Erol Sunat
Erol Sunat
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Orhan’dı,, Gerçek Bir Hükümdardı

Orhan’dı,, Gerçek Bir Hükümdardı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Erol Sunat’ın bu yazısı, Osman Bey’in oğlu Orhan Bey’in hayatına ve hükümdarlığına odaklanmaktadır. Orhan Bey’in, Moğol istilasının yaralarını henüz saramamış bir Anadolu’da beyliğin başına geçtiği anlatılmaktadır. Bursa’nın fethinin Osmanlı Devleti’nin kuruluşu için bir dönüm noktası olduğu ve bu olayın Orhan Bey’in babasının hayallerini gerçekleştirdiği vurgulanmaktadır. Kaynaklar ayrıca, Orhan Bey’in askeri başarılarına, İznik’i alarak Selçuklu varisi olma iddiasına ve Anadolu’da siyasi birliği sağlama yolundaki ilk adımlarına değinmektedir. Metinler, Orhan Bey’in kişisel özelliklerini, ailesini ve yaşadığı büyük acıları da ele alarak, onun Osmanlı İmparatorluğu’nun temelini atan gerçek bir hükümdar olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Osman Bey oğlu Orhan Bey, Beyliğin başına geçtiğinde, Anadolu Moğol istilasının o acı ve ızdırap dolu yaralarını tam olarak saramamıştı. Moğollar, kurmuş oldukları İlhanlı Devletiyle, Anadolu üzerindeki gölgelerini devam ettiriyorlardı.

Moğol zulmüne, Moğol talanına, çekirge sürüsüne benzeyen işgaline karşı koyan şehirlerde taş üstünde taş, gövde üzerinde baş bırakmayan gaddar ve acımasız Moğol Noyanları, tarihe yapmış oldukları katliamlarla geçtiler.

Anadolu’ya vahşet ve soygun olarak, “Baycu yılı” denen bir yıl yaşatan Baycu Noyan bu Noyanların en başında gelir.

Selçuklunun uç Beyi olan Ertuğrul Bey, Doğu Roma sınırında çarpışarak, oldukça büyük taraftar topladı. Oğlu Osman bayrağı çok daha ilerilere taşıdı. Ve Bursa önlerine geldi.

Çağırdı hasta yatağında yanına Orhan’ı. Beyliğini ve hayallerini ona emanet etti.

Orhan, bu hayalleri çok daha ileriye taşıyacak, oğlu Murada çok daha büyük hayaller ve hedefler işaret edecekti. Önünde Beylikten devlete geçişini tescil edecek bir fırsat vardı.

O fırsatın adı Bursa’ydı…

Bursa devlet demekti…Beylikten devlete açılan kapı demekti…İstanbul’a giden yol demekti…

Daha babası zamanında Bursa’nın etrafındaki kaleleri birer birer aldı. Bursa, yardım gelemez, yardım alamaz bir hale geldi.

Doğu Roma iç ve dış kavgalarla o denli meşgul bir haldeydi ki, Bursa’nın yardımına koşamazdı ve koşamadı. Bursa Tekfuru, şehri Orhan’a teslim etmek zorunda kaldı. (1326)

Orhan’ın Bursa’yı almasından sonra, devlet oldu Osmanlı. O devrin tarihçilerine göre, Bursa’nın tesliminden sonra şehre ilk Ahi Hasan girdi. Ahi Hasan, Şeyh Edebali’nin kardeşinin oğluydu.

Bursa’da bu yeni devletin ilk payitahtı.

Rahmetli Tarih Hocam Kahramanmaraşlı Lütfü Ernur, Osman Gazi’nin Bursa ile ilgili vasiyetini şöyle anlatırdı.” Oğul, Bursa’yı al Gülizar et, beni de Gümüşlü Kümbete göm.”

