Arslan Küçükyıldız
Arslan Küçükyıldız

Roma Kulübü’nün Türkiye’deki Etkileri: Akademi, Siyaset, Toplum ve Medya Düzeyinde Bir İnceleme

featured

“Roma Kulübü’nün Türkiye’deki Etkileri” başlıklı bu metin, 1968’de kurulan ve küresel sorunlara bilimsel çözümler üreten Roma Kulübü’nün Türkiye üzerindeki etkilerini incelemektedir. Metin, Kulübün fikirlerinin akademik çalışmalara, devlet politikalarına ve sivil toplum kuruluşlarına nasıl yansıdığını detaylandırmaktadır. Ayrıca, medyadaki yankılarını, ortaya çıkan komplo teorilerini ve eleştirileri ele alarak, Kulübün Türkiye’deki algısının ve gelecekteki olası etkilerinin karmaşık yapısını ortaya koymaktadır. Özellikle sürdürülebilirlik, çevre ve enerji güvenliği gibi konularda dolaylı ancak yapısal bir etkiye sahip olduğu belirtilmektedir. Metin, bilimsel verilerle popüler anlatılar arasındaki gerilimi de vurgulamaktadır.

 

Giriş

Roma Kulübü (Club of Rome), 1968 yılında Aurelio Peccei ve Alexander King tarafından kurulan, insanlığın geleceğine dair öngörüler geliştirmek ve küresel sorunlara çözüm önermek amacıyla sistem düşüncesine dayalı bilimsel raporlar üreten uluslararası bir düşünce platformudur. En çok bilinen çalışması 1972 tarihli The Limits to Growth (Büyümenin Sınırları) raporudur. Bu rapor; nüfus artışı, sanayileşme, çevre kirliliği, tarımsal üretim ve doğal kaynak tüketimi gibi temel göstergeler üzerinden küresel sistemlerin sürdürülebilirliğini analiz eden ilk kapsamlı modelleme girişimi olmuştur (Meadows et al., 1972).

Bu makale, Roma Kulübü’nün Türkiye üzerindeki etkilerini akademik, kurumsal, toplumsal, siyasi ve medyatik boyutlarda irdelemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, Türkiye’de Roma Kulübü’ne dair oluşan komplo teorileri ve eleştiriler ile gelecekteki olası gelişmeler de ele alınacaktır.

  1. Akademik ve Kurumsal Etkiler

1970’li yıllardan itibaren Türkiye’deki bazı sosyal bilimciler, çevrebilimciler ve özellikle çevre politikaları üzerine çalışan uzmanlar Roma Kulübü raporlarını tartışma zeminine taşımıştır. “Büyümeyi Sınırlar” raporunun Türkçeye çevrilmesiyle birlikte, bu rapor özellikle kalkınma planları, çevre stratejileri ve enerji politikalarında referans noktalarından biri haline gelmiştir. Roma Kulübü’nün fikirleri özellikle çevre bilimleri, sosyoloji, iktisat ve şehir planlama gibi alanlarda Türkiye’deki üniversitelerde etkili olmuştur. ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ gibi kurumlarda yapılan bazı yüksek lisans ve doktora tezlerinde “Büyümenin Sınırları” raporuna atıf yapılmaktadır. TÜBİTAK ve TÜBA gibi kurumlar da enerji, çevre ve nüfus politikaları üzerine hazırladıkları raporlarda bu raporların önerileriyle örtüşen kavramlara yer vermektedirler.

1.1 Üniversiteler ve Bilimsel Çevreler

1970’li yıllardan itibaren ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ gibi üniversitelerde, çevre mühendisliği, şehir planlama, iktisat ve sosyoloji gibi alanlarda Roma Kulübü’nün raporlarına atıf yapılan tez ve çalışmalar yürütülmüştür. Büyümenin Sınırları raporu, kalkınma planlarının eleştirisinde ve sürdürülebilirlik modellerinin kurulmasında temel referans noktası olmuştur.

