Dikkat edin, halkımız, birilerinin istediği kavgaya hâlâ itibar etmiyor.
En kötü durumlarda milletimin bu derin şuuruna hayranım.
Sele kapılmış zannediyorsunuz, bir bakıyorsunuz kenarda duruyor.
Coşup taştığına bakarak katıldı zannediyorsunuz, bir yer geliyor, “O kadar da olmaz…” diyor ve geri duruyor.
Bilmediğimiz bir ölçüsü var ki herkesi şaşırtıyor.
Bunu görüyoruz da, bir de o ölçüyü yukarıya taşısak…
Yara kaşımalar, olur olmaz kışkırtmalar enerjimizi tüketiyor.
Yoruluyoruz.
Öğrenciler de bu milletin çocukları.
İtirazlarını makul ölçülerle gösteriyorlar.
Gençler mazurdur ama onlar bile ölçülü.
Dünyadaki gösterilere bakın, bizimkiler ne kadar olgun.
(Gerçi gösteri hakkı da kullanılamıyor ya…)
Amerika’da her yeri yağmalarlar.
Medeni batı ülkelerinde de çok sert, yıka döke gösteriler yaşanıyor.
Bir yıl içinde Fransa’da bizim Gezi benzeri uzun süren onlarca gösteri yaşandı.
Yakıp yıktılar.
Bizde birkaç camekan indiği bile nadirdir.
“Onları yapanlar provakatörler” gibi bir klişeye başvurmadan söylüyorum, böyledir.
Öyle de olsa bu kadardır.
Batılılar, bu halde bile problemleri çözüyorlar, biz çözemiyoruz.
Onlar göstericileri anlamaya çalışıyorlar, biz anlama derdinde değiliz.
Son yıllarda olanlar için diyeceğimiz bu.
Yine söylüyorum, enerjmizi boşa harcıyoruz, o kesin.
Asıl dert başka yerde.
Kavga ve çatışmadan beslenenlere fırsat vermemek lazım diyeceğim de, bunu yapacaklar kavgadan besleniyor.
Hayır dış güçlerden bahsetmiyorum.
Dışardakilere fırsat verirseniz kullanırlar, normaldir.
Bizde problem içerdedir.
Dün de içerdeydi, bugün de.
Siyasetçilerimiz, yöneticilerimiz devlet aklıyla hareket etseler, devlet ciddiyeti ve sorumluluğuyla konuşsalar çok şey değişir.
Memleket bir arpa boyu yol alamıyorsa, sebepler içinde temel sebep kavga ve çatışmadır, sosyal anlaşma problemidir.
Açık konuşalım!
İç İşleri bakanımız başta, daha yukarda ve daha aşağıdaki devlet yöneticilerimizden beklentimiz açık.
Herkesi kucaklamalısınız.
Hadi onu yapmadınız, anlamalısınız.
Hadi anlamadınız, olur olmaz şeyler söyleyerek ortalığı germemeniz beklenir.
Devlet aklı sakinleştirmeye çalışır, köpürtmez.
Her ağzını açanın sesini kesmeye kalkmaz.
Her başını kaldırana dinlemeden, anlamadan vurmaz.
Ve Atalar sözü hepimiz için açıktır:
“Taç giyen baş akıllanır.”
Dahası “Bir bardak suda fırtına koparılmaz.”