Osman Bey oğlu Orhan’dı, gerçek bir Hükümdardı…

*****

Anadolu Beylikleri, Orhan’ın hedefini, manevrasını, nereye varmak istediğini göremediler. Beylikten devlete geçen bu hamlenin İznik’e, oradan bütün Kocaeli yarımadasına uzanacağını da…

İznik’in bir başka önemi daha vardı…

İznik, Selçuklunun ilk Başkentiydi. Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından fethedilip, Selçuklu Payitahtı yapılmıştı. Orhan, İznik’i almakla, Selçuklunun varisi olma iddiasına da sahip oldu.

Anadolu Beylikler dönemini yaşıyordu. Moğol Beyliği olan Eretna Devleti, Karamanoğulları, Candaroğulları gibi Beylikler, kendini Selçuklunun varisi olarak görüyorlardı.  Bu konuda, Selçuklunun varisi benim diyen Beyliklerin başında Karamanoğulları geliyordu. Selçuklunun Payitahtı Konya’yı kendilerine Payitaht yapmışlardı.

Ancak Anadolu Beylerinin hiçbiri, Orhan Bey çapında değillerdi. Bunu tabi ki kabullenemediler. Ancak zaman, Orhan’ın yıldızını parlattı. Orhan’la mücadeleye girerken bir değil üç kere düşünmeleri gerektiğini anladıklarında, iş işten geçmişti.

Baht ve taht yıldızı, devlet olmaya doğru giden yol, 1324 yılından itibaren Osman oğlu Orhan’ın yolunu aydınlatıyordu.

*****

Orhan için derlerdi ki, “Okundan kaza, kılıcından ölüm ders alırdı. Mü ‘mine rahmet, kâfire zahmetti.”

Orhan, Ertuğrul’un ve Osman’ın hayallerine eriştirdi Beyliğini. Dedesi ve babası Bey idiler. Orhan, beylerin en ulusu oldu…Devlet oldu…Hükümdar oldu…

1281 yılında doğan Orhan, Selçuklu Veziri Ömer Bey’in kızı Kameriye Malhun Hatun’la Osman Gazinin oğluydu. Osmanlı tarihinde annesi Türk olan tek hükümdardı Orhan.

Çok küçük yaşlardan itibaren Bey olmak için, Osman Gazi’nin en namlı silah arkadaşları tarafından yetiştirilmiş, manevi yönü ise Şeyh Edebali tarafından tamamlanmıştı.

Son derece merhametliydi. Kolay kızmaz, kızınca da belli etmezdi. Askerlerini ve tebaasını kendisinden fazla korurdu.

Onu anlatan seyyahlar, Anadolu’nun en güçlü hükümdarı olduğunu elinde yüzden fazla kalesi olduğunu anlatıyorlardı.

*****

Bursa düştükten sonra, Orhan İznik’i kuşattı. Bizans İmparatoru III. Andronikos, Orhan’ı durdurmak istiyordu. . Ancak İmparator ve komutanları, Orhan’la boy ölçüşecek kabiliyete sahip değillerdi. Bursa’nın fethinden üç yıl sonra 1329 yılında iki ordu karşı karşıya geldiler., Orhan öyle kesin bir zafer kazandı ki, Kocaeli yarımadası Orhan’ın eline geçti. 1331’de İznik teslim olurken.  Bir Roma Prensesinin savunduğu İzmit 1337’de, Orhan’a teslim oldu. Romanın Anadolu’daki topraklarının neredeyse tamamen Türklerin eline geçti.

Orhan’ın ünlü Beylerinden Akça Koca ve Karamürsel daha sonraları Akça Kocanın adıyla anılacak olan, Kocaeli yarımadasını büyük ölçüde fethettiler.

Bizans taht kavgalarıyla çalkalanırken, yaklaşan Bulgar-Sırp saldırıları karşısında çaresiz kalan İmparator, Kantakuzen, Orhan Bey’den yardım istedi. 1345 yılında Orhan, Şehzadesi Süleyman Paşa’yı yardıma gönderdi. Gelibolu Yarımadasındaki Çimpe kalesi daha 1353 yılında üs merkeziydi. Çimpe’den sonra Şehzade Süleyman Paşa yanında Ece Bey ve Gazi Fazıl Bey isimli komutanlarıyla Balkanlara doğru ilerlemeye başladı. Balkanların yolu açılmıştı.