1.2 TÜBİTAK ve TÜBA

TÜBİTAK ve TÜBA gibi ulusal bilim kurumları, çevre, nüfus ve enerji politikaları üzerine hazırladıkları raporlarda Roma Kulübü’nün kavramsal çerçevesiyle örtüşen politikaları dolaylı biçimde gündeme getirmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2000’lerden itibaren sürdürülebilir kalkınma göstergeleri yayınlamaya başlamıştır. Bu göstergeler, Roma Kulübü’nün önerdiği çok boyutlu kalkınma ölçütlerine benzer temalar içerir (enerji yoğunluğu, karbon salımı, su tüketimi vb.) Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ise zaman zaman sürdürülebilirlik ve çevreye dair ulusal strateji önerilerinde bulunmuştur.

  1. Devlet Politikaları Üzerindeki Dolaylı Etkiler

Türkiye, 1970’lerden bu yana DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı gibi kurumlar aracılığıyla kalkınma planlarını düzenli olarak güncelleyen bir yapıya sahiptir. Bu planlarda Roma Kulübü’nün öngördüğü sorunlar (enerji kıtılığı, çevre kirliği, nüfus baskısı gibi) doğrudan atıfla değilse bile planlama ve senaryo modellerine dolaylı olarak yansımıştır. DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı gibi kurumlar, 1970’lerden itibaren kalkınma planlarını oluştururken sürdürülebilirlik, enerji kıtlığı ve çevresel baskılar gibi Roma Kulübü’nün öngördüğü temaları dolaylı biçimde dikkate almıştır. Özellikle çevre ve iklim değişikliği konularında Bakanlık raporlarında taşıma kapasitesi, yenilenebilir enerji gibi kavramlar daha görünür hale gelmiştir.

2.1 Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)

DPT, 1960-2011 yılları arasında Türkiye’de 5 yıllık kalkınma planlarını hazırlayan en önemli kurumsal yapıdır. Özellikle 1973-1977 İkinci Beş Yıllık Plan’da ve 1980 sonrasında enerji, sanayi, nüfus gibi alanlarda sürdürülebilirlik vurgusunun arttığı görülür.

DPT raporlarında Roma Kulübü’ne doğrudan atıf nadirdir, fakat büyümenin sınırları yaklaşımına benzer kaynak kısıtı, çevresel taşıma kapasitesi, enerji arzı ve nüfus artışına bağlı baskılar açık biçimde yer alır. Bu, Roma Kulübü etkisinin dolaylı yansımaları olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Roma Kulübü Türkiye Bölümü Başkanı Orhan Güvenen’in bir süre DİE Başkanlığı ve DPT Müsteşarlığı görevlerini yürüttüğü unutulmamalıdır.

2.2 Enerji ve Çevre Bakanlıkları

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, enerji çeşitlendirme, çevresel taşıma kapasitesi ve doğa temelli çözümler gibi konularda Roma Kulübü’nün önerilerine benzer yaklaşımlar benimsemiştir.

2.2.1 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Bakanlık, 1980’lerden itibaren petrol, doğal gaz, nükleer enerji ve yenilenebilir kaynaklara dair stratejik senaryolar üretmiştir. Bu senaryoların bir kısmı, Roma Kulübü’nün enerji kıtlığı ve fosil yakıtların sınırlılığı üzerine yaptığı uyarılarla örtüşmektedir. Enerji arz güvenliği, enerji verimliliği, kaynak çeşitlendirme gibi politikalar, Roma Kulübü’nün yapısal önerilerine dolaylı yanıt niteliği taşır.

