Sonuç olarak Türk Futbolunun aktörleri aklını başına toplamak zorunda. Yoksa gidişat kötüye değil, felakete hızla sürüklenmekte. Maç yorumu yapacağımıza, Türk Futbolunda yaşanan” İstenmeyen olayları” konuşur dururuz ve bunun sonu gelmez de, Avrupa maçlarındaki iflasımız zirve yapar. Bizden söylemesi…
Değerli okuyucularımız merhaba.
Trendyol Süper Lig’in ikinci haftasında “Türk Futbolu Çağ Atladı!”. Maşallah diyelim. Türkiye Yüzyılına yakışır “Sportif Başarılar” ve “Dünyada eşi benzeri görülmesi mümkün olmayan olaylar” oluyor… Maşallah demeyelim de ne diyelim!
Türk Futbolu nereye gidiyor? Soru budur ve yanıtı bellidir, uçuruma!
Ülkemiz her alanda olduğu gibi “Dünyaya örnek olma” özelliğini sürdürmekte maalesef… Çünkü kötü örnek oluyoruz. Bana futbolu sevdiren rahmetli babam “Bizim zamanımızda Galatasaraylısı Fenerbahçelisi birlikte maç izlerdik ve kim kazanırsa diğeri onu kızdırırdı” derdi. Ezeli rekabeti ve dostluğu ne güzel anlatıyor… Şimdi ise, bırakın yan yana maç izlemeyi, ayrı tribünlerde maçı olay olmadan izleyemiyoruz. Rahmetli Metin Oktay ve Sinyor Can Bartu Galatasaray ve Fenerbahçe arasında olanları görse ne derdi acaba…
Biz buralara nasıl geldik? Türk Futbolu “Hakemler üzerinden kutuplaşma odaklı” olaylar durup duruken bu düzeye gelmedi. Futbolumuzda ilginç bir söylem geliştirildi; “Fenerbahçe 9 yıldır şampiyon olamıyor, en çok puanı toplayıp şampiyon olamayan takımız…” Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç’un bu mantık dışı söylemi, “Futbolu bilmeyen, bölünmeye yatkın” taraftarlar tarafından kabul görüyor. Bu sözleri Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde dillendirseniz, “bu kişi ne diyor?” derler.
Sporda kazanmak olduğu kadar, kaybetmenin de olduğu gerçeğini Avrupalı bilir…
Bu sözler Avrupa hayranlığı olarak yorumlanmasın. Çünkü Avrupalı “Sporun temel amacının sadece kazanmak olmadığını” çok iyi biliyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde büyük takımın başkanı “hakemleri hedef göstermez, gösteremez.” Ama biz de Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç, rahatlıkla hakemleri hedef gösterdi. Sonra fazla değil bu sözden bir hafta sonra, Ankara’da hakem yumruklandı. Dünyaya rezil olduk mu? Olduk… Bu ülkede her hafta maç bitiminde “TFF ve hakemler şu takımı kolluyor” sözlerinden başka yorum duyamaz olduk… Trabzonspor Fenerbahçe maçı sırasında ve sonrasında çıkan olaylardan sonra, ceza vermek için uzun zaman beklendi. Kimisi “Saray’a şikâyet etti” kimisi de “Ligden çekiliriz” tehdidinde bulundu. Trabzonspor taraftarının “taşkınlığı”, Fenerbahçe futbolcularının etkisiz hale getirilmiş taraftara “acımasızca tekmesi” yeterince ceza verilmeden geçiştirildi. Niye “Mahalli İdareler Seçimi” öncesi oy korkusu yüzünden…!
Bu kararların okuması “Ne şiş yansın ne de kebap…” Sonuç olarak Türk Futbolunda çığırından çıkan olaylar peşi sıra geldi. İstanbul’da RAMS Park Ali Sami Yen Stadı’nda maç sonrası Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç’un “Stadı maç sonrası ziyareti…!” olayları ve gerginliği zirveye çıkardı… Savcı bu olaylara ilişkin ikisi Fenerbahçe futbolcusu 5 kişi hakkında “Yaklaşık 6 yılı aşkın hapis cezası istediği” haberleri Türk Futbolunun adliye koridorlarına düştüğü gerçeğini bizlere gösterdi. Şu an adliyeler “Spor Kulüplerinin davaları” ile şenleniyor. Futbol insanımızın en çok sevdiği “spor branşıyken” artık “kutuplaşmanın” odağıdır. Türk Futbolunda “Kulüp yöneticileri, spor yazarları” amigo olmuşlardır. Ne yazık ki durum vahimdir.
Ligimizde ikinci hafta maçları oynanıyor, karşılaşmaların “Futbol yorumu” yerine, “Olayları” konuşuyoruz… Şu rezalete kim dur diyecek… Görünen o ki, hiç kimse… Bu sezon daha ikinci haftada başladı olaylar.
