Tarihten alınan dersler ışığında, Türkiye’nin güvenlik politikalarındaki başarısı tesadüf değildir. Bu başarının temelinde, millî çıkarları önceleyen ve ehliyetli kadrolar tarafından yönlendirilen bir devlet aklı yatmaktadır. Ancak diğer alanlarda aynı yaklaşımın eksikliği, yönetimdeki çelişkilerin temel nedenlerinden biridir. Devletin gelecekteki başarısı, tüm alanlarda liyakat ve millî vizyonu esas alan bir yönetim anlayışına bağlıdır.
Tarihin her döneminde, devletlerin varlığını koruma ve güç kazanma mücadeleleri, stratejik akıl ve uzun vadeli planlarla mümkün olmuştur. Bugün Türkiye’nin Suriye ve diğer coğrafyalarda attığı adımlar da bu tür bir devlet aklının göstergesi olarak değerlendirilebilir. Irak, Libya, Azerbaycan, Afganistan ve Somali gibi bölgelerde uygulanan politikalar, güvenlik ve dış ilişkilerdeki başarının tesadüf olmadığını ortaya koymaktadır.
DEVLET AKLININ BAŞARISI
Güçlü devletlerin tarihi, doğru kadrolar ve stratejik hamlelerle yazılmıştır. Örneğin Osmanlı İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmet döneminde Bizans’ı fethederken hem askeri hem de diplomatik aklı etkin şekilde kullanmıştır. Aynı şekilde, Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılırken, ehliyetli ve liyakatli kadroların doğru kararları milletin varlığını ve vatanın bütünlüğünü korumuştur.
Benzer bir şekilde, günümüz Türkiye’sinde güvenlik politikalarını şekillendiren kadroların ehliyet ve liyakat sahibi olduğu görülmektedir. Ancak diğer alanlardaki (ekonomi, tarım, sağlık gibi) yönetim anlayışlarında aynı başarıdan söz etmek güçtür.
İDEOLOJİK TEMELLERİN ÖNEMİ
Tarih boyunca güçlü devletler, milliyetçi bir anlayışla hareket eden kadrolar sayesinde ayakta kalmıştır. Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı, liyakatsiz yönetimlerin devletin kurumlarını zayıflatmasıyla hızlanmıştır. Benzer şekilde, Osmanlı’nın son döneminde ehliyetsiz kadroların yükselişi, imparatorluğun çözülmesine neden olmuştur.
Bugün de devletlerin varlığı ve bütünlüğü, ideolojik doğrultusunu kaybetmeyen ve millî menfaatleri önceleyen kararlarla mümkündür. Türkiye’nin güvenlik politikalarındaki başarısı, bu doğrultuda hareket eden bir stratejik akıl tarafından yönetildiğini göstermektedir.
SONUÇ
Tarihten alınan dersler ışığında, Türkiye’nin güvenlik politikalarındaki başarısı tesadüf değildir. Bu başarının temelinde, millî çıkarları önceleyen ve ehliyetli kadrolar tarafından yönlendirilen bir devlet aklı yatmaktadır. Ancak diğer alanlarda aynı yaklaşımın eksikliği, yönetimdeki çelişkilerin temel nedenlerinden biridir. Devletin gelecekteki başarısı, tüm alanlarda liyakat ve millî vizyonu esas alan bir yönetim anlayışına bağlıdır.
