmış; diyor ki,
“Ben kapitalizmim!
Çıkarlarım uğruna kocaman bir moda endüstrisi yarattım! İstediğimi de elde ettim, 17 yaşındaki kızların çoğu dış görünüşlerinden rahatsız.
Ben Kapitalizmim! Bir kadının bir moda dergisini 15 dakika karıştırması kendi vücudunu beğenmemesine yetiyor!
Ben Kapitalizmim ve bakış açınızı öyle bir değiştirdim ki, hırsız bir CEO’nun hayat hikâyesi sizin için “azim ve başarı hikâyesi” olabiliyor.
Elbette bütün kapitalistler birer “aziz” gibi konuşacaklar, tıpkı Bill Gates gibi, 150 milyon dolarlık 66.000 m2 bir evde yaşayan bir aziz!
Her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz bir koşu bandının üstünde fazla yağlarınızı eritmek için ter döküyorsunuz!
Afrika kıtası dünyanın altın rezervlerinin %90’ını elinde bulundurmasına rağmen, dünyada sadece 4 tane Afrikalı milyarder var.
Ben Kapitalizmim ve Afrika kıtasından her sene $8,5 milyar değerinde pırlanta çıkıyor, kıtanın açlık sorununu çözmeye yetecek miktar…
Ben Kapitalizmim ve yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz aynı tişörtü haftada iki kez giymeye utanıyorsunuz.
Ben Kapitalizmim ve yine başardım! Bütün insanları dolapları tıka basa dolu olduğu halde giyecek hiçbir şeyleri olmadığına inandırdım.”
İşte böyle! Kapitalist sistem zaman içinde insanları, mutsuz, birer tüketim bağımlısı haline getirebiliyor…
Jean Baudrillard’da belirttiği gibi “gerçek ve sahte ihtiyaçlar arasındaki çizgi belirsizleşmeye başladığı andan itibaren insanlar artık ihtiyaçlarını değil sadece çeşitli duygusal tatminler satın almaya başlıyor. İnsanlar varlığını metalar üzerinden sağlamaya başladığı andan itibaren ise tüketim toplumunun gerçekleştiğini söyleyebiliriz.”
Diyeceğim o ki, ekonomi modeli konusunda bir türlü yolunu çizememiş… Ekonomisini üretim yerine tüketim üzerine inşa etmiş bir ülkede yaşayan biz sıradan vatandaşa düşen, kapitalizmin tüketim toplumu ve bağımlısı yapma oyunlarına karşı iradeli olmaktır.
Bu ekonomik çıkmazdan en az yara alarak, ÇARELERİ tüketmeden çıkmak için yine iş başa, vatandaşa düşüyor. “İktisat az şeyi çoğaltır israf çok şeyi azaltır.” Hz. Ali