Arzu Güven’in kaleme aldığı bu metin, Türkiye’deki sosyo-ekonomik ve politik sorunlara keskin bir eleştirel bakış açısı sunmaktadır. Yazar, hayvan hakları ihlallerinden (özellikle Cezve adlı kedinin öldürülmesi olayı üzerinden), adalet sistemindeki aksaklıklara ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesiyle ortaya çıkan elektrik kesintisi gibi gündelik problemlere kadar çeşitli konulara değiniyor. Metin, yandaş sermayenin yükselişini ve halkın yaşadığı mağduriyetleri vurgularken, aynı zamanda kişisel deneyimler (konserve hazırlığı gibi) ile toplumsal eleştirileri harmanlıyor. Genel olarak, ülkenin içinde bulunduğu zorlu koşullara karşı duyulan öfkeyi, hayal kırıklığını ve bir yandan da dayanışma arayışını yansıtan bir eserdir.
Ekonomik ,sosyolojik, fiziki; memleket yangın yeri.
Saray yargısının eli nefesimize çökmüş, terörist nidaları referans olmuş; Türksüz Türkiye masasında kartlar karılıyor. Dağa/taşa/zeytinliğe/ormana çöken yıkım projeleriyle yurt acılar içinde…
Katiller aramızda!
Dün gece kedi can Cezve’nin katili Burak Alan’ın tutuklanması için sosyal medya platformlarında kamuoyu oluşturuldu. Bugün, Küçükçekmece Adliyesi’ne sevk edilen şahıs; çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi. Katil en üst sınır olan 4 yıldan yargılanıp ceza alsa bile ki bu benzerlerinde verilmemiş bir karar; mevcut İnfaz Kanunu’na göre çok az bir süre hapis yatacak.
Canına yandığım adalet!
Katliam yasasıyla katillerin sırtını sıvazlayan düzen sokak canlarının failidir.
Olay mahalli Başakşehir’deki siteye boya yapmak için gelen Burak Alan, kandırıp apartmandan içeri aldığı 6 yaşındaki sahipli kedi Cezve’yi, kuyruğundan yakalayarak yerden yere vuruyor. İşkenceye tekmeyle devam eden soysuzun ölümcül darbelerine dayanamayan Cezve oracıkta can veriyor.
Cezve’nin sahibi:
“Dün gece beraber uyuduk. Arada gezip geri geliyordu. Benim kedim…O sadece bir kedi değildi
Paylaşın, lütfen peşini bırakmayın. Ben tek başıma hiçbir şey yapamam.”
Cezve’nin annesini kedi annesi olarak çok iyi anlıyor, acısını paylaşıyorum.
Hayvanlar oy vermediği için, siyasilerin gündeminde yoklar!
Gözyaşlarım serbest!
AĞUSTOS TELAŞI KONSERVE
Ve fakat her şeye rağmen kendimi toplayıp dün gece kış hazırlığıyla sakinleşmeye çalıştım.
Fonda en sevdiklerim çalıyor…
Sesimle şarkılar figan olmuş.
Kısa bir hatırlatma:
Geçen hafta yaklaşık 20 saat süren elektrik kesintisiyle no frosttaki emeklerim çöp olmuştu.
Neyse…
“Umutlarımı da dondurucuya koyabilsem de lazım oldukça tüketsem”
Hayıflanırken sobeliyorum.
Yeni bir ayın getirdiği motivasyonu zorlayarak; barbunya, bezelye, domates konservesi hazırladım. Fotoğrafta, bu yıl kızımın isteğiyle başrolü kapan Ayşe Kadın’ı görüyorsunuz
Mutfaktan salona doğru yorgun bedenimle kanepeye süzülürken, Charlie Chaplin’in efsaneleşmiş monoloğu ile akıllara kazınan ilk sesli yapımı: “The Great Dictator” filmini izlerken uykuya teslim olmuşum. Filmde iktidar sahiplerine ağır eleştiri ve aşağılama var… Muhteşem bir yapım. Gerçi Chaplin usta günümüz Türkiye’sinde yaşasaydı, Silivri zindanında yargılanmayı beklerken biz de Twitter’da “iddianame nerede” diye gündem çalışması yapıyor olurduk.
