Biliyorum, haber seyretmesem ruh sağlığımı koruyacağım.
Biliyorum, ama yine de içime işleyen memleket derdiyle duramıyorum.
Bazı kanalların haberleri eski Sovyet televizyonlarını hatırlatıyor.
Bazı devlet görevlilerinin açıklamaları da.
Bazı tartışma programları da.
Devlet kurum ve kurallarla işler.
Keyfîlikle, kişilerin tercihleriyle değil.
Karatmalarla değil.
“Türk ekonomisi pik yapıyor” gibi yalan yanlış açıklamalarla değil.
İnsanlarla dalga geçer gibi “”Üçüncü çeyrekte, 6.7 büyüdük” sahtelikleriyle değil.
Salgında dünyaya örnek olduk yalanlarıyla değil.
Avrupa’nın en kötüsü iken “en iyisi biziz” aldatmacasıyla değil.
Katar’a veya başka bir yere ne sattığımızı, kaça sattığımızı gizlemekle değil.
Değil.. değil.. değil!
Devlet halkına açık olur.
Sorulara cevap verir.
Devletin halkına karşı ticari sırrı olmaz.
Hükumetin geri durulamaz görevi halkına hesap vermektir.
Ağzını açana suç isnad etmekle olmaz.
Susturmakla olmaz.
Olmaz!
Hükumet her istendiğinde hesap verir.
Her şekilde hesap verir.
Devlet aklı, kanun nizam böyle işler.
Toplum düzeni de…
Reform diyorsak bozduğumuzu kabul ediyoruz demektir.
Düzeni, sistemi, doğruyu-yanlışı hatırlamak zorundayız.
Bu duruma ne idüğü belirsiz rejim arayışlarıyla geldik.
Cumhurbaşkanlığı sistemi diye bir sistem olmadığını yaşadığımız sistemsizlik her gün bize ihtar ediyor.
Bu yoldan dönmeliyiz.
Yoksa…
Çok geç olacak!