2.2.2 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı

Özellikle 1990’lardan itibaren Türkiye’nin taraf olduğu çevre sözleşmeleriyle birlikte (Rio 1992, Kyoto 1997, Paris 2015), bu Bakanlığın gündeminde iklim değişikliği, kirlilik, sürdürülebilir kentleşme gibi temalar öne çıkmıştır. Roma Kulübü’nün son 30 yıldaki raporları da bu konulara yoğunlaşmıştır. Bakanlık raporlarında çevresel taşıma kapasitesi, doğa-temelli çözümler gibi kavramların kullanımı artmıştır bu da Roma Kulübü yayınlarınınn dolaylı etkisini gösterir.

Roma Kulübü’nün raporları, Türkiye’deki devlet kurumlarının resmi belgelerinde nadiren adıyla geçse de, politikaların şekillenmesinde bilimsel bir çerçeve olarak dolaylı ve yapısal etkiler üretmiştir. Bu etki:

  • Planlama diline girmiştir,
  • Uzun vadeli senaryo üretiminde kullanılmıştır,
  • Sürdürülebilirlik, çevre, enerji güvenliği gibi kavramların içeriğini etkilemiştir.
  1. Sivil Toplum Kuruluşları

3.1 TEMA, Buğday Derneği ve Diğerleri

TEMA yayınlarında doğrudan Büyümenin Sınırları raporuna atıf nadirdir ancak yaklaşım tarzı, doğa ve kalkınma arasındaki denge arayışı açısından oldukça benzerdir. Aynı şekilde doğal tarım, ekolojik yaşam, yerel tohumlar gibi alanlarda çalışan Buğday Derneği, Roma Kulübü’nün gıda sistemleri, tarım ve çevresel bozulma üzerine yaptığı uyarılarıyla örtüşmektedir.  TEMA Vakfı, Buğday Derneği, Doğa Derneği, Greenpeace Akdeniz ve benzeri STK’lar, doğrudan Roma Kulübü’ne bağlı olmamakla birlikte, onun savunduğu sürdürülebilirlik, biyoçeşitlilik, kirlilik, iklim değişikliği, enerji siyasetleri ve çevresel sorumluluk ilkelerini benimsemiş ve yaygınlaştırmışlardır.

3.2 Ekoloji Temelli Siyasal Yapılar

Yeşiller, Ekoloji Kolektifi gibi hareketler, büyüme karşıtı ekonomi yaklaşımlarını savunarak Roma Kulübü’nün son yıllardaki raporlarıyla örtüşen bir bakış açısı geliştirmiştir. Yeşiller ve Sol Gelecek Hareketi ekolojik düşünceyi siyasal bir çerçevede dile getiren bu yapılar, Roma Kulübü’nün önerdiği şekilde büyüme kavramının yeniden tanımlanması gerektiğini savunurlar. Eko-sosyalist veya büyümeme ekonomisi gibi kavramlar, Roma Kulübü’nün son yıllardaki yayınlarıyla örtüşen yaklaşımlardır.

Bu kuruluşlar, doğrudan Roma Kulübü’ne bağlı değiller, ancak çoğu zaman onun öngördüğü risk alanlarıyla örtüşen sorunları Türkiye ölçeğinde ele alarak farkındalık yaratma, kamuoyu oluşturma ve politika baskısı yapma görevini üstlenmiştir.

  1. Siyasi Söylemlerdeki Yansımalar

Roma Kulübü’nün önerdiği küresel sorun başlıkları (nüfus, enerji, çevre, büyüme) zamanla sadece teknik değil siyasi birer mesele hâline de gelmiştir. Türkiye’de bu başlıklar farklı dönemlerde farklı ideolojik bağlamlarla siyasi söylemlere yansımıştır. Örneğin, enerji bağımsızlığı, doğal kaynakların etkin kullanımı, nüfus planlaması, karbon salınımı, dijital para gibi meseleler zaman zaman “küresel planlara direniş” ya da “büyük oyunların parçası olmamak” şeklinde iç siyasette de gündeme getirilmiştir. Etki genellikle doğrudan alıntı yerine dolaylı örtüşme biçiminde gerçekleşmiştir.

