“Görünüşün İktidarı: Türkiye’nin Maskesi” adlı metin, Türkiye’deki mevcut siyasi durumu Machiavelli’nin prensiplerine göre inceliyor. Yazar, siyasetin özünde görünüşün gerçekten daha belirleyici olduğunu ve Türkiye’de de iktidarın güçlü bir imaj yaratmak için medya ve söylemleri nasıl kullandığını açıklıyor. Metin ayrıca, hükümetin halkın bağlılığını sağlamanın yanı sıra, muhalefeti caydıran bir korku atmosferi de yarattığını belirtiyor. Ekonomik sıkıntılar ve adalet talepleri gibi gerçeklerin, yaratılan imajı sürekli test ettiğini vurgulayan yazar, görünüş ile gerçek arasındaki mesafenin gelecekte önemli kırılmalara yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Son olarak, hiçbir maskenin sonsuza dek gerçeği gizleyemeyeceğini ve gerçeğin eninde sonunda kendini göstereceğini ifade ediyor.
Machiavelli, Prens’te şu gerçeği dile getirir: “İnsanlar gördüklerine hükmeder, yalnızca Tanrı özünü görür.” Siyasetin özü de buradadır: Gerçekten çok, görünüş belirleyicidir. Türkiye’nin bugünkü siyasal iklimi bu ilkenin canlı bir tezahürü gibidir.
Ekonomi daralıyor, enflasyon vatandaşın sofrasını zorluyor, alım gücü giderek zayıflıyor. Fakat siyasal sahnede farklı bir tablo sergileniyor: Güçlü, kararlı, sarsılmaz bir Türkiye imajı. İktidar, söylem ve medya aracılığıyla topluma bu görünüşü ustalıkla yansıtıyor. İnsanlar çoğu zaman verilerin karmaşıklığıyla değil, liderin sahnedeki özgüveniyle ikna oluyor. Bu, Machiavelli’nin “görünüş gerçeğin önüne geçer” öğüdünün tam karşılığıdır.
Bir başka temel öğüt ise şudur: “Sevilmektense korkulmak daha kalıcıdır.” Türkiye’de de iktidar yalnızca bağlılık üreten bir dil kurmakla yetinmiyor; aynı zamanda muhalefeti zorlaştıran, sorgulamayı caydıran bir siyasal atmosfer de inşa ediyor. Sevgi geçici olabilir; fakat korku, sessiz bir sadakat üretir. Bu yüzden geniş bir kesim, sorunları görse de çoğu kez sessiz kalmayı tercih ediyor.
Ancak unutulmamalıdır: İmaj, tek başına kalıcı değildir. Gerçek bastırıldığında bile gölgede birikir. Bugün toplumda artan ekonomik sıkıntılar ve adalet talepleri, bu görünüşü sürekli sınamaktadır. İktidarın karşısındaki en büyük soru şudur: Maskeyi ne kadar daha sağlam tutabilir? Çünkü hiçbir maske sonsuza dek yüzü gizleyemez.
Türkiye siyaseti, Machiavelli’nin öğretilerini ustaca uyguluyor gibi görünse de imaj ile gerçek arasındaki mesafenin büyümesi, gelecekteki en sert kırılmaların habercisi olabilir. Görünüş bir süreliğine kitleleri büyüler; fakat gerçek, er ya da geç kapıyı çalar.