Boşanmak veya ayrılmak isteyen kadınların maruz kaldığı şiddet ve cinayetlere karşı, evlilik sözleşmesi benzeri hukuki bağlayıcılığı olan “Boşanma Sözleşmesi”nin zorunlu hale getirilmesi önerilmektedir. Bu sözleşme, kadınların can güvenliğini sağlamayı, şiddeti caydırmayı ve devletin bu süreci denetlemesini amaçlayan bir hukuki çerçevedir. Çünkü boşanmak da, yaşamak da haktır.
Bazı kadın ölümleri aniden gelmez. Ayak sesleri vardır. Birikmiş korkular, defalarca verilmiş ama tutulmamış sözler, uzaklaştırma kararları, telefon ekranında biriken tehdit mesajları, kapı önünde sessizce bekleyen öfke…
Ve sonra bir kadın ölür.
Çoğu zaman bir sokakta, bazen çocuklarının gözü önünde. Bazen şahit dahi olmadan, bir sessizlikte kaybolur. “Ayrılmak istediği için”, “boşanmak istediği için” ya da “hayır dediği için” öldürülür.
Sessiz bir cinnet hali yaşıyoruz
Bu ülkede kadınlar hâlâ ayrılmak istedikleri erkekler tarafından öldürülüyor. Bu bir istisna değil, ne yazık ki artık istatistik. Her yıl yüzlerce kadın boşanma sürecindeyken hayatını kaybediyor. Ve çoğu zaman bu ölümlerin ipuçları daha önceden biliniyor. Korkular dile getirilmiş, şiddet şikâyet edilmiş, uzaklaştırma kararı alınmış. Ama sistem “yaşatmayı” başaramıyor…
Şiddete Karşı Boşanma Sözleşmesi Önerisi…
Evlilik bir sözleşmeyle başlıyor. Nikâh kıyılıyor, imzalar atılıyor, şahitler huzurunda birliktelik resmiyet kazanıyor. Peki ayrılık neden bu kadar sahipsiz?
Boşanma, iki insanın yollarını ayırdığı medeni bir süreç olması gerekirken, özellikle kadının ayrılmak istemesi bir savaş ilanı gibi algılanıyor.
“Benimsin ya da kara toprağın” zihniyeti, kadını birey değil mülk gibi gören çarpık anlayış hâlâ canlı.
Boşanmak isteyen kadınların “öldürülme korkusu” ile yaşamaya mahkûm olduğu bir toplum, medeni değil; vahşi bir düzendir.
Ve bu düzene artık bir hukukla, vicdanla, ortak iradeyle dur demek zorundayız.
İşte bu nedenle bir önerim var:
Tıpkı evlilikte olduğu gibi, boşanma sürecinde de tarafları koruyan, yaşam hakkını güvence altına alan, hukuki bağlayıcılığı olan “Boşanma Sözleşmesi” zorunlu hale gelmeli.
Boşanma Sözleşmesi nedir?
Bu sözleşme, boşanma sürecindeki kadın ve erkeğin karşılıklı haklarını belirleyen, özellikle de kadının can güvenliğini sağlayan bir hukuki çerçevedir.
Bu belge; tarafların birbirine zarar vermeyeceğini taahhüt ettiği, şiddetin önüne geçilmesini sağlayan, dijital ve fiziksel sınırları belirleyen ve devletin bu süreci denetleyip müdahil olmasını sağlayan bir düzenleme içerir.
Neden gerekli? Çünkü ölüyoruz…
Bir kadın, boşanma dilekçesini verdikten sonra en az 6 ay boyunca sistemli olarak tehdit ediliyor, takip ediliyor, bazen polis karakoluna 10’dan fazla kez başvuruyor. Ama hâlâ öldürülüyor.
Boşanma sözleşmesi, bu süreçte kadının yalnız olmadığını, artık “bu ülkenin hukukunun, toplumunun ve devletinin onun yanında olduğunu” gösteren bir belgedir.
Şiddete karşı güçlü bir caydırıcılık aracıdır. Ayrılığı kabullenmeyen zihniyete karşı, “bu kadına zarar verirsen bunun ağır bedeli olur” diyen net bir iradedir.
Sonuç:
Bazı kadın ölümleri kader değil, ihmaldir, sessizliktir. Toplumun göz yummasıdır.
Ve biz, artık görmeliyiz.
O yüzden bu yazı bir çağrıdır:
Meclise, yargıya, sivil topluma, öğretmenlere, gazetecilere ve toplum vicdanına…
Boşanma sözleşmesi yasalaşsın. Kadınlar yaşasın. Boşanmak da haktır, yaşamak da.