 

4.1 Bülent Ecevit

Ecevit’in halkçı kalkınma, sürdürülebilir tarım, köy-kent ve tarımsal dönüşüm, nüfus artışı ve kırsal göç, düzen değişikliği söylemleri, “ekolojik dengenin bozulması” ifadeleri Roma Kulübü’nün büyüme eleştirisiyle dolaylı biçimde örtüşmüştür.

4.2 Turgut Özal

Özal döneminde ekonomik büyüme ön planda olsa da çevre bakanlığının kurulması gibi adımlar, Roma Kulübü etkisinin kurumsal olarak tanındığını göstermektedir. Roma Kulübü’nün önerdiği sistem dinamikleri Özal’ın hedefleri arasında yer almadı, ancak çevre sorunları artık devletin gündemindeydi.

4.3 Recep Tayyip Erdoğan

Erdoğan hükümetleri döneminde çevre ve kalkınma başlıkları çokça tartışıldı. Özellikle enerji bağımsızlığı, yerli üretim, kentsel dönüşüm gibi projeler sıkça dile getirildi. Bu söylemlerin arka planında, Roma Kulübü’nün işaret ettiği enerji güvenliği ve kaynak kısıtı konularına bir tür cevap olduğu düşünülebilir. Erdoğan dönemindeki enerji bağımsızlığı, yenilenebilir enerji ve iklim anlaşmaları, Roma Kulübü’nün sistem önerileriyle kısmen örtüşürken; inşaata dayalı büyüme politikaları ile ayrışmaktadır.

Öte yandan, Paris İklim Anlaşması’nın imzalanması ve iklim değişikliğiyle mücadele taahhütleri, bu küresel kulüplerin etkisinin dolaylı olarak kabul edildiğini gösterir.

4.4 Ahmet Davutoğlu

Davutoğlu’nun “medeniyet krizi”, “küresel vizyon” ve “yeni insani düzen” söylemleri, Roma Kulübü söylemleriyle kavramsal düzeyde yakınlık taşımaktadır. “Stratejik Derinlik” adlı eserinde Roma Kulübü’ne doğrudan atıf yoktur, ancak küresel denge, kaynak rekabeti, sistemik çöküş riski gibi temalarla örtüşen analizler mevcuttur.

  1. Medya ve Kamuoyundaki Yansımalar

5.1 Ana Akım Medya

1970’li yıllarda Büyümenin Sınırları raporu basında kısa süreli ilgi görmüştür. 1990’lardan sonra çevre zirveleriyle birlikte tekrar gündeme gelmiştir. 1992 Rio Zirvesi, 1997 Kyoto Protokolü ve 2000’lerde Paris Anlaşması gibi küresel gelişmeler Türk medyasında da geniş yer buldu. Bu süreçlerde Roma Kulübü’nün iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve yeşil kalkınma konularındaki öncülüğü tekrar gündeme geldi. Özellikle bazı köşe yazarları (Örsan Öymen, Eser Karakaş, Oktay Ekşi gibi isimler), Roma Kulübü ve benzeri yapıları bilimsel referans olarak kullandı.

TRT’de 1990’ların sonlarında ve 2000’lerde yayınlanan çevre belgeselleri ya da “gelecek senaryoları” üzerine programlarda Roma Kulübü’nün adı birkaç kez anılmıştır. Örneğin “Dünyanın 100 Yılı” gibi belgesellerde Limits to Growth modellemesinden bahsedilmiştir.

5.2 Sosyal Medya ve Komplo Teorileri

Son yıllarda Roma Kulübü, sosyal medyada “nüfus azaltma planı”, “Büyük Sıfırlama (Great Reset)”, “yapay gıdaya yol açmak için tarımı ve hayvancılığı bitirme”, “gizli elit örgüt” gibi komplo anlatılarıyla anılmaktadır. (Örneğin YouTube’daki Haberin Zamanı, Derin Gerçekler gibi kanallar) Bilimsel kimi raporlar, bu çerçevede çoğu zaman çarpıtılmakta veya görmezden gelinmektedir.