Gelelim İzmir’de çıkan olaylara… Olayların başrolünde yine Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç var. Maçın 46. Dakikasında sayın Ali Koç Fenerbahçe tribünleri tarafına gidiyor, gerekçe “Fenerbahçe taraftarlarının halini hatırını sormak…!” Niye? Deplasmana gelen biletli Fenerbahçe taraftarları içeri alınmaması sorununu çözmek… Peki bu gerekçeyi kabul edelim de koskoca devre arası torbaya mı girdi? Git devre arası, taraftarla maçı izle. Maç bitince de çık… Böylelikle ne olaylar buraya gelirdi ne de futbolcuların konsantrasyonu bozulurdu… Fenerbahçe Başkanına yapılan bu hareket asla kabul edilemez. Burada hem fikiriz… Ama sayın Ali Koç da bu konuda düşünmeli…
Bakın Fenerbahçe için en büyük tehlike “Sevilmeyen kulüp” olma yolunda hızla ilerlemesi… Türk Futbolunun temel taşları olan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş başta olmak üzere, bu ülkenin dördüncü büyüğü, Anadolu kulüplerinin ağabeyi Trabzonspor olmak üzere, kulüplerin deyim yerindeyse herkesin “Şapkasını önüne koyup” düşünmelidir. Artık yönetimler “Kışkırtıcı ve ayrıştırıcı dili” bırakmalıdır. Spor Yazarları “görevlerinin takip ettikleri takımları” tutmak, savunmak olmadığını anlamalıdır. Taraftarlar “Sporun her zaman kazanmak olmadığını” öğrenerek maç izlemeyi öğrenmelidirler. Hakemlerin de insan olduğunu unutmadan eleştiri yapmalıdır ve karşı taraf takımlarının düşman olmadığını bilerek hareket etmelidir.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun özellikle “VAR hakemleri ve saha hakemlerinin kararlarında belli standartları” tutturması konusunda adaleti sağlaması gerekmektedir.
Gelelim takımlarımızın teknik direktörlerine… Değerli okurlarım, futbolun en önemli ayaklarından biri “Teknik Direktör” diğeri de “Futbolcular”… Bu sezon Fenerbahçe’nin başına gelen Teknik Direktör Jose Mourinho önemli bir figür. Ancak birileri Mourinho’nun kulağına bir şeyler fısıldamış olmalı ki, “çok erken Galatasaray’ı ağzına dolamaya” başladı. Bakın bu Fenerbahçe açısından son derece yanlış ve tehlikeli… İcardi’nin belirttiği gibi “bu sözleri Avrupa’nın büyük takımlarında edemez…”
Oldu mu şimdi sayın Mourinho… Olmadı tabii, sizin gibi “Dünya Futbolunun en değerli Hocasına” yakışmadı, yakışmaz… Senin Okan Buruk’a ettiğin sözlere, birileri “Son on yılda Avrupa’da hangi takımı ligde şampiyon yaptınız, Roma’dan niye ayrıldınız, başarınız nedir” diye sorarsa ne diyeceksiniz… Ayrıca iki Lille maçı ve Trendyol Süper Lig’de hakemlerle olan diyaloğu da Fenerbahçe’ye zarar verecek düzeyde…
Nitekim İngiliz futbol yorumcusu Rio Ferdinand, “UEFA Şampiyonlar Ligi’nde Lille’ye elenerek yoluna UEFA Avrupa Ligi’nde devam edecek olan Fenerbahçe’nin Teknik Direktörü Jose Mourinho’yu eleştirdi. Ferdinand, Mourinho’nun hakemlerle olan diyaloglarına ve oynattığı futbola tepki gösterdi. ‘Maçlar sahada kazanılır’ diyerek Mourinho’yu eleştiren Ferdinand, Mourinho’nun Avrupa’da bir takım çalıştırmaya uygun olmadığını belirtti” sözleri manşetlere düşüverdi… Avrupa bize benzemiyor…
Hazır Avrupa Kupaları konusuna gelmişken, Fransa’nın Lille takımını ve Avusturya’nın Rapid Wien takımlarını izlediniz mi? Bunlara bir de Beşiktaş’ın rakibi Lugano’yu da ekleyelim. Takımlarımıza kök söktürdüler. Lugano ilk maçta Fenerbahçe maçında “3 gol”, ikinci maçında “1 gol” attı. Kadıköy’de ilk yarıyı “1-0” önde kapadı. Fransa temsilcisi Lille yaş ortalaması “24”… İlk maçta 19 yaşında sağ içte oynayan Futbolcusu, takımımızın “Sol tarafını” resmen felç etti. Avrupa’nın takımları gençlerine güveniyor, biz de “Genç değil, ada para veriyoruz.” Bunun sonucu Avrupa’da başarısız sonuçlar alıyoruz.
Trabzonspor Rapid Wien maçlarında hezimetten “Kaleci Uğurcan” kurtardı. Trabzonspor Avrupa Ligi’ne veda etti.
Sonuç olarak Türk Futbolunun aktörleri aklını başına toplamak zorunda. Yoksa gidişat kötüye değil, felakete hızla sürüklenmekte. Maç yorumu yapacağımıza, Türk Futbolunda yaşanan” İstenmeyen olayları” konuşur dururuz ve bunun sonu gelmez de, Avrupa maçlarındaki iflasımız zirve yapar. Bizden söylemesi… Hoşça kalın.
NOT: Bize ulaşmak isteyen dostlar [email protected] adresine mail atabilir. Düşünce ve önerilerinizi bekliyoruz. Sevgiyle kalın.