Ferdi Tayfur gibi hayatı ve duyguları derinlemesine yaşayan bir insanı anarken, onun bize bıraktığı duygu yüklü mirasın, şarkıların ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Bizler bir dönem o şarkılarla direnmiştik yaşatılanlara, acılara, ayrılıklara hatta yalnızlıklarımıza… Mekânı cennet, ruhu şad olsun.
Yere göğe sığdıramadıklarımızı bir gün bir tabuta sığdırıyoruz. Gece bile ışık olmadan uyuyamayanları karanlığın en derin sessizliğine bırakıyoruz. Artık onun tek bir adresi var. O günden sonra ne gönüller kazanma çabası ne de buna şansı olacak. Yaşattıklarıyla ve hatıralarıyla hatırlanacaktır ancak.
Hayatın geçiciliği, insanın sonlu oluşu… Aslında bunları hep biliriz ama gerçekten farkına varmak, derinlerde hissetmek için bir “son” gerekirmiş gibi gelir insana. Yine de, yaşamı anlamlandırmak ve her anın kıymetini bilmek için bu farkındalık, en büyük ders değil midir insana?
Bir tabutun içine sığdırılan hayatlar, bize her şeyin ne kadar kısa ve ne kadar savurganca harcanabilir olduğunu hatırlatmıyor mu? Hırslarımız, bencilce arzularımız, kaçırdığımız fırsatlar… Bunlar, aslında ne kadar önemsiz ne kadar küçük görünüyor o an. Ölüm, bizi hakikatin çıplak yüzüyle baş başa bırakırken, sevgi ve dostluktan başka hiçbir şeyin anlamı kalmıyor.
Gerçekten insanı en çok etkileyen şeyler bunlar. Çünkü hayat, sevdiklerimizle paylaştıklarımızdan ibaret. Onların yokluğu ya da o paylaşımların son bulacağı gerçeği, en derin korkularımızdan biri…
Bu hisler içinde en çok anılara tutunuyorsunuz…
Sevdiklerimizden kopma düşüncesi, anıların üzerimize bıraktığı o derin ağırlık…
Hem mutlu eden hem de hüzün veren bir yük. Yine de bir yandan da o anılar sayesinde sevdiklerimiz hep bir şekilde bizimle. Onları düşünmek, hissetmek, hatıralarda yaşatmak, belki de ölümün bile aşamadığı bir bağ yaratıyor aramızda.
Sevdiklerimizi artık göremeyeceğimizi, aynı havayı soluyamayacağımızı, beraber yeni bir anın içinde olamayacağımızı düşündüğümüzde, fark edişin ağırlığıyla bir iç hesaplaşma başlıyor. O an bir şeyler netleşiyor. Gerçekten önemli olan, sevdiklerimizle paylaştığımız anılar, onları hissetmek ve yaşarken kıymetlerini bilmektir.
Her yeni gün, sevdiklerimize sarılmak, onlarla paylaşmak ve anı yaşamak için yeni bir fırsattır.
İşte bu, yaşadığımız anın bize sunduğu en büyük hediyedir. Sevdiklerimize, onların bizim için ne kadar değerli olduklarını hissettirmek, hayatta iken bu sevgiyi göstermenin yollarını aramak, belki de en insani davranıştır.
Ama işte, biz insanoğlu… Bir süre sonra unutuveriyoruz bu gerçekleri. Günlük telaşlar, sıradan alışkanlıklar, hiç bitmeyecek sandığımız koşuşturmalarla kendimizi oyalıyoruz. Belki bu unutkanlık, yaşamaya devam etmemizi sağlayan bir savunma mekanizması. Ancak unutmak, farkındalığın yükünden kaçmak demek değil mi bir yandan da? Yaşamın akışına kapılıp bu hakikati yitiriyoruz.
Hayata dair bir motto, bir rehber gerekirse, o da “zamanı doğru yaşa” olur.
Geçmişin yükünü taşıyamayız, geleceğin belirsizliğini de değiştiremeyiz. Ama “şu anın” ve her nefesin kıymetini bilmek elimizdeki tek gerçeklik; Belki de ölüm karşısında bırakabileceğimiz en anlamlı ayak izlerimiz…
Kaçımıza nasip olur bilmem ama bu farkındalıkla dolu bir yaşam, sevdiklerine unutulmaz anılar bırakır, şarkılar yaşatır.
Evet, şarkılar her zaman yaşamaya ve yaşatmaya devam eder. Çünkü bir şarkı, sadece bir melodi ya da söz değil, aynı zamanda anılarımızın, duygularımızın ve özlemlerimizin taşıyıcısıdır. Sevdiğimiz insanların, yaşanmışlıkların, hatta acıların yankılandığı bir köprü gibidir.
1980’lerden 2000’li yıllara selam olsun.
Ferdi Tayfur’un şarkıları gibi, yüreğimize işleyen eserler, zaman geçse bile bizi kendimize, geçmişimize ve hissettiklerimize bağlamaya devam eder.
Şarkılar, unutulmasın diye yazılmış hatıralardır aslında. Yaşatan da onları dinleyen, hisseden ve anlamlandıran bizleriz. Çünkü biz yaşadıkça, o duyguların sesi hiçbir zaman susmaz.
Ferdi Tayfur gibi hayatı ve duyguları derinlemesine yaşayan bir insanı anarken, onun bize bıraktığı duygu yüklü mirasın, şarkıların ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Bizler bir dönem o şarkılarla direnmiştik yaşatılanlara, acılara, ayrılıklara hatta yalnızlıklarımıza… Mekânı cennet, ruhu şad olsun.