  1. Eleştiriler ve Komplo Teorileri

6.1 Ekonomik ve İdeolojik Eleştiriler

Roma Kulübü’nün büyüme karşıtı önerileri, bazı iktisatçılar tarafından kalkınma karşıtı ve Batı merkezli olarak değerlendirilmiştir. İslamcı ve milliyetçi çevreler ise Roma Kulübü’nü “küreselci bir dayatma” olarak nitelendirmiştir.

6.2 Komplo Teorileri

Roma Kulübü; nüfus azaltma, tarımsal kriz yaratma ve yeni dünya düzeni gibi senaryolarda, özellikle sargan (pandemi) sonrası dönemde, komplo teorilerinin odağı hâline gelmiştir. Aşağıdaki iddialar yaygın biçimde dile getirilmektedir:

  • “Dünya nüfusunu 1 milyara indirme planı”: Roma Kulübü’nün nüfus artışı ile ilgili uyarıları, bazı çevrelerce bilinçli bir nüfus azaltma planı olarak yorumlanmaktadır.
  • “Gıda krizlerini kasten oluşturma”: Özellikle Gates Vakfı, FAO, BM ve Roma Kulübü birlikte anılarak gıda kıtlığı çıkarıldığına dair iddialar yayılmıştır.
  • “Küreselcilerin Yeni Dünya Düzeni planı”: Klaus Schwab’ın “Great Reset” planı, Roma Kulübü’nün raporlarıyla ilişkilendirilerek, “dijital diktatörlük”, “sahte çevrecilik” gibi başlıklarla eleştirilmektedir.
  • “Roma Kulübü = Tapınakçıların modern yüzü” gibi tarihî ezoterik bağlantılar kuran spekülatif anlatımlar da yer almaktadır.

 

  1. Roma Kulübü’nün Türkiye’deki Olası Geleceği

Türkiye’nin Paris Anlaşması’na katılması, sıfır atık gibi çevresel projeler yürütmesi Roma Kulübü ilkeleriyle daha fazla temas kurulacağını göstermektedir. Ancak komplo teorilerinin gölgesinde kalan söylemler, bilimsel düşünceyle popüler korkular arasında bir gerilim oluşturmaktadır. Akademik çevrelerde ilgi artarken, siyasi ve halk katmanlarında fikirler ya sahiplenilmekte ya da reddedilmektedir. Örneğin Eski Bakan, Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in söylemlerinde Roma Kulübü’nün dili görülmektedir (Şahin, 2024).

Roma Kulübü’nün Türkiye üzerindeki etkisi, geçmişte olduğu gibi gelecekte de doğrudan üyelik veya kurumsal bağlantılar üzerinden değil, daha çok fikirlerin dolaşımı ve küresel gündemlerin yansımaları aracılığıyla şekillenecektir. Bu bağlamda üç ana eğilimden söz etmek mümkündür:

7.1 Çevre ve İklim Politikalarında Etkinliğin Artması

Türkiye, 2021’de Paris İklim Anlaşması’nı imzalayarak küresel iklim politikalarına resmi olarak katıldı. Bu durum, Roma Kulübü’nün savunduğu çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirlik ilkelerinin resmî stratejilere eklemlenmesini kolaylaştırmaktadır. Türkiye’nin iklim yasası hazırlıkları, yenilenebilir enerji hedefleri ve sıfır atık projeleri gibi adımlar, Roma Kulübü’nün önerdiği ekolojik denge bakış açısıyla uyumlu bir yönelime işaret etmektedir. Bu bağlamda, Roma Kulübü fikri mirasının bürokrasi ve politika yapıcılar nezdinde daha görünür hâle gelmesi olasıdır.