YANDAŞA TESLİM ENERJİ ŞİRKETLERİ
KAPİTAL FİTURSUZ:
“MİLLETİN A…A KOYACAĞIZ”
Sabah uyandığımda fırından ekmek alıp, esnafla günlük memleket sohbetleri yapıp eve dönmeyi planlarken….
O da ne ?
Gün başlıyor, dünü aklamadan üstüme çöküyor!
Elektrik kesintisi !!!
Genç Cumhuriyet döneminde kurulan kamu işletmelerini satan “müflis tüccar” AKP, mal üreten kamu işletmelerini değil kamu hizmeti üretimini de özelleştirildi.
Yangınların elektrik hatlarından çıktığını söyleyen
İzmir Valisi’nin açıklaması tartışmaya açık ama dağıtım şirketlerinin denetlenmediği gerçek.
Saray koridorlarında yürütülen lobilerle cebine milyonlar giren yandaş mutlu, halkın sırtında sopa!
Egemen zihniyetin rant bölüştürme geleneğiyle varlığını borçlu olduğu kapital elbette fütursuz:
“Milletin a…a koyacağız!”
İhale şampiyonu Mehmet Cengiz!
İstanbul’un hem elektrik altyapısı hem de satışı yandaş 5’li’ye ait.
Cengiz-Kolin-Limak ortaklığı
MERAM, ÇAMLIBEL, AKDENİZ ve BOĞAZİÇİ elektrik dağıtım şirketlerinin sahibi Cengiz Holding.
CUMARTESİ SABAHI KOMÜNİST MANİFESTOYLA BAŞLADI.
Anksiyete tavan. 186’yı arayıp basıyorum kalayı :“Bu nedir ya? Geçen hafta 20 saat elektrik kesintisi, dün 2 saat … Az önce de kestiniz. Bütün caddeyi örgütleyip, lanet şirkete dava açacağım. Görülmemiş bir dayanışma, emsal olacak. AKP ile tekelleşen yandaş sermayenin Tanrı cezasını versin! Özelleştirdiği kamu kaynaklarıyla sömürülen ve ezilen halk uyandı, sonunuz yakındır! Ya sizin yüzünüzden derin dondurucuda yiyecekleri çöpe atıyorum. Arızalanan elektronik cihazlarımın zararını kim karşılayacak?”
Sabah sabah komünist manifesto yazdıran düzen… Nasıl öfkeliyim! Sesim caddede yankılanırken, taşikardi ile nefes alışlarım hızlanıyor. Konuştuklarımın telefondaki temsilciyi aştığını elbette biliyorum.
Biz çaresiz zavallı bir halkız.
Fahiş faturalarla, ağır vergilerin altında ezilen kimsesiz bir halk!
Tek bir adam kalacak; etrafıyla, eşrafıyla saltanat sürecek diye bedel ödüyoruz
KAHVALTININ MUTLULUKLA İLGİSİ YOKMUŞ!
Bingo!
10 dakika sonra elektrikler geliyor.
Telefonu kapattıktan sonra esnafla sohbet ederek sakinleşmeye çalışıyorum…”Helal olsun Arzu Hanım! Ne güzel konuştun. Doğru diyorsun artık dayanışma zamanı . Bunlar iliğimizi kanımızı kuruttu.”
Tam buğdaylı esmer ekmek, şarküteriden kahvaltılıkla evin yolunu tutuyorum. Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi mottosuna kulak verip; şansımı deneyeceğim.
Esnaf komşularımla diyaloğum iyidir. “Belediye başkanı adayı olursanız oyumuz size” diyen hatırı sayılı bir potansiyelim var ama kabarık bir banka hesabım yok .
Adaylık konusu latife
Esnafın sevgisi gerçek…
Sokak röportajında konuşan küçük kız haklı:
“Çok pahalı etmişler her şeyi, hiçbir şeyi ucuz bırakmamışlar”
Kahvaltının mutlulukla ilgisi yokmuş!
Ve fakat her şeye rağmen iyi hafta sonları
Cancağızım