Atsız Burucu
Atsız Burucu

İnanç, Tesadüf ve Sorgulamanın Kıymeti Üzerine

featured

Metnin ana fikri, inancın sorgulanması, akıl ve vicdanla birleştirilmesi gerektiği, tesadüf ve yaratıcı kavramlarının bilimsel yaklaşımla değerlendirilmesi ve son olarak inanç veya inançsızlıktan bağımsız olarak saygı, dürüstlük, vicdan ve adalet gibi evrensel değerlerin önemidir. Metin, inançların sadece geleneklerden devralınmaması, kişisel bir sorgulama ve anlama sürecini içermesi gerektiğini vurgular. Ayrıca, farklı düşünenlere karşı hoşgörülü olunması ve kimseye inancından dolayı üstünlük veya eksiklik atfedilmemesi gerektiği belirtilir.

Eskiden sık sık şöyle düşünürdüm: “Ateistler nasıl olur da bu kadar tesadüfe inanır?” Evrenin kusursuz işleyişi, canlılardaki detaylar, yaşamın dengesi… Bütün bunlar bana bir yaratıcının varlığını düşündürüyordu. Hâlâ bu düşünceyi yabana atmıyorum. Ancak zaman içinde farklı bir farkındalık gelişti içimde.

Eğer her şeyin bir yaratıcısı varsa, onun da bir nedeni olmalı mıydı? Bu soru beni düşünmeye itti. Çünkü evrenin “tesadüfen” oluştuğu fikrinin, aslında o kadar da savunulmadığını; bilim insanlarının çoğunun evrendeki düzenden, yasalardan ve neden-sonuç ilişkilerinden söz ettiğini fark ettim. Yani mesele, tesadüf değil, doğanın nasıl işlediğini anlamaktı.

Bir başka konu da şu: Tanrı’ya inandığını söyleyen pek çok insan, o inancın temelini oluşturan kutsal kitapları hiç okumamış ya da üzerinde düşünmemiş. Buna rağmen, farklı düşünen, sorgulayan insanlara “cahil” diyebiliyorlar. Oysa asıl bilgelik, neye inandığını sorgulamak ve anlamaya çalışmakla başlar. İnanmak, aklı ve vicdanı bir kenara koymak değil, onları da içine alan bir süreci gerektirir.

Toplum içinde kimi zaman sadece aileden, çevreden ya da geleneklerden devralınan inanç kalıplarıyla yaşanıyor. İnsan bu inançlara neden bağlandığını sorgulamadan devam ettiğinde, zamanla bu durum, bazıları için manipülasyona açık bir zemin hazırlayabiliyor. Geçmişte olduğu gibi bugün de geniş kitleleri etkilemeyi başaran bazı güçlü figürler, inançları ya da değerleri kendi çıkarları için kullanabiliyor.

Bu, elbette herkes için geçerli değil. Dürüst inananlar, samimi yaşayanlar her dönemde var olmuştur ve olacaktır. Ancak bir gerçek var ki: Sorgulayan, okuyan, anlamaya çalışan insanlar da en az inananlar kadar saygıyı hak eder. Çünkü inançla akıl arasında bir düşmanlık yoktur; aksine, birbirlerini tamamlayabilirler.

Evren büyüleyici olduğu kadar karmaşık da. İçinde müthiş bir düzen var ama aynı zamanda kaos, belirsizlik ve yok oluş da bu düzene dâhil. Bu çelişkili yapı, insanı hem hayran bırakıyor hem de düşünmeye itiyor. Biz bu büyük evrende küçücük bir an kadar yer kaplıyoruz. Belki de bu kısacık varoluş süremizi, başkalarını yargılamak yerine, anlamaya çalışarak geçirmeliyiz.

Bugün artık birçok insan, geleneksel inanç kalıplarına daha dikkatle yaklaşıyor. Okuyor, sorguluyor, araştırıyor. Belki bir Tanrı vardır, belki yoktur… Ama bu soruya verilen cevaptan bağımsız olarak, önemli olan nasıl bir insan olduğumuz. Saygılı, dürüst, vicdanlı, adil… İnançla ya da inançsızlıkla değil; davranışlarımızla belirliyoruz kim olduğumuzu.

Ve belki de en kıymetlisi şu: Kimseye inancından ya da inançsızlığından dolayı üstünlük ya da eksiklik atfetmeden, birlikte düşünmeyi ve yaşamayı öğrenmek.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 14 Temmuz 2025, 23:00

    İnanç akıl çelişmezliği çok hoş vurgulanmış

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.