7.1 Akademik Yayılım

Sistem düşüncesi, çevresel sürdürülebilirlik ve eko-sosyal yaklaşımlar özellikle genç akademisyenler ve STK’lar arasında daha fazla yaygınlık kazanmaktadır. Kimi kuruluşlar bu tür araştırmaları desteklemektedir. Ancak bilinen konulara, bilinen kavramlarla Türkiye odaklı yaklaşıvermek kolaycılığı da vardır. Akademi, dünyayı felakete sürükleyen temel sorunlara ve güçlere odaklanması durumunda Roma Kulübünün önerdiği kavramlar yerine başka yeni kavramlarla yaklaşıp çözüm yolları üretebilir.

7.2 Siyasal Kutuplaşma ve Bilgi Kirliliği

Roma Kulübü, bilimsel öngörülerin yanı sıra kurgusal ve ideolojik yorumlara da maruz kalmakta; bu da bilgi ve kanaat üretiminde kutuplaşmayı artırmaktadır. Roma Kulübü’nün bilimsel çalışmaları, bazı kesimlerce hâlâ “küresel dayatma”, “yeni dünya düzeni planı”, “Batı merkezli müdahale” gibi argümanlarla karşılanmaktadır. Bu yaklaşım, özellikle ulusal egemenlik, yerli üretim, kalkınma hamleleri söylemlerini öne çıkaran siyasi çevrelerde direnci artırabilir. Dolayısıyla, Roma Kulübü’ne dair bilgiler gelecekte de iki kutuplu algı çerçevesinde kalabilir: Bir yanda onu bilimsel bir uyarı ve yol haritası olarak gören çevreler; diğer yanda ise gizli bir planın parçası olarak değerlendiren topluluklar.

 

Sonuç

Roma Kulübü, Türkiye’de doğrudan kurumsal bağlarla değil; fikirlerin dolaşımı, akademik etkiler, sivil toplum faaliyetleri ve siyasal tartışmalar aracılığıyla etkili olmuştur. Bu anlamda kulüp, paydaşlarıyla kimi önemli uygulamaları yönlendiren söylemlerin sahibidir. Büyümenin Sınırları başta olmak üzere ürettiği raporlar, Türkiye’de sürdürülebilirlik, enerji güvenliği, çevre planlaması gibi alanlarda düşünsel altyapı oluşturmuştur. Bununla birlikte, günümüzdeki ideolojik kutuplaşmalar ve bilgi kirliliği, bu bilimsel altyapının sağlıklı biçimde tartışılmasını engelleyebilmektedir. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na katılımı, yeşil dönüşüm hedefleri ve hak temelli söylemlerle birlikte, Roma Kulübü’nün etkisi önümüzdeki yıllarda daha görünür hale gelebilir.

Kaynakça (APA 7)

  Club of Rome. (2020). Planetary emergency plan. Retrieved from https://www.clubofrome.org/

  Greenpeace Akdeniz. (2020). İklim krizi raporu.

  Kaplan, Y. (2018). Küresel dayatmalar ve İslam medeniyeti. Yeni Şafak.

  Meadows, D. H., Meadows, D. L., Randers, J., & Behrens III, W. W. (1972). The limits to growth. Universe Books.

  Öymen, Ö. (2019). “Kalkınmanın sınırları ve Türkiye”. Cumhuriyet.

  Sahin, F. [Fatma Şahin]. (2024, Mayıs 15). Değişen iklim tüm ekosistemi tehdit ediyor ve doğa kaynaklı afetlerin sıklığını ve şiddetini arttırıyor [Video]. Facebook. https://www.facebook.com/watch/?v=1192535795441875

  TEMA Vakfı. (2021). Sürdürülebilir yaşam yayınları. İstanbul.

  TÜBA. (2020). Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma göstergeleri. Ankara.

  TÜBİTAK. (2022). Enerji ve sürdürülebilirlik raporu. Ankara

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.