Tanrı Dağı’ndan esen kutlu rüzgâr, yeniden Türk’ün yüreğini tutuşturmuş, zincire vurulan Bozkurt’un sesi dağları, şehirleri, vicdanları sarsmıştır. Bu ses, Ergenekon’dan çıkan ataların çağrısıdır. Ve bugün Türkler, tıpkı destanlarda olduğu gibi, bir sesle, bir nefesle yeniden bir araya gelmektedir.

Tarih boyunca Türk’ü durdurmak isteyenler önce onun önderine saldırmıştır. Esarete alınan her büyük Türk evladı, milletin kaderini değiştiren bir kıvılcım olmuştur. Bugün Prof. Dr. Ümit Özdağ’a uygulanan tutuklama, sadece bir şahsa yönelmiş değil, Türk milletinin özüne, töresine, geleceğine karşı yapılan düşmanca bir hamledir.
Zulmün en karanlık anı, Türk’ün en büyük dirilişinin habercisidir. Göktürkler’de Bilge Kağan’ın, Oğuzlarda Kürşad’ın, Anadolu’da Atatürk’ün dirilişi hep düşmanın hukukuyla bastırılmak istenmiş; ama her seferinde millet, o zincirlerin parçalanmasıyla yeniden ayağa kalkmıştır.
Bozkurt’un Haykırışı: Zincir Kırılacak, Hesap Sorulacak Türk milletinin kaderi, tarihin her döneminde ateşle sınanmıştır. Ne zaman ki Türk’ün töresi çiğnenmiş, ne zaman ki milleti esaretle sindirmek istemişlerdir, o zaman Ergenekon’un derinliklerinden bir Bozkurt’un haykırışı yükselmiştir.
Bugün de o çağın içindeyiz. Ümit Özdağ’ın tutsaklığı, bir milletin iradesine vurulmuş zincirdir. Fakat o zincirin her halkası, Türk’ün bağrında büyüyen öfkeyle çatırdamaktadır.
Tanrı Dağı’ndan esen kutlu rüzgâr, yeniden Türk’ün yüreğini tutuşturmuş, zincire vurulan Bozkurt’un sesi dağları, şehirleri, vicdanları sarsmıştır. Bu ses, Ergenekon’dan çıkan ataların çağrısıdır. Ve bugün Türkler, tıpkı destanlarda olduğu gibi, bir sesle, bir nefesle yeniden bir araya gelmektedir.
Bu bir partinin meselesi değildir. Bu, Türklüğün son kalesi, son nefesi, son direnişidir. Ve bizler, zincirlerin kırılacağına, bu tutsaklığa boyun eğilmeyeceğine, hesabın günü geldiğinde sorulacağına ant içtik.
Türklük ruhu uyanmıştır. Şimdi yürüyüş, yüce dileğe doğrudur. Ve o yürüyüşün öncüsü, zinciri kıracak olan Ümit Özdağ’dır.