H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Karanlık Zenginler Yurduna Döndü Ülke!..

featured

Bir ülke, zenginleri yüzünden değil; yoksullarının sessizliği yüzünden çöker. Sebepsiz zenginliğe susmak, yarının yokluğuna razı olmaktır. Artık bu soruyu yüksek sesle sormak zorundayız: “Bu zenginler nereden çıkıyor, nereden bu çeşmenin suyu?” Ülkenin bu kadar yoksulu varken. Ve şunu unutmamalı: Paranın bu kadar karartıldığı ve emeksiz kazancın olduğu yerde adalet olmaz, Adaletin olmadığı yerde de bir ülkenin geleceğe dair umudu olmaz.

Son yıllarda ülkemizde iki ayrı insan manzarası dikkat çekiyor.

Sokakta bir yanda çöpten yiyecek toplayanlar, diğçer yanda kaynağı belli olmayan parasıyla, lüks içinde yaşayan zenginler…

İki ayrı dünya…

Ve bu uçurum, artık sadece ekonomik değil, ahlaki bir yara haline geldi.

Eskiden bir insan zengin olduğunda, ardında bir hikâye aranırdı.

“Çok çalıştı, direndi, sabretti” derdi insanlar.

Şimdi ise “Kimin yakını, hangi ihaleyi aldı, neyi sattı?” diye soruluyor.

Artık herkesin sustuğu yerde, para konuşuyor. Ama bu paranın bir dili, bir ahlakı, bir vicdanı yok. Rengi kara.

Kara para, yalnızca yasa dışı yollarla kazanılan bir servet değil; aynı zamanda topluma sızmış bir virüs gibidir. Emeğin anlamını, alın terinin kutsiyetini, helalin gücünü törpüler. Gerçek zenginliğin ölçüsü çalışmak ve üretmek iken; bu yeni sınıfın tek sermayesi, yasa dışı ağlar, sahte faturalar, örtülü anlaşmalardır.

İşin en acı tarafı şu: Bu kişiler sadece sistemin boşluklarından faydalanmaz, sistemin ta kendisine dönüşürler. Güç, parayla birleştiğinde, yolsuzluk normalleşir; hukukun yerini ilişkiler, ahlakın yerini imaj alır.

Zenginlik, başarıyla değil; bağlantıyla, yakınlıkla, güçle ölçülür hale geldi.

Üretmeden zenginleşmenin meşru görüldüğü bu düzen, yalnızca adaleti değil, toplumsal barışı da kemiriyor. Çünkü halk, emeğinin karşılığını alamadığında umut değil öfke büyütür.

Ve en tehlikelisi de şudur: bu öfkeyi sessizleştirdiğinizde, halk kendini çaresizliğe teslim eder.

Sebepsiz Zenginlik: Yeni Bir Asalet

Bugün bazı insanlar bu ülkede, ne iş yaptıkları bile bilinmeden milyonlarca liralık evlerde yaşıyor. Geçmişte aristokrasinin “soylu doğmakla” kazandığı ayrıcalıklar, şimdi bazı ailelere, gruplara, cemaatlere, iktidara yakınlıklara devredildi.

Yeni bir asalet sınıfı oluştu. Ama bu kez ne kültürleri var, ne de sorumlulukları. Son derece yozlaşmış bir gurup.

Çünkü kolay kazanılan para, kolayca harcanır. Ve harcamak, üretmekten daha çok ödüllendiriliyorsa, çürüme kaçınılmazdır.

Bu yozlaşmışlık gençliği de zehirliyor.

Bu adaletsizlikle büyüyen bir gençlik var şimdi. Okuyan, çalışan, hayal kuran ama hiçbir kapıyı açamayan bir nesil. Diploma, bir umut değil artık. Zaten özel okullar bu sorunu da çözmekte…

İşte bu yüzden gençler ülkeden gitmek istiyor. Sadece daha iyi bir maaş için değil…Daha adil bir düzen, daha insanca bir yaşam, emeğe verilen değer için. Çünkü sistem, liyakati değil sadakati ödüllendiriyor.

Bu Böyle Gitmez…

Bir ülke, zenginleri yüzünden değil; yoksullarının sessizliği yüzünden çöker.

Sebepsiz zenginliğe susmak, yarının yokluğuna razı olmaktır.

Artık bu soruyu yüksek sesle sormak zorundayız:

“Bu zenginler nereden çıkıyor, nereden bu çeşmenin suyu?” Ülkenin bu kadar yoksulu varken.

Ve şunu unutmamalı:

Paranın bu kadar karartıldığı ve emeksiz kazancın olduğu yerde adalet olmaz,

Adaletin olmadığı yerde de bir ülkenin geleceğe dair umudu olmaz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!