Mümtaz’er Türköne, Zaman gazetesinde “Özcan Yeniçeri gibi, “Türk’e saldırmak yükselen değer” lafını ederek, yükselen Türk düşmanlığından dem vurarak kuru-sıkı milliyetçilik yapabilirsiniz” diye yazmış. Ardından da milliyetçiliği ve Türkçülüğü yeni küresel projeler bağlamında değerlendirerek, AKP türü milliyetsiz bir jargonla Türk milliyetçilerini suçlamıştır.
Türköne, yüzüne tutulan aynayı fark ederek derhal saldırıya ve aşağılamaya girişmiş. “Türklük tehlikede diye korku içinde bağırırsanız sıkı milliyetçi olursunuz” diyor.
Mümtaz’er; sıkı ya da gevşek herkes kendi milletinin milliyetçiliğini yapar, bunun yadırganacak yanı yoktur. Yadırganması gerekenler mandacılık yapanlardır.
Korkaklar ise dünün İngiliz Muhipleri Cemiyeti mensubu gibi davranan, günümüzde de ABD ekseninde olanlardır. Fırsatçılar dünkü Kürdistan Teali Cemiyeti’nin devamı olan PKK ile fikir birliği yapmış olanlardır. Gafiller de İslam Teali Cemiyeti’nin uzantısı gibi Yunan işgalinin (Bugün de ABD’nin) ya da hâkimiyetinin Türkiye’ye demokrasi getireceğini savunanlardır.
Türkiye Cumhuriyeti, korkusuz Türk milliyetçilerinin projesidir. Daha açıkçası korkaklar dünün muhibbi ve tealicileriydi. Bugünün korkakları da “açılım”cılardır. Bölücülük, Kürtçülük, yıkıcılık, ayrımcılık her yanı sarmışken zat-ı muhterem “Küçük Türkiye Milliyetçiliği” nden söz ediyor. Bir başka yazısında da “Kürt devletini kim kuruyor?” Böyle bir durum yoktur anlamına gelen sözler ediyor.
Türköne; Kürt devleti kurulmadı mı? Barzani neyin başıdır? Yargısı, vatandaşlığı, yüksek seçim kurulu, öz savunma gücü olan KCK neyin nesidir? KCK sözleşmesi, kucak kucağa olduğunuz liberal arkadaşlarınızın görüşmeye can attığı İmralı’daki terörist başının kaleminden çıkmadı mı?
Kürdistan’ın özgürlüğünden söz edenlerle, Mehmetçik katilleriyle omuz omuza vereceksiniz sonra da geri dönüp “Türkçülük yapılıyor, her türlü kötülüğün kaynağı bunlardır” diyeceksiniz, hem de yüzünüz hiç kızarmadan.
Kimsenin Türkçülük yaptığı falan yok.
Saldırıyorsunuz, suçluyorsunuz, saçmalıyorsunuz birileri de onlara cevap veriyor.
Türk milliyetçilerinin “Etnik kimliğe dönüştürdükleri “Türklük” dışında ülkenin birliğini, bütünlüğünü ve devletin bekasını sağlayacak çareleri yok” diye yazıyorsunuz. Yüzünüz kızarmadan!
Mümtaz’er unutma, var olan birliği var etmeye kalkmak için önce bu birliği bozmak gerekir diyenlerdensiniz. Var olan barışı yeniden kurmak için, yeni savaşlar ve tahrikler yapanlardansınız!
Türk’ü etnisiteye indirgeyen, Öcalan için valilik öneren, Ergenekon’u Moğollar’a peşkeş çeken, milli bayramları hafife alan, “Türk Ocakları”nın kendi kendisini feshetmesini öneren, Bozkurt’u Kangal ile takas eden, milliyetçiliği hastalık olarak gören Türköne zihniyeti hasarlıdır.
Adının içinde Türk kelimesi bulunan Türköne, vatandaşlığın “Türkiyeli” olarak değiştirilmesine bile etnik vurgu yapması nedeniyle karşıdır.
Türköne, bölücü örgütlerle omuz omuza vermekte, demokrasi, hukuk, insan hakları ve kimlik gibi kavramları Türk milleti aleyhine, bölücüler ve küresel projeler lehine yorumlamaktadır.
Türköne, anakronik bir zırva ile “Türklüğü bir millet kimliğinden basit bir etnik kimliğe kim dönüştürdü?” diye soruyor.
Bu sorunun günümüzdeki cevabı, Türköne gibilerin bizzat kendilerinin dönüştürdüğüdür.
Unutma Mümtaz’er!
Truva atı ideolojisini terk edenler, civciv güdüsünü edinmek zorunda kalırlar. İyi bildiğin gibi kangurular keselerinde kendi yavrularını taşır. Ancak civcivler içinden çıktığı yumurtanın kabuklarını tekmelerler.
Kanguru ya da civciv güdüsü taşımak ise kişilerin kendi bileceği iştir.