Orhan, İç Anadolu’daki gelişmelerle de ilgileniyordu. Ankara’daki karışıklardan istifade etmek isten Karamanoğulları Ankara’yı almak istiyorlardı. Ancak Orhan, Şehzadesi Süleyman Paşa’yı bir orduyla Ankara’ya gönderdi. Sivrihisar ve Ankara teslim oldu. Bu olay sonrasında Karamanoğullarıyla Osmanlıyı ilk kez karşı karşıya geldiler. Bu karşılaşma, Osmanlı ile Karamanoğulları arasında gelecekteki büyük mücadelenin başlangıcı olarak görüldü.

Orhan’ın bu girişimi, kurduğu devletin ileride Anadolu Birliğini kurabilmesinin ilk adımlarıydı.

*****

Orhan, Osmanlıyı Beylikten devlet olmaya taşıyandı. Babasının düşünü gerçekleştirmek ona nasip oldu.  Anadolu’nun en güçlü devleti olarak kabul gören bir devleti inşa etti.

Karısı Nilüfer Hatun, halkın arasında, fakir fukarayı gözeten, koruyan, kazanların başına geçip aş dağıtan bir hatundu. Ahali onu o kadar çok sevdi ve benimsedi ki, hayırla anılan ve yad edilen bir hatun oldu ve o günden bugüne anlatılageldi.

Bursa’nın işgal yıllarında Yunan Subayları, Orhan Gazi Türbesine girip, onun yanı başında yatan Nilüfer hatuna ait sandukayı “Orhan’a niçin vardın” diye tekmelemişlerdi.

Orhan’ın en büyük dayanakları karısı Nilüfer Hatun ve Vezirliğe getirdiği bilge kardeşi Alaeddin Ali Paşa’ydı.

Devrinin en ünlü komutanları olan Konur Alp, Turgut Alp, Gazi Abdurrahman, Samsa Çavuş,  Gazi Mihal, Akça Koca ve Kara Mürsel’le İstanbul’un eşiğine geldi dayandı.

Osmanlı hanedanında kardeşlerinin hiçbirine kıymayan, onları yanında tutan ilk ve son hükümdardı.

Osman Bey’in vefatından hemen sonra, Beyliği kardeşi Alaeddin Ali’ye teklif ettiği, kardeşinin kabul etmediği, onunla çalışmak istediği anlatılır kaynaklarda.

Orhan kardeşini devletine Vezir yaparken, diğer kardeşleriyle cenk meydanlarında birlikte savaştığı, kaleler fethettiği anlatılır.

*****

Orhan sağlığında, iki büyük acı yaşadı. İlki Şehzadesi, her mücadelenin hakkından gelen, her tarafa yetişen, ordularına komuta eden Süleyman Paşa’nın talihsiz bir kazada atından düşüp hayatını kaybetmesi, onun ardından da çok sevdiği küçük oğlu Şehzade Halil’in Foça korsanlarınca kaçırılıp iki yıl esir tutulması, ardından büyük bir fidye ile kurtarılmasıydı.

Bu olaylar Orhan’ı çok üzdü, çok yıprattı.

Orhan’ın ne kadar hükümdarlık yaptığı konusunda verilen tarihler çelişkilidir. 1362 yılında vefat etti. Yaklaşık kırk yıl hükümdarlık yaptı diyen kaynaklar olduğu gibi 33 yıl hükümdarlık yaptı diyen kaynaklarda vardır.

Yaşlı Sultan son demlerinde devletinin idaresini Şehzadesi Murat’a teslim etmişti.

Kosova’da şehit düşen Sultan Murat, daha sonra Muradı Hüdavendigar olarak anıldı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.